Deniz sezonu Safranbolu’da 9 günlük tatili etkiledi
Yaz tatili ile deniz sezonunun bir araya gelmesi UNESCO Dünya Miras Listesi'nde ve Cittaslow kategorisinde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesindeki 9 günlük Kurban Bayramı tatilindeki yoğunluğu etkiledi.
"Kendini koruyan kent", "Osmanlı'nın parmak izi", "Korumanın başkenti" gibi ünvanlarla anılan Safranbolu, 9 günlük Kurban Bayramı tatilinde Arnavut kaldırımlı sokaklarıyla ziyaretçilerini tarihi yolculuğa çıkardı.
Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, konak ve köprüleriyle açık hava müzesini andıran tarihi ilçedeki otellerde yüzde 100’e yakın doluluk yaşandı.
Yaz tatili ile deniz sezonunun bir araya gelmesi kentte Kurban Bayramı tatilindeki yoğunluğun azalmasına neden oldu.
"Yaz tatili hareketi deniz kıyılarına kaydırdı"
İhlas Haber Ajansı (İHA) muhabirine konuşan Safranbolu Turizm İşletmecileri Derneği (SAFTİD) Başkanı Şebnem Urgancıoğlu, "Ramazan Bayramı kadar yoğun olmasa da yine güzel bir ilgiyle karşı karşıyaydık. Yaz tatilinin başlangıcı olması, yani okul tatili ve yaz dönemine denk gelmesi tabii biraz hareketi daha deniz kıyılarına kaydırdı. Bu bayramda da sanıyorum Antalya bir rekor kırmış ama bizde de yine her zamanki gibi her bayram olduğu gibi güzel bir talep vardı" dedi.
"Bayram dönüşü Perşembe, Cuma ve Cumartesi ve Pazar oldukça satışlı geçen günlerdi" diyen Urgancıoğlu, "Dolayısıyla şehirde yine aslında yüzde yüze yakın bir doluluk vardı. Dediğim gibi Ramazan Bayramı kadar değil. Biraz daha kontrollü, şehir insanını trafik anlamında yormayacak konukları şehrimizde ağırladık" ifadelerini kullandı.
Zonguldak’ın Alaplı ilçesine bağlı Gümeli ile Geçmiş altı mevkileri ortasındaki dere yatakları, etraf kirliliğine sahne oluyor. Çam ve meşe ağaçlarıyla kaplı ormanlık alanın doğal hoşluğu, denetimsiz formda dökülen binlerce ton mesken atığı ve moloz nedeniyle her geçen gün tahrip ediliyor.
Gümeli-Geçmiş altı deresi boyunca inşaat hafriyatlarının gelişi hoş boşaltıldığı tez edilirken, bu durum hem vatandaşların hem de çevrecilerin büyük reaksiyonunu çekti. Geçmişaltı’nda yaşayan Hüseyin Kumuz, dere yatağının muhafaza alanı statüsünde olduğunu hatırlatarak sert sözlerle reaksiyon gösterdi:
"Bu alanın şahıslara yahut firmalara bu formda kullanım hakkını kim veriyor, bilmiyoruz. Dere yataklarına yığılan bu molozlar bilhassa yağışlı havalarda dereye akıyor, birikmelere ve ilerleyen süreçte taşkınlara sebep oluyor. Buna göz yumulması kabul edilemez."
Kumuz, yetkililerin kontrol zafiyetine dikkat çekerek şunları söyledi:
"Türkiye’nin hiçbir yerinde dere ve çay yataklarına mesken atığı ve moloz dökülmez. Valilik ve ilgili kamu kurumları kontrollerini artırmalı, cezalar yükseltilmeli. Şayet caydırıcı yaptırımlar uygulanmazsa bunu yapanlar moloz döküm alanlarına gitmeyip atıklarını buraya taşımaya devam eder. Üstelik akşam saatlerinden sonra hiçbir yetkiliye ulaşamıyoruz."
Vatandaşlar, bölgenin süratle yok olmasına neden olan bu kirliliğin bir an evvel durdurulmasını ve sorumlular hakkında süreç yapılmasını istedi.