blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
23 Ağustos, 2024 16:15 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Bartın’a toplu konut müjdesi

AK Parti Bartın Milletvekili Yusuf Ziya Aldatmaz, Bartın’da iki etap halinde toplam 582 konutun yapıldığı Dallıca Bölgesi’ne 107 yeni konutun inşa edileceğini açıkladı.
Milletvekili Aldatmaz, Dallıca Bölgesi’nde 158 konut 2 dükkan ve 1 camiden oluşan ilk etabın artından 424 konut 1 cami, 1 ticaret merkezi ve 1 ilkokul inşaatından oluşan ikin etap çalışmalarında da sona gelindiğini hatırlatarak, bölgeye 107 yeni konutun daha yıpalacağını müjdeledi. yeni konutlarla birlikte istinat duvarı yapım işinin de gerçekleşeceğini belirten Milletvekili Aldatmaz, "TOKİ 3. Etap 107 adet konut ve Dallıca TOKİ Konutları yol ve İstinat duvarları yapım işi için yapılan ihalenin sonuçlanarak yüklenici firma ile sözleşme imzalandı. Askı süresinin sonunda yer teslimini yaparak bir an evvel çalışmalara başlanacak" dedi.
Milletvekili Yusuf Aldatmaz, 107 adet konut inşaatı ile altyapı ve Çevre Düzenlemesi işi ile 424 konut, 1 cami, 1 ticaret merkezi ve 1 İlkokul İnşaatları’nın yapıldığı ikinci etap çalışmalarındaki altyapı, çevre düzenleme,ilave yol ve duvar yapımlarının da yer tesliminden itibaren yaklaşık 450 günde tamamlanacağını kaydetti. Toplu konutların yapıldığı bölgede öncelikle yol çalışmalarını çok kısa bir sürede tamamlayarak bölgenin ulaşım sorununu çözeceklerini vurgulayan Aldatmaz, konut ve iş yerlerinin ise bir an evvel hak sahiplerine teslim edileceğini sözlerine ekledi.
Bölgedeki devam eden toplu konut çalışmalarının son durumu hakkında detaylı bilgi veren Aldatmaz, "Dallıca Bölgesindeki TOKİ konutlarının inşaat işleri tamamlandı. Hemşehrilerimize konutlarını bir an evvel teslim edebilmek için alt yapı çalışmalarını da süratli bir şekilde gerçekleştiriyoruz. 3. Etap konutlarının sözleşmesinin imzalanması ile birlikte bölgenin ulaşım altyapısı sorununa da çözüm getirmiş oluyoruz. Müteahhit firmaya yapacağımız yer tesliminin ardından süratli bir şekilde 2. Etap için gerekli yol ve istinat duvarlarının yapım işine başlayacağız. Daha öncede Belediye tarafından yapılamayan kanalizasyon altyapısı için de TOKİ başkanlığı ile yaptığımız görüşmeler sonucunda gerekli ödeneği ayırarak Bartın Belediyesine bir kısmını aktarmıştık. Belediyenin yaptığı ihale sonucunda başlayan çalışmalar tamamladığında da kalan kısmını TOKİ Başkanlığı Bütçesinden Bartın Belediyesine aktaracağız. Bölgenin enerji ihtiyacı içinde çalışmalar hız kemeden devam ediyor. Enerji tesislerinin ön kabul işlemlerinde sona yaklaştık. Yakın zamanda binalara enerji vermeye hazır olacağız. AK Parti hükümeti olarak biz vatandaşlarımızın mağdur olmaması için elimizden geleni yapıyor, laf ve dedikodu üretmek yerine hizmet üretmeye devam ediyoruz" diye konuştu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
Atilla Çilingir tarafından
06 Ekim, 2025 10:25 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

FİLİSTİN’İ,  KUDÜS’Ü TANIYANLAR;  NEDEN KKTC’Yİ TANIMAZ?

ABD Başkanı Trump; 2017 yılında İslam âlemini hiçe sayarak, Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıdığını açıklayınca!

Türkiye’nin dönem başkanlığını yaptığı bu süreçte, İslam İşbirliği Teşkilatına üye ülkeler de,  ülkemizin liderliğinde bu kabul edilmez duruma anında karşılık verdiler:

     Doğu Kudüs’ü Filistin Devletinin Başkenti olarak tanıdıklarını ilan ettiler.

      Türkiye’nin liderliğinde yapılan iş birlikteliğiyle, bu emperyalist İmparatorluğa verilen yanıt, ülkemiz adına önemli bir başarı olarak tarihte yerini almış; İslam ülkeleri adına da güçlü bir moral kaynağı yaratmıştı…

      İşte tam da bu noktada; bu coğrafyada neredeyse bir asırdan beri çözülmesi gereken önemli bir konu daha akla gelmektedir:

    Kıbrıs adasında yaşanan de-facto durum ne olacaktır?

