’Çok para kazanma’ vaadiyle dolandırıcılık: 140 bin dolar buhar oldu
Samsun’da 7 sağlık çalışanı, bir hemşirenin kendilerini ’çok para kazanma’ vaadiyle ‘yaklaşık 140 bin dolar dolandırdığı’ iddiasıyla savcılığa suç duyurusunda bulundu.
Edinilen bilgiye göre, Samsun Eğitim ve Araştırma Hastanesinde görevli hemşire P.Ç.A.’nın, aynı hastane bünyesinde görevli aralarında doktor, hemşire, güvenlik personeli, teknisyen ve temizlik personelinin de bulunduğu 7 kişiyi Forex’ten çok para kazanacaklarını vadederek bankadan kredi çektirip dolandırdığı iddia edildi. 7 mağdur, hemşire hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu.
"30 bin dolar verdim"
Mağdurlardan erkek hemşire Fahri Gözpınar, "Aynı hastanede çalışan hemşire P.Ç.A., ’size çok para kazandıracağım. Ben bunun eğitimini aldım’ diyerek bizi kandırdı. Bankadan para çektim. Ben 30 bin dolar verdim. Kredi taksitlerini ana paraya dokunmadan ödeyip bize de kar payı verecekti. Bankadan bize çektirdiği paranın taksitleri ödenmeyince icralık olduk ve dolandırıldığımızı anladık. 7 kişi olarak Samsun Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunduk. Kendisinin cezalandırılmasını istiyoruz" dedi.
7 kişinin toplamda yaklaşık 140 bin dolar dolandırıldığı ileri sürüldü. Hemşirenin izne ayrıldığı öğrenildi.
Bir ülke için en tehlikelisi hedef kitlesi yığın olan yönetimlerdir! Olayları analiz edebilen, yanlışın ortağı olmayı reddeden, hesap sorabilen, farkındalığı yüksek, eğitimli ve bilinçli bir toplum bu tür yönetimlerin işine gelmez. Onlar varlıklarını sürdürebilmek için, kendilerine kayıtsız, şartsız biat eden yığınlar yaratmaya çaba gösterirler.
Floransalı düşünür, İtalyan Rönesans hareketinin en önemli figürlerinden Niccolò Machiavelli, toplum ve yığın'ı şöyle tanımlıyor; "İnsan aklı kadar görür. Soru sormayan, sorgulamayan, araştırmayan insan manipüle edilebilir bir karakterdedir. Cahilde, kendini geliştirmeyen sığ insanlarda; alt beyin ve vahşi dürtüler baskındır. İnsan yığınları yalancıya kızmaz. Kendiside yalancıdır da ondan. İnsan yığınları yoksula kızar. "Aptallığından" der. "Yığın", "toplum" değildir. Yığın, otoriteye itaat ederek hareket eder. Yığın'ı etkilemek, manipüle etmek, yönlendirmek daha kolaydır."
Bilinçli toplum; Farkındalığı yüksek, olayları analiz edebilen, yanlışa tepki veren, nereye gittiğini düşünen, yanlışın ortağı olmayı reddeden, hesap sorabilen, yaşamı kendi iradesiyle yönlendirebilme yetisine sahip, kişisel sorumluluğunun farkında olan insanlardan meydana gelir.. Toplumsal bilinç, yüksek insani değerlere sahip olmayı gerektirir. Okuyan, araştıran, sorgulayan, analitik düşünebilen insanlar, bilinçli toplumun değerli bireyleridir.
Kişisel değerler; karşılıklı ilişkilerde doğrudan veya dolaylı olarak ortaya çıkan sevgi, dürüst olma, bağlılık, saygı, nezaket, adil olma, açık düşünebilme, kontroller kurabilme, empati yapabilme ve farkındalık gibi kavramlar bütünüdür. Tüm bunlar, uyumlu ve huzurlu yaşamın olmazsa olmazlarıdır. Üstün İnsani değerler; yaşamı güzelleştirir ve hayatı anlamlı kılar.
Siyasetin, siyasetçinin sık sık başvurduğu; algı yönetimi, gündem değiştirme, yönlendirme gibi yöntemler Yığınlar üzerinde etkili olur. Toplum ise, bilinçli bireylerden oluştuğu için, araştırır, sorgular, örgütlenir. Ülkesi ve geleceği sözkonusu olduğunda daha cesaretlidir.Siyasetçinin oyuncağı olmaz. Bilinçli bireylerden oluşan toplumlar asla bu tür tuzaklara düşmezler. Bilinçli toplumları, manipüle edemezsin, güdemezsin!
Toplum ile yığını birbirinden ayıran faktörlerden biri de eğitimdir. Yığınlar, çoğunlukla eğitimsiz, cahil insan topluluklarıdır. Okuyan, araştıran, sorgulayan insanı kolay kolay kandıramazsınız. Hedef kitlesi yığın olan siyasi oluşumlar bu yüzden eğitimli insanlardan, bilinçli toplumlardan hazetmezler. Tercihi yığın olan yönetimler; ülkesini ve insanını düşünmez! Onlar için önemli olan kendi ikballeridir!
Şimdi şu soruyu kendi kendimize soralım. Toplum muyuz? Yığın mıyız?