Karabük Postası tarafından
25 Kasım, 2014 15:37 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Cinayet Zanlısı 3 Suriyeli Tutuklandı

15 Saat Savcıya İfade Verdiler, 5 Saat Mahkemede Kaldılar Eskipazar ilçesinde, Rahmi Kayacuk’un sopayla dövülerek öldürülmesi olayıyla ilgili adliyeye sevk edilen 3 Suriyeli tutuklandı. Eskipazar ilçesinde 19 Kasım Çarşamba günü yaşanan olayda, Rahmi Kayacuk’un (64) evinde sabah kahvaltısı yaptığı sırada elleri ve ayakları iple bağlanıp sopayla dövülerek öldürülmesi ve eşi Halime Kayacuk’un (63) ağır yaralanması olayıyla ilgili Karabük Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü tarafından oluşturulan özel ekibin titiz çalışması sonrası olayla ilgisi olan 3 Suriyeli önceki gün Gaziantep'te yakalanarak Karabük'e getirilmişti. Emniyette tercüman yardımıyla sorgusu yapılan Abdulcabbar A. (19), Derwiş D. (19) ve Muhammed Z. (19) işlemlerinin ardından dün sabah sağlık kontrolünden geçirilerek Eskipazar Adliyesi'ne sevk edildi. 20 SAATTE BİTTİ Dün sabah saat 09.00 sıralarından Eskipazar Adliyesi'ne getirilen 3 Suriyeli burada tercüman yardımıyla Cumhuriyet savcısı tarafından ifadeleri alındı. Sabah saatlerinde adliyeye getirilen Suriyeliler 15 saat boyunca savcıya ifade verdi. Savcının ifadesinin ardından tutuklama kararı ile nöbetçi mahkemeye sevk edilen Suriyeliler burada da 5 saat mahkemede kaldı. Mahkemeye çıkarılan Abdulcabbar A. (19), Derwiş D. (19) ve Muhammed Z. (19), ‘cebir ve hile yoluyla hürriyetten yoksun bırakma’, ‘yağma’, ‘adam öldürme’ ve 'adam öldürmeye teşebbüs' suçlarını işledikleri iddiasıyla tutuklanarak sağlık kontrolünün ardından Karabük T Tipi Cezaevi'ne gönderildi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Okuyucudan Gelenler tarafından
09 Mayıs, 2025 14:58 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Tezgâhın Ötesinde, Çeliğin Gerçek Ağırlığı

Bazı sayılar vardır ki, bir muhasebe kaleminden çok daha fazlasını anlatır. Ve bazı suskunluklar vardır ki, içlerinde haykıran hakikatin yankısı dolaşır.

. Ne hazindir ki, KARDEMİR gibi bu memleketin alın teriyle, çelik gibi iradesiyle yoğrulmuş bir değerin üstünde bugünlerde kimilerinin başka hesaplar yaptığı, karanlık gölgelerin kol gezdiği görülüyor.

Şirketin bilançolarına eğilen, kalem oynatıp rakam yuvarlayan, masa başında kıvrak zekâsını sanal bir itibar mücadelesine yatıranlar… Oysa gerçek, parantez içinde duran bir zarardan çok daha derindir. 3 milyar 31 milyon liralık zarar sanki bir eksikmiş gibi, üzerine 969 milyon da onlar ekleyip “4 milyar” deyiverenler… Siz hiç hesap yaparken vicdanı da dahil ettiniz mi?

Bir de çıkarıp eski defterleri, 10 dolara satılan kütüğü bugünle kıyaslayanlar var. Koca bir endüstri devriminin, yeşil çelik hedefinin, karbon nötr üretiminin, iklim yükümlülüklerinin, döngüsel ekonominin dönüştürdüğü bu sektörü hâlâ eski fiyatlar üzerinden değerlendirenler… Ne diyelim, zamana takılıp kalanlara çare yok.

Ama bir çare var; gerçeği söylemek. Prof. Dr. İsmail Demir’in kelimelerinde, sadece bir şirket yöneticisinin değil; bir yükün, bir vizyonun ve bir memleket meselesinin sorumluluğunu taşıyan bir yüreğin sesi var. “Bu şirket ne birilerinin arka bahçesi ne de yöneticileri birilerinin emir eridir,” diyor. Çünkü bu çelik gömleğin içine kimlerin girmeye çalıştığını, kimlerin “arka kapıdan” gelecek devşirmek istediğini artık herkes görüyor.

Demir’in söyledikleri çok açık ve samimi duygular üzerine kurulu. KARDEMİR’in çıkış yolu, rakam oyunlarıyla değil; yeşil dönüşümle, temiz enerjiyle, bilimle, teknolojiyle, katma değeri yüksek üretimle mümkün olacak. Dünya, üretimi yeniden tanımlarken, bu toprakların çeliği hâlâ eski mantıkla tartılamaz. O terazi artık başka kalibrede çalışıyor.

Karabük halkına verdiği mesaj da inceliklerle dolu. “Biz Türkiye’nin şirketiyiz ama Karabük’ün omuzlarında yükseliyoruz.” Ne zarif bir sadakat, ne açık bir bağlılık… Yardım politikalarında, istihdam kararlarında Karabük’ü önceleyen bir anlayış, yalnızca kurumsal bir tavır değil; aynı zamanda vefa ile şekillenmiş bir gönül dili.

Ve çalışanlara dair söyledikleri… “En büyük gücümüz onlar,” diyor. Bir yönetici düşünün ki, zararın konuşulduğu masada emeği unutmuyor. Onlara söz veriyor, toplu sözleşmede destek oluyor. Çünkü biliyor ki bu şirketi ancak emekle, inatla, sabırla ayağa kaldıracak olan yine o insanlar.

Bugün KARDEMİR üzerinden siyaset devşirmeye çalışanlar, kendi küçük hesaplarını memleketin büyük meselelerinin önüne koyanlar bilsin ki, bu çelik öyle kolay bükülmez. Bu irade, birkaç spekülatörün yaz-boz tahtası değildir.

Belki birileri için KARDEMİR sadece bir şirket, bir tablo, bir grafik… Ama bu topraklar için o, istihdamın adı, çelik bilekli insanların emeğinin ve alın terinin simgesi, yani Karabük’ün kalbidir.

Ve unutulmamalıdır: Bu kalp, yalanla değil, yalnızca zırhı çelikten yapılmış insanların hakikat arayışları ile atar.

Bizi sosyal medyadan takip edin

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.