     Akdeniz’in orta yerinden; dünyanın enerji coğrafyası Ortadoğu’yu kontrol eden Kıbrıs’ın kaderi değişeli neredeyse yarım asır olmuş; adanın güneyinde ayrı, kuzeyinde ayrı iki devlet yaşamaktadır.

     Kıbrıs’ın Güneyinde yaşayanlar Ortodoks, Kuzeyinde yaşayanlar Müslümandır. Her dönemde GKRY’ni koruyup kollayan Hristiyan âlemi Rum tarafını yasal hükümetmiş gibi tanımakta ama adanın kuzeyinde 42 yıldır yaşayan KKTC’yi yok saymaktadır!

    Adada biri varmış, diğeri yokmuş gibi bir durum yaşanmaktadır!

     Bu adanın bir de başkenti vardır: Adı Lefkoşa’dır.  Dünyanın bölünmüş son başkentidir!  Bu bölünmüşlük 1964’ten beri geçerlidir. 1963’ün 21 Aralığında adanın tamamında Türk köylerinin Rumlar tarafından yakılıp yıkıldığı, Türklerin kanının oluk, oluk akıtıldığı o meşum geceden sonra adına  ‘’kanlı dere’’ denen yerin hemen dibinden geçen bir hatla bölünmüş bir başkenttir burası…

     Aslında 50’li yıllardan, bugüne adada değişen bir şey yoktur!

      Rumlar adanın tamamını ele geçirmek için 21 Aralık 1963 ve 15 Temmuz 1974’te iki hamle yapmış, adada yaşayan Kıbrıs Türk Halkı ve Türk Milleti buna müsaade etmeyince; adanın Güneyi Rumlarda, Kuzeyi Türklerde kalmıştır.

      Adada her birinin yaşamı da, dili de, dini de, yönetimi de, meclisi de, halkların irade gücü de ayrı iki devlet vardır.

     Ama hala birileri bu coğrafyadaki türlü menfaatleri için, ‘çözüm dedikleri türlü oyunlarla’ bu iki halkı, bu iki ayrı devleti birleştirmenin peşindedir!

    Bu oyunlar artık durmalı, durdurulmalıdır.

    Bunu yapacak olan da yine Türkiye’nin liderliğidir, İslam ülkeleridir.

    Mademki Hristiyanlık dünyası adanın sahibi olarak Rum kesimini tanımakta; asırlardan beri yaşadığı, vatan topraklarını Kıbrıs Türk’ünün elinden koparıp almanın planlarını yapmaktadır!

     O zaman ahir çoğunluğu ile asırlardan beri Müslüman olan, günün beş vakti minarelerinden Ezan-ı Şerifin, salaların yükseldiği KKTC’yi devlet, başkentini de Kuzey Lefkoşa olarak tanımanın zamanı gelmiştir. 

      Bu konuda da öncülüğü 42 yıldan beri KKTC’yi tanıyan tek ülke olarak Türkiye yapmalı, İslam ülkelerini de bu tanınmaya davet etmelidir.

     1963’te adayı kan gölüne çeviren Rum tarafını Hristiyan âlemi adanın yasal sahibi olarak tanımakla kalmamış; onları AB’ye üye de yapmıştır!

  Bu adaletsizliğin, hukuk tanımazlığın yanı sıra; adanın kuzeyinde yaşayan Kıbrıs Türk Halkı hala Rum tarafının uyguladığı insanlık dışı ekonomik ve siyasi ambargolarla boğuşmakta, insan hakları ellerinden alınmaya devam etmektedir!

  KKTC’de yaşayan Kıbrıs Türk Halkı Müslüman kimliği ile tıpkı Kudüs’te olduğu gibi İslam âleminin de temsilcisidirler.

  Kudüs tabii ki önemlidir, Kudüs İslam âleminin simgesidir. Filistin Devleti de, Filistin Halkı da özgürce yaşamalı; Kudüs sonsuza dek İslam’ın elinde kalmalıdır.

 İşte tam da bu noktada sorulması gereken soru şudur:

 Ya Kıbrıs Türk’ünün yaşam hakkı ne olacaktır? Hak ve hukuk sadece Rum tarafının mıdır?

  Rumları adanın yasal hükümeti olarak tanıyan Hristiyan âlemine mensup ülkelere, İslam ülkelerinin vereceği bir cevap olmalıdır!

   Ey İslam Ülkeleri:  Görün artık bu gerçeği.

  Hani GKRY’de mevcut 39 Büyükelçilik arasında sizin de elçiliklerinizin bulunduğu yerin kuzeyinde de bir devlet var.

  Adı:  Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti.

  Filistin’i devlet, Doğu Kudüs’ü de başkenti olarak tanıdığınıza göre;  bu devleti de, devletin başkenti olarak Kuzey Lefkoşa’yı da tanımanızın zamanı gelmedi mi?

  Bu ikircikli durum niye?

  Yoksa bu tanımaya küresel güçlerle birleşen bölgesel menfaatleriniz mi mani?

  Nerede kaldı sizin din kardeşliğiniz?

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

05 Ekim 2025

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.