Ihlas Haber Ajansı tarafından
07 Şubat, 2024 00:00 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Çorum Valisi Dağlı: “Asrın felaketinde millet olarak Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ruhunu yaşadık”

Çorum Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, "Asrın felaketinde millet olarak Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ruhunu, Anadolu ruhunu yaşadık" dedi.
6 Şubat 2023’te asrın felaketinin yaşandığı Kahramanmaraş merkezli, 11 ili etkileyen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremlerin üzerinden bir yıl geçti. 13 milyon insan bu felaketten etkilenirken, 50 bin kişi hayatını kaybetti; birçok aile parçalandı, birçok kişi akrabalarını kaybetti. Dönemin Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı, deprem bölgesinde koordinasyonu sağlamak için Kahramanmaraş’ın Elbistan ilçesinde görevlendirildi. Burada 15 gün daha sonra ise 45 gün Kahramanmaraş’ta görev yaptı. Asrın felaketinin yıl dönümünde Vali Dağlı, o dönem yapılan çalışmalar ve yaşadıkları hakkında İhlas Haber Ajansı’na açıklamalarda bulundu.
6 Şubat’ta meydana gelen Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerin Türk milletini derinden üzdüğünü dile getiren Vali Dağlı, “Asrın depremi” olarak adlandırılan bu büyük felakette vefat edenlere Allah’tan rahmet, kalanlarına da sabırlar diledi.
Afetin ilk gününden itibaren 15 gün boyunca depremin merkez üssü olan Elbistan ilçesinde, ardından da 45 gün boyunca Kahramanmaraş il merkezinde koordinatör vali olarak görev yaptığını hatırlatan Vali Dağlı, “Yönetim ve koordinasyon sürecinin başında bulundum. Afette en önemli görevimiz enkaz altındaki vatandaşlarımızın bir an önce kurtarılması idi. Havanın çok fazla soğuk olması çalışmaları zorlaştırmakta idi. Ayrıca afet bölgesine ulaşımın zorlukla sağlanmakta, yıkılan binalar ve uzun iş makinası ve araç konvoyları da işi çok zorlaştırmakta idi. Kamu binaları, hastaneler, camiler hasar görmüş ve yanında durmak dahi tehlikeliydi. Artçı sarsıntılar da devam etmekteydi. Elektrik, su ve doğal gaz şebekeleri ile haberleşme de kesilmişti. Bu zor şartlar altında çalışmalar yürütüldü” diye konuştu.

“Yarım ekmek molasını bile kendisine çok gören, 4-5 gün hiç uyumayan arama kurtarma ekiplerinin çalışmasına şahit oldum”
"Binaların çoğu yıkılmış, altındaki vatandaşlarımıza bir an önce ulaşılması gerekiyordu. Sağ kurtulan vatandaşlarımız binalarının önünü terk etmiyorlar ümit ve dualarla çalışmalara eşlik etmeye çalışıyorlardı" diyen Dağlı, "Vatandaşlarımızın acılarını en yakından hissediyorduk. Herkes yakınlarını bir an önce bulma telaşındaydı. Burada en yakınları vefat edenlerin ve kayıp olan yakınlarını arayanların acılarını en derinden biz de hissettik. Burada insanımızın sabrını ve metanetini gözlemleme imkânım oldu. Tabii ki arama kurtarmada çalışan gerek kamu görevlileri gerekse sivil toplum kuruluşu üyesi afet gönüllülerimizin gayret ve mücadelesine tanık olduk. Yapılanların tamamı çok içten ve samimi idi. Herkes yapabileceğinin en fazlasını yapmak için gayret göstermekteydi. Arama kurtarma çalışmalarında hiç uyumadan, dinlenmeden açlık ve soğuğa aldırmadan çok uğraşıldı. Tek çaba bir vatandaşımıza daha ulaşalım kurtaralım çabası idi. Vakit kaybetmemek için su içmeyi, yarım ekmek molasını bile kendisine çok gören 4-5 gün hiç uyumayan arama kurtarma ekiplerimizin çalışmasına bizzat şahit oldum” ifadelerini kullandı.

“Dünyada görülmemiş bir yardımlaşma örneği sergilendi”
Deprem bölgesinde dünyada görülmemiş bir yardımlaşma sergilendiğini anlatan Vali Dağlı, şunları kaydetti:
“Afetin büyüklüğü ve havanın şiddetli soğuğu ile diğer tüm fiziksel olumsuzluklar bir kenara; arama kurtarma ekipleri, kamu görevlileri, sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerin kendilerini parçalarcasına gayret ettiklerini gördüm. Halkımız, devletimizin şefkat elinin ne derece güçlü olduğuna burada bir kez daha şahit olmuştur. Burada devletimiz ve halkımız yapabileceğinin en iyisini yapmıştır. Bu çalışmalar fiziksel olarak çok zor şartlarda ve artçı depremlerin korkutucu etkisi altında başarılmıştır. Bu afet sonrasında biz millet olarak Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı ruhunu, Anadolu ruhunu yaşadık. Herkes maddi imkânına göre ve fiziksel gücünün çok ötesinde orada olmak için çalıştı. Hele ilk günkü soğuğa ve yollardaki ulaşımın zorluğuna rağmen bizzat oraya yardım getirenlerin ve bizzat çalışanların çabası çok kıymetliydi. Bunlar Anadolu irfanına sahip olan halkımızın güzellikleri. O günlerde Kahramanmaraş’ı ziyaret eden yabancı bir devlet görevlisi konteynerlerin nasıl bu kadar çabuk kurulabildiğine ve bu kadar çok çadırın nasıl temin edildiğine şaşırmıştır. Günlük bu kadar yemeğin nasıl dağıtılabildiğini, kimin yaptığını, hatta vatandaşa yemeğin parasız mı verildiğini sormuştur. Bu milletimizin hayırseverliğinin ve kadirşinaslığının açık bir göstergesidir. Ramazan ayı ile de birleşmesi sebebiyle Ramazan çadırları ve yardımlaşmanın dünyada görülmeyen bir örneği sergilenmiştir.”

