Karabük Postası tarafından
13 Şubat, 2017 11:22 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Can Aksu, A Milli Takım Antrenörlüğüne Getirildi

Kardemir Karabükspor Bedensel Engelliler Basketbol Takımı (BEBT) Antrenörü Can Aksu, Tekerlekli Sandalye Basketbol A Milli Takım antrenörlüğü görevine getirildi.
Garanti Tekerlekli Sandalye Basketbol Süper Ligi’nde mücadele eden Kardemir Karabükspor’un başarılı antrenörü Can Aksu, A Milli Takım başantrenörlüğünün kendisi adına sevindirici olduğunu söyledi.
Daha önce, Bedensel Engelliler Genç Milli Takım antrenörlüğü ve A Milli Takım Yardımcı antrenörlüğü görevinde de bulunduğunu belirten Aksu,
“Başta bizi bu göreve layık görenlere teşekkür ediyorum. Kardemir Karabükspor’da yakaladığımız başarıyı A Milli Takım’da da göstermek adına elimizden geleni yapacağız. Ülkemizi uluslar arası müsabakalarda en iyi şekilde temsil etmek için çalışacağız. Önümüzdeki süreçte 19 Haziran-1 Temmuz tarihleri arasında Avrupa Tekerlekli Sandalye Erkekler Basketbol Şampiyonası var. İspanya’nın Tenerife kentinde 19 Haziran-1 Temmuz’da düzenlenecek şampiyonada ülke olarak A Grubu’nda Almanya, İsrail, İsveç, Litvanya ve Büyük Britanya ile eşleştik.
Ülkemiz adına bu şampiyonadan en iyi başarıyı elde etmek istiyoruz” dedi.

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
07 Ocak, 2025 10:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Romanlar Ayırır

× Hıristiyan takvimine göre 11. Yüzyılda Avrupa’da en önemli sanat olarak gramerin yerine mantığı geçirdiler, bu değişim, bilimin edebiyat karşısında kazanacağı zaferin mütevazı bir girizgâhıydı. Peki o tarihten sonra insan aklının nasıl zımparalandığını görebiliyor muyuz? Bunu bize gösteren romanlardır.

× Hızlandıkça Azalıyorum romanının yazarı, kendisiyle röportaj yapan Bülent Ayyıldız’ın “Neden roman yazdınız?” sualine cevap verirken şöyle bir cümle kullanıyor, “Roman yazmak istememin nedeni, kendimi insan gibi hissetmememdi.” Yakın zamanda tercümesini bitirdiğim Napolyon Savaşları isimli eserde, Napolyon’un bir sözü iktibas ediliyor, “Dünyayı değiştirmek için çağrıldım!” Napolyon, Saint Helena adasında son yıllarını geçirirken, artık “tarih” denilen şeyi elinin tersiyle bir kenara itmişti ve yapması gereken tek şey olarak (kelimelerle olmasa da) tarihten daha ayırıcı bir eser vermek için çabalamaya başlamıştı: Geride bir hayat bırakmak. Bir roman misali, kendi hayatını sundu Napolyon.

× Tarih, ölülerin dirilişidir. Tarih ayırmaz! Neyi? Her şey zıddıyla kâimdir. O zaman tarih ile alâkalı bir mevzuu çözmek istiyorsak ‘roman’a bakmamız îcabediyor. Romanın tarihini yazmaya çalışanlara bakın mesela, ne gülünç hâllere düşüyorlar. Roman, dirilerin dirilişidir. Roman ayırır. Neyi? Yaşamak düşüncesini ve ölmek düşüncesini. Hem de hayat denilen musalla taşının üzerinde.

× Bugün, dünü bile yazamıyoruz. Tarih, bizi geleceğe zorla sürüklüyor! Roman, önce bugüne sarılıyor. Tarih merkezsizdir ve merkez değildir. Merkez olan ayırır. Bugünün içinde olan. Yani roman.

× Bütün doğumlar ve ölümler romanın mevzuudur. Tarihin mevzuu ise ancak doğum yahut ölüm günleridir. Siperde ölen asker romanın çerçevesindedir, tarihin çerçevesinde ise askerî konvoylar, okul anmaları ve resmî tatiller vardır.

× Yaşamak düşüncesini, ölmek düşüncesinden ayırmak ölümü unutturmak, ölmek düşüncesini de yaşamak düşüncesinden ayırmak yaşamayı unutturmak demek değildir. Her kalp iki eşit parçaya bölünmüş olarak atmaya başlar diye söylenir. Bunu görüp okuyamayacağız fakat romanları?

× #alikoçistifa

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.