blank
Ramazan Akca tarafından
11 Mart, 2017 07:07 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Çankırı Yöresel Kültür Araştırmaları Eldivan’dan Başladı

ÇANKIRI Belediyesi Halk Bilimi Araştırmaları Komisyonu, alan tarama çalışmalarına Eldivan ilçesinden başladı. Araştırmacıları, Eldivan Kaymakamı Musa Göktaş, Eldivan Belediye Başkanı Nusrettin Gökçer, Eldivan Kültür Derneği Başkanı ve Üyeleri, mahalle muhtarları ve köy muhtarları ile başağalar karşıladı. Topraklık Mahallesi Yaran Evinde Eldivanlı kültür dostları ile bir araya gelen komisyon, verimli bir istişare toplantısı gerçekleştirdi. Çankırı Belediyesi Halk Bilimi Araştırmaları Komisyonu, Çankırı’ya ait somut ve somut olmayan kültür mirasının araştırılması için alan taramasına başladı. Komisyon, ilk durağı olan Eldivan ilçesinde yerel yöneticiler ve vatandaşlar tarafından sıcak karşılandı. Topraklık Mahallesi Yaran Evinde bir araya gelen Eldivan halkı, yöresel kültürlerinde olan tüm ayrıntıları gözden geçirerek komisyon üyeleri ile paylaşacak. Konuyla ilgili yetkilileri ve yerel yöneticileri bilgilendiren Komisyon sözcüsü Türk Halkbilimci Zeynep Perihan Dinç, Çankırı Belediyesi bünyesinde ve Çankırı Karatekin Üniversitesi’nin katkıları ile Çankırı halk kültürü ve derleme çalışmalarını Eldivan’dan başlattıklarını kaydetti. Komisyon sözcüsü Dinç, “Bu çalışmalarımız kapsamında kaybolmaya yüz tutmuş gelenek ve göreneklerimiz, maddi ve manevi kültürümüzün son temsilcilerini de kayıt altına almak ve bundan sonraki nesillere ulaştırmak istiyoruz. Kökü sağlam olmayan devletlerin geleceğe sağlam bakmaları mümkün değil. Kayıt altına altığımız materyalleri belgelemeyi ve kitaplaştırarak külliyat haline getirmeyi amaçlıyoruz. Araştırmalarımıza Eldivan’dan başladık, çünkü burası çok kıymetli bir yer. Yeni araştırmacılara ve bilim adamlarına yeni kaynaklar oluşturmak, gelecek nesillere unutulmadan Çankırı kültürünü aktarmak ve kültürümüzü koruyarak ülkemize olan vefa borcumuzu ödemek istiyoruz.” ifadelerini kullandı. Komisyon, araştırmanın ilk ayağını oluşturan Eldivan’ın çocuk oyunları, orta oyunları, köy seyirlik oyunları, köy ve mahalle isimlerinin nereden geldiği, geçiş dönemleri (doğum, ölüm, sünnet, düğün, şenlik, askerlik, kız isteme, cenaze vs. ), lakaplar, maniler, bilmeceler, ağıtlar, dualar, yaran geceleri, folklor, gaziler, hatıralar, halk inanışları, masallar, yatırlar, mezarlıklar, geleneksel mutfak, geleneksel giyim kuşam, eski yerleşim alanları, mimarisi, motifler, halk hekimliği, halk botaniği gibi konularına ışık tutacak. Gerçekleştirilecek çalışmaları takdirler karşıladıklarını belirten Eldivan Kaymakamı Musa Göktaş'da, ellerinden gelen katkıyı sağlayacaklarını belirterek, “Kültür Derneğimiz ve başağalarımız da ekibinizde yer alacak ve sizlere yardımcı olacaktır. Kültürümüzde ne var ne yok biz de öğrenmek istiyoruz. Yeni nesil olarak bizler yöresel kültüre çok hâkim değiliz. Çankırı Belediyemiz de böyle güzel bir çalışma düşünmüş. Araştırırken biz de yeni şeyler öğreneceğiz. Bu çalışmanın vatanımıza milletimize çok faydalı olacağını düşünüyorum. Allah yar ve yardımcınız olsun.” diyerek desteklerini söyledi. Halk Bilimi Araştırma Komisyon Sözcüsü Türk Halkbilimci Zeynep Perihan Dinç, Eldivan halkının sıcak ve samimi karşılamasından memnuniyet duyduklarını belirterek Çankırı’nın yerel kültürünün araştırılmasında yöre halkının gösterdiği duyarlılığın çok önemli olduğunu belirtti. Dinç, Eldivanlıların gösterdiği hassasiyetin diğer ilçe ve köylere de örnek olacağını dile getirdi.

