Karabük Postası tarafından
05 Aralık, 2022 14:42 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Değirmenci’den Asgari Ücret Açıklaması

HAK-İŞ Genel Başkan Yardımcısı ve Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci: “7 Milyon asgari ücretliyi iyi edecek bir reçete bekliyoruz.  Asgari ücret zammı, fatura ve alışveriş girdabında eriyip gitmesin” HAK-İŞ Konfederasyonu Genel Başkan Yardımcısı ve Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, “7 milyon asgari ücretli ve aileleriyle birlikte 30 milyona yakın kişiyi mutlu edecek, yüzünü güldürecek, yaşam standardını yükseltecek bir reçeteyi hükümetten ve işverenlerden bekliyor ve istiyoruz. Ayrıca asgari ücrete yapılacak olan zam ile birlikte çalışanların alım gücünün de doğru orantılı bir şekilde eş zamanlı artmasını talep ediyoruz. Bunun için asgari ücrete yapılacak zammın hemen ardından başta gıda ve enerji olmak üzere tüm temel ihtiyaç malzemelerine işletmeler tarafından yapılması muhtemel fahiş zamların önüne geçilmesini istiyoruz” şeklinde açıklama yaptı. Başlayacak olan asgari ücret tespit çalışmaları öncesinde Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci’den asgari ücret artışına ilişkin bir açıklama geldi. Son yıllarda yapılan ücret artışlarının hayat pahalılığına çözüm olamadığının altını çizen Değirmenci, “Milyonlarca çalışanın gözü, kulağı hükümetten ve işverenlerden gelecek adaletli bir zam oranında. Yapılacak zamda öncelikle çalışanların memnuniyeti göz önüne alınmalıdır. Öte yandan sadece beklediğimiz düzeyde ücret artışı yapmak da yetmiyor. Örneğin, geride bıraktığımız Temmuz ayında asgari ücrete, rutin uygulamanın dışına çıkılarak yüzde 30 oranında ek bir zam yapılmıştı. O dönem, asgari ücret 4 bin 253 liradan 5 bin 500 liraya çıktı. Günün koşullarında toplumun tüm kesimleri tarafından bu artış memnuniyetle karşılanmıştı. Fakat çalışanlar adına sevincimiz maalesef çok kısa sürdü. Asgari ücrete gelen zam, market reyonlarında, giyim mağazalarında, kırtasiye raflarında, kira ve faturalar girdabında hemen eriyip gitti. Bu nedenle diyoruz ki, asgari ücrete ciddi bir artış yapmanın yanında, enflasyon canavarını da frenleyecek, fahiş zamların önüne geçecek bir seferberlik haline geçilmeli ki, asgari ücrete yapılacak zammın bir anlamı olsun” ifadelerini kullandı. “HAKKIMIZ OLAN VERİLSİN YETER” “Yatırımcılar, işverenler piyasa koşulları nedeniyle ne zaman dara düşse, işçi bugüne kadar fedakârlıktan hiçbir zaman kaçmamıştır. Şimdi sıra işverenlerdedir” diyen Değirmenci, “Bugün ülkemizde dönen çarkların, tüten fabrika bacalarının en başlıca unsuru çalışanlardır. Çalışanlar işyerlerini ve dolayısıyla işverenleri ayakta tutmakla kalmamış, bu ülkeye katma değer sağlamıştır. Çalışanların tüm bu özveri ve fedakarlığı artık karşılık bulmalıdır. Asgari ücrette Türkiye’nin geçim koşulları, yaşam standardı göz önünde bulundurularak bir zam oranı belirlenip, ortak bir mutabakatla imza altına alınmalıdır. Çalışanlara sadece alınterinin karşılığını adaletli bir şekilde verilsin yeter” diyerek asgari ücrete ciddi bir zam yapılmasını istedi. Asgari Ücret Tespit Komisyonunun bugünkü işleyişindeki ve yapısındaki yanlışlıklara da vurgu yapan Değirmenci, “Türkiye’nin en büyük toplu iş sözleşmesi niteliği taşıyan bir yapının içerisinde sadece bir işçi konfederasyonun olması bize göre yeterli değildir. Bu masada asgari ücret artışından etkilenecek olan herkesi temsilen birileri olmalıdır” diyerek komisyonun yapısına ilişkin düzenlemeye gidilmesinin çok daha verimli sonuçlar doğuracağının altını çizdi. “VERGİLİ DİLİMİ YÜZDE 10’A SABİTLENMELİDİR” Öte yandan çalışanların maaşlarındaki vergi yükünün ağırlığına da dikkat çeken Değirmenci, “2022 yılının başında çalışanların aldığı maaş ile Aralık ayı itibariyle aldıkları maaş arasında vergi dilimi uygulaması nedeniyle ciddi farklar ve kayıplar var. Tüm çalışanlar bu vergi yükünün altında ezilmektedir. Bizlerin toplu iş sözleşme masalarında elde ettiği ücret artışları vergi dilimi uygulaması nedeniyle eriyip gitmektedir. Bu nedenle en azından devam eden hayat pahalılığı sona erene kadar vergi dilimi yüzde 10’a sabitlenmelidir. Sonrasında da adaletli ve hakkaniyetli bir vergi dilimi uygulaması hayata geçirilmelidir” diyerek hükümete çağrıda bulundu. (Nurettin Acar)

blank
İsmail AKCA tarafından
10 Nisan, 2025 01:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİZE 3 NİSAN YETER..!

Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,

Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.

Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.

Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…

Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.

Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!

Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…

Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.

Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.

3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.

Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!

Bakın bizim bir Üniversitemiz var.

Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.

Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.

Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.

Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.

Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.

Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.

Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.

Neden..?

Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.

Peki biz ne yapıyoruz..?

İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!

Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.

Lütfen kendimizi kandırmayalım.

Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,

Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.

Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,

Çok güzel, ama

Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?

Dün, Burhanettin Uysal vardı, Refik Polat vardı.

Bugün Fatih Kırışık var

Yarın o da gider. Karabük Üniversitesi kalır.

Bu şehrin kıymetini ve değerlerini bilmek lazım…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.