Aylin Sarıoğlu tarafından
27 Ağustos, 2024 15:23 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 1

Devletin Okulları Ticarethaneye Döndü..!

Okulların açılmasına az zaman kala çocuklarını anaokuluna kayıt yaptıracak olan veliler yüksek miktarda istenen aidatla karşı karşıya kaldı. Karabük'te bir anaokulunda velilerden başlangıç olarak temizlik malzemesi ücreti olarak 1.600,-TL istenirken, bu rakamın daha sonra her ay aidat olarak ödenmesi istendi.   2024-2025 Eğitim Öğretim dönemine az bir süre kala çocuklarını anaokuluna gönderecek velilerden  her ay  yüksek miktarda aidat istenmesi tepkileri de beraberinde getirdi. Çocuklarını anaokuluna kayıt ettirmek isteyen veliler, karşılaştıkları yüksek aidat ücretleriyle adeta şoke oldu. Karabük'te bir devlet anaokulunda, velilerden kayıt sırasında "temizlik malzemesi ücreti" adı altında 1600 TL talep edildi. Üstelik bu ücretin, başlangıç ödemesi olarak kalmayacağı ve her ay düzenli olarak aidat şeklinde ödeneceği belirtildi. Veliler, kendilerini müşteri, öğretmenleri tahsildar ve okulları ticarethane olarak görmeye başladıklarını belirterek, "Okulların açılmasıyla birlikte bizi zor bir dönem bekliyor" ifadelerini kullandı. Veliler, devlet okullarında böylesi yüksek ücret taleplerinin kabul edilemez olduğunu belirterek, bu durumun eğitim sisteminde yaşanan ticarethane mantığını gözler önüne serdiğini ifade ettiler. Ücretsiz ve nitelikli eğitim bekleyen aileler, yüksek ücretlerin devlet okullarında dahi talep edilmesinin eğitimde fırsat eşitsizliğini daha da derinleştirdiğini söyledi Bir devlet anaokulunda bu kadar yüksek aidat talep edilmesi, birçok velinin ekonomik açıdan zorlanmasına sebep olurken, Veliler, "Devlete ait bir anaokulunda bu kadar yüksek aidat istenmesi kabul edilemez. Eğitim eşit olmalı, fakat bu fiyatlar nedeniyle bir çok aile çocuklarını anaokuluna gönderemeyecek. Maddi durumu iyi olan var, olmayan var. Eğitim herkesin hakkı" diyerek tepkilerini dile getirdiler. Yetkililerden bu konuda bir açıklama bekleyen veliler, bu tür uygulamaların devlet okullarına olan güveni zedelediğini belirterek, aidatların makul bir seviyeye çekilmesi ve herkese eşit eğitim imkânı sunulması çağrısında bulundular.                  

Yorumlar

  1. Seyfettin Karaayvaz

    Yıllardır demokratik, laik, bilimsel, eşitlikçi, parasız eğitim diye kendilerini parçalayan öğretmenlere destek çıkmayanlar bugün eğitim sisteminden rahatsızlar. Geçmiş olsun diyeceğim ancak her zaman için telafisi mümkündür. Yeterki bizleri uyaranlara kötü gözle bakmayalım.

Yeni yorumlara kapalı.

blank
Sevgi Özdemir tarafından
23 Nisan, 2025 16:56 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Faturalarımız tam, hizmet yarım

Bugün İstanbul bir kez daha sallandı. Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.2 büyüklüğündeki deprem kısa sürdü ama etkisi derin oldu. Panik, endişe ve en önemlisi iletişimsizlik. Deprem olur olmaz herkes telefonu eline aldı, sevdiklerine ulaşmak istedi. Ama çoğumuz, sevdiklerimizi aradığımızda telefonlarımızda sadece sessizlikle karşılaştık. GSM operatörleri yine sınıfta kaldı.

Her ay düzenli olarak ödediğimiz yüzlerce liralık fatura, yalnızca konuşma ve internet değil, ihtiyaç anında çalışacak bir sistemin bedeli olmalı. Ama bugün gördük ki, o sistem en gerekli anda iflas ediyor. Bu sadece birkaç dakikalık bir kesintiden ibaret değil; milyonlarca insanın aynı anda sessizliğe mahkum edilmesi demek. Afet anında en çok ihtiyaç duyulan şey iletişimken, sesimizi duyuramamak demek yalnızca teknik bir sorun değil, bu yaşama tutunmaya çalışan insanların hayati bir bağdan koparılması demek.

Hatırlarsanız 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde de aynı sorunu yaşadık. O gün yüz binlerce insan enkaz altında sevdiklerine ulaşmaya çalıştı. O gün de aynı tablo karşıladı bizleri. Yani bu bir ilk değil, ama ne yazık ki hâlâ bir son da değil.

6.2 büyüklüğündeki bugünkü depremde iletişim altyapısı bu kadar kolay çöktüyse, olası büyük İstanbul depreminde neyle karşılaşacağız?

Uzmanlar yıllardır bu depremin 7’nin üzerinde olacağını söylüyor. Durum böyleyken, GSM operatörleri hâlâ bu yükü kaldıramıyorsa, esas felakette sistem tamamen devre dışı mı kalacak? O zaman sadece binalar mı yıkılacak, yoksa iletişimsizlik yüzünden umutlarımız da mı enkaz altında kalacak?

Devamlı artan fiyatlar, paketlere eklenen "katma değerli hizmetler", 5G vaatleri… Hepsi güzel. Ama bu hizmetlerin en temel işlevi, acil durumlarda çalışması değil mi? İletişimin en çok gerektiği anda yok oluşu insanların can güvenliğine karşı işlenmiş ciddi bir ihmaldir.

Bu saatten sonra "yoğunluktan dolayı hatlar kilitlendi" bahanesi kimseyi tatmin etmiyor. Çünkü biz bu yoğunluğun ne zaman geleceğini biliyoruz: her depremde, her afette, her kriz anında. Bilinmeyen değil, beklenen bir senaryoya karşı hazırlıksız olmak, affedilir bir şey değildir.

Reklam filmlerinizdeki "gelecek burada" sözleriyle değil, kriz anlarında göstereceğiniz dayanıklılıkla güven kazanın. Çünkü biz artık her ay farklı bahanelerle artan fatura değil, karşılık istiyoruz.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.