Kahramanmaraş merkezli 6 Şubat depremlerinin etkili olduğu illerde Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammet Vefa Akpınar, fay hattı üzerindeki karayolları ve havalimanlarında incelemelerde bulunarak bir rapor hazırladı.
Hasarlı binaların yanı sıra fay hattı üzerindeki karayolu ve havaalanlarında inceleme yapan Prof. Dr. Muhammet Vefa Akpınar, "Depremlerde gündeme sadece binaların gelmesi beni biraz üzüyor. Diğer alt yapılarında deprem bölgelerinde ivedikli olarak tamir görüp hizmete açılması deprem yaralarımızı önemli ölçüde saracaktır” dedi.
6 Şubat 2023’te meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremler 11 ilde büyük yıkıma neden olurken, Karadeniz Teknik Üniversitesi’nden uzman akademisyenler deprem bölgelerinde incelemelerde bulundu. Fay hattı üzerindeki karayolu ve havalimanlarını incelemelerde bulunarak rapor hazırlayan Prof. Dr. Muhammet Vefa Akpınar, “Deprem bölgelerindeki yapıların gündemde olması bence depremin çok küçük parçası. Yapılar sadece binalardan betonarme, kerpiç, tuğla binalardan değil aynı zamanda ulaşım ağlarından bahsetmek istiyorum. Özellikle bu konuda Ulaştırma Bakanlığı Altyapı Müdürlüğü’nün çok güzel çalışmaları var. Son yıllarda yaptıkları güzel çalışma var biz de onların bir parçasıyız. Havaalanları, beton kaplamalar, lojistik merkezler, demiryolları için bire bir ölçekli yapılan tek tesisti Türkiye’de ve dünyada sayılı tesislerden birisi kurduk. 2009 yılından beri faaliyetteyiz. Farklı üniversitelerle ama özellikle Ulaştırma Bakanlığı Altyapı Genel Müdürlüğündeki arkadaşlarımızla ortak çalışmalarımız var. Antakya’daki havaalanımız yaklaşık bir hafta kapalıydı. Burada acil eylem planlaması yapılmış olsaydı bir hafta boyunca ağır yaralılar ivedilikle olarak en yakınındaki tam teşkilatlı hastanelerimize gidebilecekken birçok insanımız kurtulacakken bu havaalanımızda orta kısımlarındaki hasardan dolayı hiçbir uçağımız inemedi. Dolayısıyla depremlerde gündeme sadece binaların gelmesi beni biraz üzüyor. Diğer alt yapılarında deprem bölgelerinde ivedikli olarak tamir görüp hizmete açılması deprem yaralarımızı önemli ölçüde saracaktır. Bizim bu konuda çok güzel çalışmalarımız var özellikle havaalanı kaplamalarında. Havaalanlarında üç saat gibi kısa zamanda bozulan arızalanan yerleri biz trafiğe açabiliyoruz. Antakya’daki deprem bölgesinde yaptığımız çalışmalarda özellikle karayollarımız neredeyse ortadan karpuz gibi yarılmıştı. Antakya’dan Reyhanlı’ya giden ana yolumuz tamamen fay hattına yakın olduğu için bozulmuştu, hizmet dışı kalmıştı. Birçok yaralılar bu hastanelere gidemedi. Ulaşım alt yapılarındaki tasarımlar teknik şartnameler deprem yönetmenliğinden daha ziyade Amerikan teknik şartnamesindeki apaklar, formüller, tablolar kullanılarak yapılmakta. Bu konuda önemli bir eksiklik görmekteyim. Ulaştırmadaki bu yapıların üst yapı alt yapının deprem analizlerine göre yeniden teknik şartnameler vize edilmesi durumunda burada bizim üniversite hocalarına büyük görev düşüyor. Üniversite hocalarımız maalesef bu konuda depreme dayanıklı yolların tasarımı üzerine çok çok az çalışma var. Biz bu çalışmamızı 2009 yılından beri yapıyoruz. O konuda farklı üniversitedeki hocalarımızla iş birliğimiz var. Havaalanları bizim özel ilgi alanlarımız” şeklinde konuştu.
“Depremlerden inşallah ders almışızdır; Maalesef Elazığ, Van, Kocaeli buralardan ders aldığımızı düşünmüyorum”
Deprem bölgelerindeki bilirkişi heyetlerinin hazırladıkları raporlarda soru işaretleri olduğuna dikkat çeken Akpınar, “Bilirkişilik hususu çok önemli bir konu. Üç farklı zamanda giden bilirkişi heyetlerinin farklı raporları olabiliyor. İlk gelenler genelde ağır hasar verdiklerini sonra gelen orta daha sonra gelenler ise hafif hasarlı rapor verebilmektedir. O konuda da çok ciddi soru işaretimiz var. Neyi referans alaraktan bir binanın ağır hasarlı olduğuna karar vermek önemli bir husus. Biz istiyorum ki, bunlar uygulanabilirliğini kanıtlamış olması lazım. Bu konuda inşaat mühendisleri odalar birliği, üniversiteler, Bakanlığımızın ortak çalışmalarıyla belki de çok hızlı bir binanın hasar durumunu tespit edecek bir yazılım programı olmasında fayda var. Çünkü araziye giden bilirkişilerin tecrübesi kadar rapor değer kazanıyor. Yapıda çok sayıda uzman hocamız da var uzman mühendislerimiz de var. Fakat buradaki abakların formüllerin teknik şartnamenin gerçekte ne kadar ağır hasarı doğru tespit ettiği üzerine ciddi çalışmalar ihtiyaç var diye düşünüyorum. Benim çalıştığım konu ise ulaştırma kısmı bizim çalışmalarımız bire bir. İki tane TÜBİTAK projemizden aldığımız cihazlarla bir yol havaalanı kaplamasınınım deprem yükleri etkisi altında birebir ölçekli simile edip bunda teknik şartnamenin hangi konularda eksiklikler var tespit edip bunları güçlendirme yönünde çalışmalarımız devam etmektedir. Depremlerden inşallah ders almışızdır. Maalesef Elazığ, Van, Kocaeli buralardan ders aldığımızı düşünmüyorum. Almış olsaydık şu an özellikle Antakya, Hatay bölgemizde bu karmaşalık olmayacaktı diye düşünüyorum. Kendi açımdan açıkçası sistematik bir çalışma göremedim. Devletimiz gerçekten güçlü, elinden gelen tüm imkânları seferber etti çok muazzam para harcandı. Çok kısa zamanda yapıldı. Bunların yurt dışında bu kadar hızlı yapılacağını düşünmüyorum” ifadelerini kullandı.