Bartın İnkumu’nda mazot sızıntısı nedeniyle denize giriş yasaklandı
Bartın’ın İnkumu kıyısında yaşanan mazot sızıntısı, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin ve artan çevresel tehditlerin bir yansıması olarak dikkat çekiyor.
Karabük'e yaklaşık 1,5 saat mesafede bulunan Bartın İnkumu'nda yaşanan çevre felaketi, ormana girişlerin yasak olduğu şu günlerde, deniz turizmini de olumsuz etkiledi. Vatandaşların bu hafta sonunda denize girişleri yasaklandı. Deniz kirliliği etkisinin önümüzdeki günlerde nelere sebep olabileceği henüz bilinmiyor.
Son yıllarda ülke genelinde artan orman yangını ve zaman zaman uygulanan deniz yasağı gibi tedbirlerin ardından, denizlerdeki avlanma için ek kısıtlamaların getirebileceği gündeme geldi. Özellikle insanlar tarafından oluşturulan tehdit, kıyı ekosistemleri ve deniz yaşamını tehdit etmeye devam ediyor.
İnkumu sahilinde meydana gelen mazot sızıntısı, bölgedeki deniz canlıları, balıklar ve deniz kuşları için büyük bir risk oluşturuyor. Sızıntının yayılma hızı ve etkisi, iklim değişikliğine bağlantılı olarak artıyor. Artan sıcaklıklar ve değişen iklim koşulları, deniz ekosistemlerinin hassas dengesini bozarken, sızıntı gibi çevresel felaketlerin etkisini de büyütüyor.
Uzmanlar, iklim değişikliğinin denizlerdeki kirlilik seviyelerini artırdığını ve ekosistemlerin bu tür tehditlere karşı daha kırılgan hale geldiğine dikkat çekiyor. Bu nedenle, denizlerin korunması sadece kirlilikle mücadele değil, aynı zamanda iklim değişikliğiyle mücadeleyi de içeriyor. Yetkililer, sızıntının boyutlarını tespit etmek ve bölgedeki deniz yaşamını korumak amacıyla hızlı müdahaleler yaparken, halktan da denizleri kirletmemeleri ve çevre bilincine sahip olmaları konusunda uyarılar yapılıyor.
Bu olay, iklim değişikliğinin getirdiği zorluklar karşısında, sürdürülebilir çevre politikalarının ve acil önlemlerin önemini bir kez daha gözler önüne seriyor. Denizlerin ve doğal yaşamın korunması için hem bireysel hem de kurumsal düzeyde sorumluluk almak ve iklim değişikliğiyle mücadeleye aktif katkıda bulunmak gerekiyor. Aksi takdirde, iklim krizinin olumsuz etkileriyle başa çıkmak giderek zorlaşacak ve ekolojik denge daha da bozulacak.
Gazeteci Alpboğa’dan Başkan Köse ve CHP’ye sert eleştiri: “CHP’nin kurdu, yine kendi içinde”
Karabük Birlik Medya ekranlarında İsmail Akca ile Gündem Özel Programına konuk olan gazeteci İlhan Alpboğa, CHP ve Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse ile ilgili dikkat çeken değerlendirmelerde bulundu. Alpboğa, CHP içindeki çekişmelerin partiye zarar verdiğini belirterek, Elif Köse’nin milletvekilliği hedefi doğrultusunda mevcut milletvekili Cevdet Akay’ı sahada etkisiz bırakmaya çalıştığını öne sürdü.
Alpboğa, özellikle CHP Safranbolu Belediye Başkanı Elif Köse ile Karabük Milletvekili Cevdet Akay arasındaki gerilime dikkat çekerek, “CHP’nin kurdu yine kendi içinden” ifadelerini kullandı.
Alpboğa açıklamasında, Elif Köse'nin ikinci kez belediye başkanı seçilmenin verdiği “şımarıklıkla” hareket ettiğini öne sürerek, “Züccaciye dükkanına girmiş fil gibi davranıyor. Özellikle birinci döneminde destek veren çarşı esnafına karşı tutumu uzun zamandır eleştiriliyor” dedi.
"AKAY MECLİSİN EN ÜRETKEN, EN ÇALIŞKAN MİLLETVEKİLLERİNDEN BİR TANESİ"
CHP Karabük Milletvekili ile ilgilide konuşan Alpboğa, "Şimdi kimse Cevdet Bey’in nasıl bir milletvekilliği yapacağı konusunda pek değerlendirmeler yapamıyordu. Cevdet Bey, Karabük kamuoyu dahil herkesi ters köşe yaptı. Hakikaten meclisin en üretken, en çalışkan milletvekillerinden bir tanesi. Özellikle televizyon programlarında ve meclis kürsüsünde yaptığı konuşmalar Türkiye'nin sorunlarına parmak basan önemli konular. Mesela 55 metre uzunluğundaki çifte maaş alanların listesini yayınlamıştı. Şehrin sorunlarını da TBMM kürsüsünde gündeme getiriyor hep. Cevdet Bey’e Kemal Kılıçdaroğlu’nun adamı gözüyle baktılar ama Cevdet Bey yaptığı icraatlarla, çalışmalarıyla genel başkanın değil CHP'nin milletvekili olmuş olduğunu ispatlamış oldu. Bu çalışmalarıyla CHP genel merkezi ve CHP meclis grubunda dikkatini çektiğini gözlemliyorum. Genel başkanla can alıcı konularda rahatlıkla görüşebiliyor" dedi.