“Deprem konusunda son derece duyarlı olmalıyız”
Depreme konusunda duyarlı olunması gerektiğini vurgulayan Vali Dağlı, “Devletimiz depremden etkilenen 12 ilimize 40 koordinatör vali ve çok sayıda üst düzey kamu görevlisi görevlendirilmiş ve diğer illerimizin yardım ve tüm imkanları kolayca aktarılmıştır. Bu afetin zararlarının azaltılmasını hızlandırmıştır. Deprem bölgesinde önceki görev yaptığım Samsun halkımızın olduğu gibi, özellikle Afşin’de de Çorumlu hemşehrilerimizin Anadolu ruhu anlayışıyla seferber olduklarını bizzat gördüm. Bundan sonra yapmamız gereken deprem kuşağı altında bulunan Çorum’umuzda kamu kurumlarımız, üniversitemiz, yerel yönetimlerimiz ve halkımıza deprem konusunda son derece duyarlı olmaktır. Binalarımızı zemini sağlam olan yerlere ve tekniğine uygun olarak dayanıklı yapmamız önem taşımaktadır. Diğer taraftan halkımızı kamu çalışanlarımızı ve sivil toplum kuruluşluklarımızı da afet gönüllüsü olmaya davet ediyorum” ifadelerine yer verdi.

blank
Fevzi Aydın tarafından
04 Mart, 2025 13:55 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

DEMOKRASİDEN, OTORİTERLİĞE…

Demokrasinin pek nadir görüldüğü dünyada, küresel güçler de demokrasiden ayrılarak otoriter rejime kaymaya devam ediyor…
Dünyaya demokrasi dersi veremeye kalkan sözde demokrat ülkelerde, zaman zaman otoriter kişilerin seçilmesi, dünya siyasetinde çalkantılara yol açıyor.
Küresel sermaye, küresel güce sahip ülkeler, otoriter siyasetçileri iktidara getirdiğinde, özellikle gelişmemiş ve gelişmekte ülkeler, kendini işgal tehdidiyle karşı karşıya görmekte.
Geçtiğimiz yıl yapılan seçimlerde, bir dönem sonra yeniden başkanlığa seçilen Trump, göreve başlamadan, dünyaya tehditler savurmaya başladı.
İlk olarak Dünya Sağlık Örgütünden ayrılma kararnamesini imzalayan Trump, ülkelerin sinir uçlarına dokunmaya başladı.
Rusya-Ukrayna savaşında, Rusya’nın yanında olan Trump, her zaman olduğu gibi İsrail-Filistin savaşında, İsrail’e daha fazla destek verecek.
Ukrayna’nın madenleri karşılığı yardım teklif eden Trump, Ukrayna ile anlaşamayınca, Putin ile anlaşma zemini aramakta.
Sözünü geçiremediği ülkelere gümrük vergileri ile ticaretlerini engellemeye çalışan Trump, Grönland, Meksika ve Panama’ya yönelik tehditlerle, dünya ülke ekonomilerinin yarıdan fazlasını etkiledi.
AB ve NATO ülkelerini de hedefe koyan Trump, sanki dünya ülkelerinin ekonomik ve stratejik hedeflerini imha etmek için göreve gelmiş?

Hala idam kararı uygulanan ABD’de, başkanlar görevlerini bırakırken, suç işleyen ve ceza alan yakınlarının cezalarını affetme yetkisine sahip.
İlk başkanlığı sonunda seçimi kaybettiğini hazmedemeyen ve taraftarları ile meclisi basan Trump, ceza alan taraftarlarını ikinci göreve başladığında affetmişti.
Küresel güce sahip ülkelerden Rusya ve Çin otoriter ülkeler olarak bilinirken, bir dönem sonra yeniden seçilen ABD başkanı Trump’da ülkesini Otoriter ülkeler sınıfına çekmek istiyor.
Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemiyle Türkiye’de küresel güce sahip ülkeleri takip ederek, otoriter ülkeler sınıfına dahil olacak gibi.
Genelde otoriter yönetimlere sahip İslam ülkeleri, küresel güçlerin tehdit ve baskılarıyla çökertilmekte.
Irak, Afganistan ve Suriye gibi ülkeler de küresel güçlerin tehdit ve baskılarıyla terör örgütlerine teslim edilmeye devam ediliyor.
Sonuç olarak dünyayı yönettiklerini sanan küresel güçler bile demokrasi yerine otoriterliği seçtiğine göre, dünya büyük bir değişime doğru yelken açmış görünüyor.
Gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerin işi daha da zorlaşacağa benziyor.
Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.