DEVENİN KİNİ BİTER BÖLÜCÜLERİN BİTMEZ
blank
Mustafa AKAY tarafından
26 Aralık, 2024 10:33 tarihinde yayınlandı
A+ A-

DEVENİN KİNİ BİTER BÖLÜCÜLERİN BİTMEZ

MUSTAFA AKAY

Türkiye'mizde, Cumhuriyet ve Atatürk Düşmanlığı 1923 yılından bu yana kesintisiz sürüyor. Günümüzde Atatürk'e direk düşmanlık yapanlar olduğu gibi, arkadan dolanarak yapanlar da bulunuyor.
Arkadan dolananlar, direk Atatürk'e laf atamayınca, umarı Cumhuriyet'e ve İnönü'ye gönderme yaparak düşmanlıklarını sergiliyorlar.
Kimler Atatürk ve Cumhuriyet Düşmanı’dır baktığımızda karımıza ilginç durumlar çıkıyor.
Kısaca, özetlemek gerekirse, Atatürk ve Cumhuriyet'e bölücüler ve yobazlar düşman diyebiliriz. Peki, bunların ağababaları kimlerdir?
Bunu sormaya bile gerek yok. Sevr'i kabul ettiremeyenler, Lozan'ı kabul etmeyenler kimlerse onlar. Yani, o günün ve bugünün emperyalistleri.
ABD ve İngiltere.
Bu iki güç, Kurtuluş Savaşımız’da yenik düşmemiz için her türlü naneyi yemiş, Türkiye Tam Bağımsız ve Çağdaş bir ülke olunca da içten içe kemirmeye çalışmış iki ülke bu modern eşkıyalar.
Elbette o zamanlarda bunların destekledikleri iş birlikçiler vardır. Din kisvesi altında, mücadeleyi bölmek, zayıflatmak amacıyla, maddi-manevi beslenen iş birlikçiler zaman zaman isyanlar da çıkaran vatan hainleridir bunlar.
Kurtuluş Savaşı yıllarında milletin içine atılan tehlikeli tohumlar ne yazık ki, tamamen eritilemedi. Şimdi, onların uzantıları görev başındalar. Türkiye Cumhuriyeti’ni kötülemek için her türlü ortamda zehir saçmayı sürdürüyorlar.
Ne hikmetse, yobazlar ve bölücüler, Atatürk'ü, Cumhuriyeti kötüleyince, tatmin oluyorlar.
Sağcısı, solcusu, gericisi, bölücüsü Cumhuriyet’e saldırdıkça, koca çınar daha da gürbüzleşiyor, güçleniyor. Yapılan bu saldırılar sinek vızıltısı gibi geliyor insanlara.
Gericiler düşman dedik Cumhuriyet’e. Evet, Şeyh Saitler, Seyit Rızalar, İskilipli Atıf’lar ve yüzlercesi. Onların saçtıkları zehirler, Cumhuriyet'in özgür ortamında bugünlere kadar geldi. Şimdi, yeni yeni tarikatlar, cemiyetler, siyasi partiler ortaya çıktı. Şimdi onlar kinlerini kusup duruyorlar.
Cumhuriyet’e düşman olanlar arasında bir de bölücüler var. Cumhuriyet’in her türlü nimetinden yararlanıp, bir yerlere gelmiş nankörler var. Bunlar da bir türlü ulus devleti, üniter yapıyı kabullenemediler.
Sanki oligarşik bir yönetim varmış gibi, devenin kininden çok daha fazla bir kinle saldırıp duruyorlar. Bitmiyor kinleri nedense. Osmanlı gibi mutlak monarşi yönetiminden halk yönetimine geçen Cumhuriyet'i benimseyemediler. Sanki teokratik bir düzeni daha çok isterlermiş gibi.
Şimdi, bu aralar Bahçeliyle demlenen DEM'in milletvekili artist Sırrı Süleyman Yücel Cumhuriyet’e laf çakmış aklınca.
Güya, Cumhuriyet gelince Allah'ı yok saymış, kendisini çok kutsamış gibi zırvalarda bulunmuş.
Bu artist bozuntusu, Türkiye Cumhuriyeti'nin kendisine ve kendisi gibi satılıklara sağladığı demokratik ortamın verdiği özgürlükle, okudular, sinemacı oldular, milletvekili oldular, belediye başkanı oldular. Hatta ve hatta bu soytarı gibi TBMM Başkan Vekili oldular. Nedense doymuyorlar. İsteklerinin ne olduğunu biliyoruz. İstekleri federatif bir yapıdır. O da olmayacak duaya amin demekten öte gitmeyecektir.
Cumhuriyet, demokrasi ilkesinin en yaygın ve akıllı uygulamasını sağlayan bir yönetim biçimi olarak, halkını kucaklıyor, tümünü kapsıyor. Düşünce özgürlüğünün en iyi uygulandığı bir yönetim biçimi olarak 100 yıl önce kabul edilmesi bir devrimdir. İlenicidir, insan haklarına saygılıdır, egemenliği milletin kendisine vermiştir. Yönetimi halk ve temsilcileri vasıtasıyla sağlar. Bu rejimde yönetimler seçimle gelir seçimle giderler. Hak, hukuk, adalet kavramlarının en iyi işlediği bir yönetim biçimidir.
Şimdi, artist Sırrı Süleyman Yücel, bunları eleştiriyor. Bunu da ilericilik adına yapıyor sözüm ona.
Atatürkçüler, uyanın, Cumhuriyetçiler silkelenin.
Sizler uyursanız, bu güzelim yönetim ayağımızın altından bir ipek hali gibi kayıverir.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.