blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
17 Ekim, 2025 16:15 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

BBP Karabük İl Başkanı Kesgin: “Zulme sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır”

BBP Karabük İl Başkanı Murat Kesgin, 100. Yıl Camii’nde düzenlenen aktiflikte yaptığı konuşmada, Doğu Türkistan ve Filistin’de yaşananların insanlık kabahati olduğunu belirterek, "Zulme sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır" dedi.
BBP Karabük Vilayet Başkanlığı tarafından 100. Yıl Camii’nde düzenlenen programda, Doğu Türkistan ve Filistin’de yaşanan zulüm ve soykırımlara dikkat çekildi. Etkinlikte konuşan İl Başkanı Murat Kesgin, Çin hükümetinin Doğu Türkistan’da yaşayan Müslümanlara yönelik uygulamalarını eleştirdi.
"Doğu Türkistan’da soykırım dinî, ulusal ve kültürel pahalar üzerinden yapılıyor"
Kesgin, "Çin hükümeti Doğu Türkistan’da yaşayan Müslümanların ibadet etmelerini engellemekte, mescitleri yıkmakta, ibadet edenleri hapsetmekte, çocukları ailelerinden zorla ayırmakta, başta bayanlar olmak üzere insanları zorla çalıştırmakta ve kendi kültürlerini unutturmak istemektedir. Elbet ki yapılan bu zulüm bir insanlık suçudur" dedi.
"Filistin’deki işgal toprak üzerinden yürütülüyor"
Filistin’deki zulmün farklı biçimde gerçekleştiğini söyleyen Kesgin, "İsrail devleti Filistin topraklarını işgal etmiş, Filistin halkını zorla göçe zorlamış, binlerce kişiyi katletmiştir. Zulüm ister dinî, ister ulusal, isterse toprak üzerinden yapılsın; sonuç değişmiyor. Zulüm her yerde zulümdür" diye konuştu.
Zulme karşı durmanın bir vicdan sıkıntısı olduğuna dikkat çeken BBP İl Başkanı Kesgin, "Zulme sessiz kalmak, zulme ortak olmaktır. Bu nedenle zulme karşı çıkmak, zalimin karşısında olmak, mazlumun yanında yer almak bir insanlık misyonudur. Bu vazife, insan olmanın, vicdan sahibi olmanın, ahlaklı olmanın bir gereğidir" sözlerini kullandı.
Konuşmasında Alperenlik vurgusu yapan Kesgin, "Biz, Alperenlerin torunları olarak mazluma karşı susan dilsiz şeytan olmayacağız. Her vakit ve her yerde Firavun’un karşısında saf tutacağız" dedi.
"Doğu Türkistan ve Filistin davası bizim davamızdır"
Doğu Türkistan ve Filistin’in, Alperenlerin öncelikli ve ulusal sorunları olduğunu söyleyen Kesgin, "Soydaşlarımızın ve dindaşlarımızın hassasiyetleri bizim hassasiyetimizdir. Davaları bizim davamızdır. Allah’ın müsaadesiyle bir gün bu aziz millete, ’Yaşasın tam bağımsız Doğu Türkistan, yaşasın tam bağımsız Filistin’ demeyi nasip edecektir" formunda konuştu.
Kesgin, Türk-İslam dünyasına davette bulunarak, "Bir an evvel kendimize gelip kardeşlerimize sahip çıkmalıyız. Zalimlere karşı birleşip TURAN’da buluşmalı, yine Ebabil kuşlarını beklemektense, bizler birer Ebabil olmalıyız" diyerek kelamlarını tamamladı.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
16 Aralık, 2025 10:18 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

EMEKLİYİ ÖLMEDEN MEZARA KOYDULAR !

Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti bir sosyal devlettir. Sosyal devlet; vatandaşların refah durumunu gözeten, halkına asgari bir yaşam düzeyi sağlamakla görevli devlet olarak tanımlanır.

Sosyal devlet, anayasamızın 2. ve 60'ıncı maddelerinde de tanımlanmıştır. Sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Ülkelerin sosyal devlet olabilmesi için bazı özelliklerinin bulunması gerekir. Sosyal devlette fırsat eşitliği ön plandadır. Ayrıca sosyal devlette halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartları sunulur.

Peki, halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartlarının sağlanması konusunda ne durumdayız? Ücretlere baktığımızda, eşit gelir dağılımından söz edebilir miyiz? Gelir dağılımı adaletsizliğinde dünya sıralamasında liderliğe oynuyoruz!

Çalışanlarla emekliler arasındaki ücret dengesizliği emekliler aleyhine giderek büyüyor. Emekli maaşları TÜRK-İŞ'in her ay açıkladığı açlık sınırı rakamlarının neredeyse yarısına düştü. Önümüzdeki ay 6 aylık enflasyon rakamlarına göre emekli maaşlarına yapılacak olan zam yüzde 11-12 civarında olacak. Bu durumda, en düşük emekli aylığı 19 bin liraya bile ulaşamayacak. Kasım ayı açlık sınırı rakamı 30 bin lira . Aralık ayında ve devam eden aylarda bu rakam daha da artacak. Emekli maaşlarının açlık sınırı rakamlarının yakalaması mümkün görülmüyor. Aynı durum asgari ücret alanlar için de geçerli. Bu rakamlarla kirasını bile ödeyemeyen milyonlarca insan ne yiyecek ne içecek?

blank

Böyle bir adaletsizlik, böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Nerede kaldı sosyal devlet, nerede adalet, hakkaniyet? Emekli de bu ülkenin vatandaşı. Emekliler lütuf beklemiyor. Çalışırken ödedikleri primlerin karşılığını hakkıyla almak istiyorlar.
Sosyal Güvenlik Sistemi çökmüştür. Prim ödeme gün sayısının, ödenen primin rakamsal miktarının hiç bir önemi kalmadı. 3600 gün prim ödeyenle 9000 gün prim ödeyen arasında bir fark kalmadı. Sistem oynana oynana bu duruma geldi.
Hakkaniyet, adalet yerle yeksan oldu.
2016 yılında asgari ücretten % 66 daha fazla maaş alan bir emekli buğün asgari ücretin yüzde 24 altına düştü.
Bu tablo böyle devam ederse, emekli kuru ekmeğe bile muhtaç kalacak.
Tuzu kurular! ükeyi yöneten muhteremler! Hiç mi vicdanınız sızlamıyor.? Nasıl uyku uyuyorsunuz?

Çocuk okutan, kirada oturan emekliler var. Bu insanlar açlık sınırının yarısına düşmüş maaşlarla ayakta kalabilir mi? Yazının başlığı bazılarına abartılı gelmiş olabilir. Fakat acı gerçek budur. EMEKLİ ÖLMEDEN MEZARA KONMUŞTUR!

Tablonun ressamı gelmiş geçmiş tüm hükümetlerdir! Son 23 yılda ise, bu tablo tamamlandı, verniklendi ve çerçevelendi. Oy uğruna izlenen popülist icraatlar, istihdam yaratamayan, üretmek yerine ithal etmeyi öncelikleyen politikalar, israf ve şatafat ülkeyi bu duruma getirmiştir.

Mutlu azınlığa en kalbi duygularımla…

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.