Karabük Postası tarafından
07 Nisan, 2015 07:28 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Çaycuma’da Köprü Faciasında Ölenler Anıldı

ZONGULDAK ’ın Çaycuma ilçesinde 6 Nisan 2012 tarihinde köprünün yıkılması ile hayatını kaybeden 15 kişi anısına yaptırılan heykel törenle açıldı.
Çaycuma’da 2012 yılında 15 kişinin hayatını kaybettiği köprü faciasının 3. yıl dönümünde ölenler anısına yaptırılan heykel törenle açıldı. Çaycuma Köprüsü başında düzenlenen törende konuşan Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, “Tam 3 yıl önce Çaycuma büyük bir faciaya sahne oldu ve bu facia tüm Türk basını tarafından günlerce izlendi. Çaycuma’nın 1951 yılında hizmete giren Türkiye’nin sayılı birkaç köprüsünden biri olan Filyos, ayağının boşalması sonucu bir bölümünün çökmesiyle Çaycuma’nın pazarı olan Cuma günü 15 tane yurttaşımız Filyos’un sularına gömüldü. Günlerce aylarca aradık, ancak 11 tanesinin cesedine ulaşabildik.
Diğer 4 tanesini Filyos Çayı halen koynunda barındırıyor. Bu tür felaketler insanların yüreklerini paralayan ve unutulmayan felaketlerdir. Ve unutulmaması gereken felaketlerdir. Bizler toplumlarında bu tür hafızalarının korunması yönünde düşünen insanlarız.
Göreve gelir gelmez bu meydan düzenlemesini yaparken, hemen yanı başında meydana gelen bu faciada orada ebediyete intikal eden yurttaşlarımızın anısına bu heykeli planladık” diye konuştu.
Köprüden düşerek hayatını kaybeden ve cesedi halen bulunamayan Sezgin Gülşen’in komşusu Fatma Gülşen, araçta kendisinin de bulunduğunu ancak oğlu Kerem Gülşen’in araçtan tekrar indirerek ‘Anne beraber gideriz köye’ demesi üzerine araçtan indiğini anlatarak, “Keşke ben öleydim de Sezgin ölmeseydi. Yavrum ölmeyeydi. Çok çilesi var annesinin, babaannesinin. Nasıl dayanacak annesi. Babadan ayrı anneden ayrı. Yavrum nasıl öldü, yavrumu neden çıkarmadılar. Şu dünyada bir şeyim olmasaydı da Sezginim yaşasaydı” dedi.
Köprüden düşerek hayatını kaybeden Veli Kaya’nın ağabeyi Halil Kaya ise, “Fidanlardan ziyade heykel güzel oldu. Kalıcı bir şey oldu, güzel oldu. Duygularımızı anımsatıyor. En azından yoldan geçenler onları unutmayacak, hatırlayacak” diye konuştu.
Törene Kaymakam Serkan Keçeli, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, İlçe Emniyet Müdürü Seyfi Ömer Paça, Saltukova Belediye Başkanı Zerrin Güneş, Diyanet Sen İlçe Başkanı Kenan Tunç, köprüde hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaş katıldı. Tören, okunan Kur’an-ı Kerim,i lahiler ve duaların ardından sona erdi.

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
07 Ocak, 2025 10:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Romanlar Ayırır

× Hıristiyan takvimine göre 11. Yüzyılda Avrupa’da en önemli sanat olarak gramerin yerine mantığı geçirdiler, bu değişim, bilimin edebiyat karşısında kazanacağı zaferin mütevazı bir girizgâhıydı. Peki o tarihten sonra insan aklının nasıl zımparalandığını görebiliyor muyuz? Bunu bize gösteren romanlardır.

× Hızlandıkça Azalıyorum romanının yazarı, kendisiyle röportaj yapan Bülent Ayyıldız’ın “Neden roman yazdınız?” sualine cevap verirken şöyle bir cümle kullanıyor, “Roman yazmak istememin nedeni, kendimi insan gibi hissetmememdi.” Yakın zamanda tercümesini bitirdiğim Napolyon Savaşları isimli eserde, Napolyon’un bir sözü iktibas ediliyor, “Dünyayı değiştirmek için çağrıldım!” Napolyon, Saint Helena adasında son yıllarını geçirirken, artık “tarih” denilen şeyi elinin tersiyle bir kenara itmişti ve yapması gereken tek şey olarak (kelimelerle olmasa da) tarihten daha ayırıcı bir eser vermek için çabalamaya başlamıştı: Geride bir hayat bırakmak. Bir roman misali, kendi hayatını sundu Napolyon.

× Tarih, ölülerin dirilişidir. Tarih ayırmaz! Neyi? Her şey zıddıyla kâimdir. O zaman tarih ile alâkalı bir mevzuu çözmek istiyorsak ‘roman’a bakmamız îcabediyor. Romanın tarihini yazmaya çalışanlara bakın mesela, ne gülünç hâllere düşüyorlar. Roman, dirilerin dirilişidir. Roman ayırır. Neyi? Yaşamak düşüncesini ve ölmek düşüncesini. Hem de hayat denilen musalla taşının üzerinde.

× Bugün, dünü bile yazamıyoruz. Tarih, bizi geleceğe zorla sürüklüyor! Roman, önce bugüne sarılıyor. Tarih merkezsizdir ve merkez değildir. Merkez olan ayırır. Bugünün içinde olan. Yani roman.

× Bütün doğumlar ve ölümler romanın mevzuudur. Tarihin mevzuu ise ancak doğum yahut ölüm günleridir. Siperde ölen asker romanın çerçevesindedir, tarihin çerçevesinde ise askerî konvoylar, okul anmaları ve resmî tatiller vardır.

× Yaşamak düşüncesini, ölmek düşüncesinden ayırmak ölümü unutturmak, ölmek düşüncesini de yaşamak düşüncesinden ayırmak yaşamayı unutturmak demek değildir. Her kalp iki eşit parçaya bölünmüş olarak atmaya başlar diye söylenir. Bunu görüp okuyamayacağız fakat romanları?

× #alikoçistifa

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.