blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
12 Aralık, 2024 16:00 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

Dijital dünyanın insan hakları üzerindeki etkileri anlatıldı

Bartın Üniversitesinde (BARÜ) “Dünya İnsan Hakları Günü” kapsamında gerçekleştirilen panelde dijital dünyanın insan hakları üzerindeki etkileri farklı perspektiflerden ele alındı.
Bartın Üniversitesi (BARÜ) Bartın Meslek Yüksekokulu ile Bartın Valiliği İl İnsan Hakları Kurulu iş birliğinde “Dijital Çağda İnsan Hakları ve Mahremiyet” konulu bir panel düzenlendi. Kutlubey Yerleşkesi Eğitim-İİBF Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinliğe, kamu kurum ve kuruluşları ile BARÜ’den konuşmacılar yer aldı.
Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren BARÜ Rektörü Prof. Dr. Orhan Uzun “Dünyada yaşanan bu dijital dönüşüm insan hakları ve mahremiyet kavramlarına yeni bir boyut kazandırmıştır. Böylece dijitalleşme çağında temel insan haklarımızın, dijital ortamda korunması zorunluğu da ortaya çıkmıştır. Bu konuda toplumsal farkındalık oluşturmak ve bilinçli nesiller yetiştirmek topyekûn bir çalışma gerektirmektedir. Biz de bu noktada Bartın Üniversitesi olarak nitelikli akademik insan kaynağımızla verdiğimiz eğitimin yanı sıra düzenlediğimiz etkinliklerle de gençlerimizi bilgilendirmeye devam ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Ardından geçilen panelin moderatörlüğünü Bartın Meslek Yüksekokulundan Öğr. Gör. Tuğçe Korkmaz Sadak yaptı. Öğr. Gör. Korkmaz Sadak konuşmasında “Dijitalleşmenin yaşamı derinden dönüştürdüğü bir dönemde, insan hakları kavramını yeniden ele almak ve değerlendirmek önemli bir gereklilik haline gelmiştir. Bu süreçte yapay zekâ ve büyük veri teknolojilerinin bireylerin kişisel bilgilerini izinsiz toplaması, çevrim içi platformlarda nefret söylemi ve dezenformasyonun artışı, dijital eşitsizliklerin derinleşmesi gibi önemli sorunlar gündeme gelmiştir. Bugünkü panelimizde insan haklarına ilişkin güncel sorunları ve çözüm önerilerini çok boyutlu bir şekilde ele alacağız” dedi.
İlk olarak BARÜ Mühendislik, Mimarlık ve Tasarım Fakültesinden Doç. Dr. Eyüp Burak Ceyhan “Yapay Zekâ ve İnsan Hakları İlişkisi” başlıklı sunumunda veri kalitesinin önemi, yapay zekâda veri gizliliği, biyometrik veriler ve mahremiyet hakları konularında bilgiler verdi. Yapay zekânın insan haklarına getirdikleri, adalet ve eşitlik üzerindeki etkilerini de kapsamlı bir şekilde detaylandırarak ayrımcılık ve otomasyon kaynaklı işsizlik gibi süreçte sebep olunan olumsuzlukları da aktardı.
Bartın Barosu Bartın İl İnsan Hakları Komisyonundan Avukat Semdal Çınçın, dijital hakların hangi kanunlarda nasıl korunduğuyla ilgili bilgiler vererek hakların ihlali durumunda uygulanan cezai yaptırımlardan bahsetti.
Son olarak Bartın Emniyet Müdürlüğünden Polis Memuru Özgür Yaşar ise “Dijital Çağda Siber Suçlar” adlı sunumunda siber saldırıları ve çeşitli dolandırıcılık yöntemlerini örnekler üzerinden anlattı. Ayrıca Siberay bünyesinde yürütülen sanal devriye ve adli bilişim gibi faaliyetleri de videolarla gösterdi.
Bartın Valisi Dr. Nurtaç Arslan başta olmak üzere il protokolü, akademisyen ve öğrenciler tarafından yoğun ilgiyle takip edilen program, soru ve cevapların alınmasının ardından son buldu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
16 Aralık, 2025 10:18 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

EMEKLİYİ ÖLMEDEN MEZARA KOYDULAR !

Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti bir sosyal devlettir. Sosyal devlet; vatandaşların refah durumunu gözeten, halkına asgari bir yaşam düzeyi sağlamakla görevli devlet olarak tanımlanır.

Sosyal devlet, anayasamızın 2. ve 60'ıncı maddelerinde de tanımlanmıştır. Sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Ülkelerin sosyal devlet olabilmesi için bazı özelliklerinin bulunması gerekir. Sosyal devlette fırsat eşitliği ön plandadır. Ayrıca sosyal devlette halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartları sunulur.

Peki, halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartlarının sağlanması konusunda ne durumdayız? Ücretlere baktığımızda, eşit gelir dağılımından söz edebilir miyiz? Gelir dağılımı adaletsizliğinde dünya sıralamasında liderliğe oynuyoruz!

Çalışanlarla emekliler arasındaki ücret dengesizliği emekliler aleyhine giderek büyüyor. Emekli maaşları TÜRK-İŞ'in her ay açıkladığı açlık sınırı rakamlarının neredeyse yarısına düştü. Önümüzdeki ay 6 aylık enflasyon rakamlarına göre emekli maaşlarına yapılacak olan zam yüzde 11-12 civarında olacak. Bu durumda, en düşük emekli aylığı 19 bin liraya bile ulaşamayacak. Kasım ayı açlık sınırı rakamı 30 bin lira . Aralık ayında ve devam eden aylarda bu rakam daha da artacak. Emekli maaşlarının açlık sınırı rakamlarının yakalaması mümkün görülmüyor. Aynı durum asgari ücret alanlar için de geçerli. Bu rakamlarla kirasını bile ödeyemeyen milyonlarca insan ne yiyecek ne içecek?

blank

Böyle bir adaletsizlik, böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Nerede kaldı sosyal devlet, nerede adalet, hakkaniyet? Emekli de bu ülkenin vatandaşı. Emekliler lütuf beklemiyor. Çalışırken ödedikleri primlerin karşılığını hakkıyla almak istiyorlar.
Sosyal Güvenlik Sistemi çökmüştür. Prim ödeme gün sayısının, ödenen primin rakamsal miktarının hiç bir önemi kalmadı. 3600 gün prim ödeyenle 9000 gün prim ödeyen arasında bir fark kalmadı. Sistem oynana oynana bu duruma geldi.
Hakkaniyet, adalet yerle yeksan oldu.
2016 yılında asgari ücretten % 66 daha fazla maaş alan bir emekli buğün asgari ücretin yüzde 24 altına düştü.
Bu tablo böyle devam ederse, emekli kuru ekmeğe bile muhtaç kalacak.
Tuzu kurular! ükeyi yöneten muhteremler! Hiç mi vicdanınız sızlamıyor.? Nasıl uyku uyuyorsunuz?

Çocuk okutan, kirada oturan emekliler var. Bu insanlar açlık sınırının yarısına düşmüş maaşlarla ayakta kalabilir mi? Yazının başlığı bazılarına abartılı gelmiş olabilir. Fakat acı gerçek budur. EMEKLİ ÖLMEDEN MEZARA KONMUŞTUR!

Tablonun ressamı gelmiş geçmiş tüm hükümetlerdir! Son 23 yılda ise, bu tablo tamamlandı, verniklendi ve çerçevelendi. Oy uğruna izlenen popülist icraatlar, istihdam yaratamayan, üretmek yerine ithal etmeyi öncelikleyen politikalar, israf ve şatafat ülkeyi bu duruma getirmiştir.

Mutlu azınlığa en kalbi duygularımla…

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.