"ELİF KÖSE'NİN BÜTÜN DERDİ CEVDET AKAY’I SAHA DIŞI BIRAKIP MİLLETVEKİLİ ADAYI OLMAK"
Elif Köse'nin tüm derdinin Cevdet Akay’ı sahada dışı bırakıp milletvekili adayı olabilmek olduğunu ifade eden Alpboğa; "Dün yola çıktıklarıyla bugün kavgalı bir görüntü veren bir yapıda, sadece Safranbolu’yu önceleyerek, Safranbolu parti yönetimini arkasına alarak o hedefe yürümek zor bir iş. Belediye Başkanı hakkında da birçok şeyi genel merkez biliyor. Çifte standartları da. Zaman zaman ruhsat verilmeyen işletmeler de var. Mesela adam bir konak kiralamış, adını Helva Müzesi koymuş, helva ile ilgili bir şey yapacak. Ruhsat alamadığı için kapattılar ya da ilgi görmedikleri için. Belediyenin, zabıtanın yetkisi içerisinde giren konularda birine bir ceza uygularken öbürünün es geçilmesi ya da daha farklı şeyler gündemde var" şeklinde konuştu.
"ELİF KÖSE BİR İLETİŞİM DANIŞMANINDAN DERS ALMALI"
Alpboğa, Elif Köse'nin bir iletişim danışmanından ders almasında fayda olacağını belirterek, " Bir de iletişim danışmanının yanına psikolog eklerlerse tadından yenmez. İkisiyle iyi bir ders almalı. CHP kendi içerisindeki kavgalardan sıyrılıp yerelde, yerel gündeme, Türkiye’de Türkiye gündemine dönebilmesi önemli bir şey. Tabii iktidarın parti üzerindeki ciddi baskıları da var. Evet, parti kendi elemanına sahip çıkacak ama kendi elemanına sahip çıkıyorum derken Türkiye'nin sorunlarını, halkın gündemini ötelemek de farklı görüşlere yer açar. Mesela TBMM’de bir hadise yaşandı. Hepimizin hain olarak nitelendirdiğimiz ve terör örgütüne terör örgütü bile diyemeyen bir parti mensubunun Gazi Meclisimizde Ermeni soykırımı yapılmıştır demesine itiraz etmeyen CHP Meclis Başkanvekili, buna itiraz eden İYİ Partili Denizli milletvekiline kınama cezası verenleri de ben buradan kınıyorum. CHP ne kadar harika işler yaparsa yapsın, ne kadar halka dokunan işler yaparsa yapsın bu gibi adamlar yüzünden kendi meramını anlatmaktan ters düşüyor ve işlerine geldiği zaman Cumhuriyeti kuran parti diyorlar kendilerine. Cumhuriyeti kuran bir partinin mensubunun, Meclis Başkanvekili’nin Türkiye Cumhuriyeti Devleti Ermenilere soykırım uygulamıştır diyen bir adamın ağzının ortasına yumruğu yapıştırması lazım, savunması değil. Bu tür şeyler halkın CHP’ye olan güvenini sarsıyor. İktidarlar demokratik yollarla gelirler, seçimle gelirler. Güç arttıkça, iktidarda kalma süreleri arttıkça daha fazla ceberrutlaşırlar. Ama ceberrutlaşsa da bir iktidarı göndermenin yolu yine sandıktır, seçimdir. Ama halkın gündeminden uzak işler yaparsan bugüne kadar yaptığın bütün iyiliklerin üzerine bir kalem çekersin. Şu anda CHP'nin bazı mensupları bunu yapıyor. Ben CHP'nin grup yönetimi ya da parti yöneticilerinin yerinde olsam bu tür adamları, herkes biliyor, konuşma yasağı koyarım. Ben CHP Genel Başkanı olsam bugün o Meclis Başkanvekili’nin istifasını alırım. Sen Cumhuriyeti kuran bir partinin TBMM Başkanvekili olarak Türkiye Cumhuriyeti Ermenilere soykırım uygulamıştır, Talat Paşa katildir diyen adamı orada tutarsan halka birçok şeyi anlatamazsın. Zaten CHP kendine oy verecek çevrelerin oylarını alıyor. Orada sorun yok ama o sınır noktasına geldi. Farklı çevrelerden de oy alabilmeli ki hem partisini iktidara taşıyabilsin, hem bu iktidardan milleti kurtarsın. Ama olmuyor, yapamıyor. Hangi partide olursa olsun insanlar koltuk kavgalarından vazgeçmeli." diye konuştu.