Bakan Tunç: “Vesayetçi anlayış bir daha devreye giremesin diye önemli yapısal reformları hayata geçirdik”
blank
Ramazan Akca tarafından
03 Mart, 2024 13:21 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Bakan Tunç: “Vesayetçi anlayış bir daha devreye giremesin diye önemli yapısal reformları hayata geçirdik”

Türkiye’nin demokrasisini güçlendirmek için çalıştıklarını, bunları yapmaya çalışırken de her türlü engellemelerle karşı karşıya kaldıklarını söyleyen Tunç, Anayasa’daki vesayetçi anlayışın bir daha devreye girememesi için önemli yapısal reformları hayata geçirdiklerini kaydetti.

15 Temmuz hain darbe girişimine de değinen Tunç şöyle devam etti: “Türkiye'nin demokrasisini güçlendirmek için çalıştık. Bakınız 22 yıldan bu yana ülkemiz ekonomide 3-4 kat büyürken dünya projelerine adım atarken milletimizin refahını artırmaya yönelik icraatları yapmaya çalışırken, her türlü türlü engellemelerle karşı karşıya kaldık. 367 krizleri, e muhtıralar, parti kapatma davaları, gezi olayları ki Türkiye’nin enflasyonun yüzde 5’e düştüğü faizlerin yüzde 5’e düştüğü dünya projelerini konuştuğumuz, dünyanın en büyük hava alanlarını konuştuğumuz köprülerini konuştuğumuz nükleer santralini konuştuğumuz enerjide bağımsızlığımızı ilan ettiğimiz savunma sanayinde yüzde 80’lere varan yerlilik oranını yakalamaya çalıştığımız ve İMF defterini kapatarak bize artık dünyaya ekonomide de kimseye muhtaç değiliz diye ilan ettiğimiz bir dönemde o gezi olaylarını başlattılar. Sokakları ateşe vererek adeta bir sokak darbesiyle hükümeti değiştirmeye çalıştılar. Başaramadılar sonrasında 17-25 Aralık emniyet-yargı darbesiyle başarabileceklerini zannettiler. Orada da başaramadılar. Terörü azdırmaya çalıştılar. Hendekler kazdılar başarılı olamadılar. Son darbeyi 15 Temmuz karanlık gecesinde vurabileceklerini ve Türkiye’nin yönetimini birilerine küresel güçlere devredebileceklerini düşündüler ama milletimizin şanlı direnişiyle Sayın Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşuyla karşı karşıya kaldılar. O darbecileri o karanlık geceyi darbecilere darbe yaparak aydınlığa çevirmeyi milletimizle başardı. Şimdi tabii ondan sonraki süreçte bir yönetim reformu yaptık. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçerek Cumhuriyetimizi güçlendiren demokrasimizi güçlendiren halkın yürütmeyi doğrudan belirlediği istikrar sistemine adım attık. O istikrarsız yönetim koalisyonlar devri olan parlamenter sistemi bırakarak Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine geçtik. Anayasamızda önemli bir yönetim reformuydu. Bunun dışında anayasamızda temel hak ve özgürlükleri genişleten, hak arama yollarını artıran kadın hakları çocuk hakları dezavantajlı kesimlerde dediğimiz engellilerimiz şehit, gazilerimiz tüm bunlara pozitif ayrımcılık getiren düzenlemeleri hayata geçirdik. Anayasamızda vesayetçi ve darbeci ruhu taşıyan maddeleri ortadan kaldırmaya ve anayasamızı vesayetçi ruhtan arındırmaya çalıştık. Milletimizin desteğiyle bunları yaptık. Anayasamızda bir daha bu ülkede darbe olmasın vesayetçi anlayış bir daha devreye giremesin diye önemli yapısal reformları hayata geçirdik.” “İnşallah parlamentomuz da bu uzlaşma sağlanır” YAŞ, MGK, HSK, Anayasa Mahkemesi’nin yapısına varıncaya kadar demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirdiklerini belirten Yılmaz Tunç, “Yüksek Askeri şuranın yapısından, Milli Güvenlik Kurulunun yapısına varıncaya kadar, hakimler savcılar kurulunun yapısından Anayasa Mahkemesi'nin yapısına varıncaya kadar tüm bunları demokratik hukuk devleti ilkesine uygun hale getirdik. Devlet Güvenlik Mahkemelerini kaldırdık. Özel yetkili mahkemeleri kaldırdık. Askeri mahkemeleri kaldırdık. Askeri, Yargıtay'dan. Askeri Yüksek İdare Mahkemesi'ne varıncaya kadar, tüm bunlar anayasamızda temizlendi. Darbeciler yargılanamaz diye bir madde vardı anayasamızda kaldırdık. Sıkıyönetim gerektiğinde ilan edilebilir diye bir madde vardı anayasamızda kaldırdık. Anayasamızın vesayetçi ruhunu azalttık ama tabii tüm bu değişiklikler önceki dönemlerde yapılan değişikliklerde anayasadaki vesayetçi ruhun azalmasını sağladı. Tamamen ortadan kalkmasını o maddelere sinen ruh bakımından tam diyemeyiz. O zaman şimdi önümüzdeki hedefimiz Türkiye vizyonunun başında, ülkemizi milletimizi demokratik, sivil, katılımcı, temel hak ve özgürlükleri öne alan yeni bir anayasaya kavuşturmak inşallah parlamentomuz da bu uzlaşma sağlanır ve özellikle temel hak ve özgürlükleri insan haklarını güvenceye alan bir anayasayla yolumuza inşallah Türkiye vizyonunda devam ederiz” diye sözlerini tamamladı.
CHP Karabük Merkez İlçe Başkanı Yavuz’dan Asgari Ücret Tepkisi
blank
Haber Merkezi tarafından
24 Aralık, 2024 21:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-

CHP Karabük Merkez İlçe Başkanı Yavuz’dan Asgari Ücret Tepkisi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Karabük Merkez İlçe Başkanı Ali Yavuz, hükümetin asgari ücrette yaptığı yüzde 30'luk artışa sert tepki gösterdi. Yavuz, bu kararın emekçilerin yaşam koşullarını daha da zorlaştırdığına ve milyonlarca insanı sefalet içinde yaşamaya mahkum ettiğine dikkat çekti. Yavuz, yaptığı açıklamada Türkiye'deki ekonomik eşitsizlik ve gelir adaletsizliğine dikkat çekerken, hükümetin zenginleri ödüllendirme, emekçileri ise yok sayma politikasını eleştirdi. Asgari ücretin insanca bir yaşam için yeterli olmadığını vurgulayan Yavuz, halkın emeğinin karşılığını alması gerektiğini ifade etti.

CHP Karabük Merkez İlçe Başkanı Yavuz;

"Zulmün Adı: Asgari Ücretle Yaşam

Bu ülkenin yönetiminde bir şey çok net: zenginler ödüllendirilir, emekçiler ezilir. 22.104 TL’lik asgari ücret kararı, çalışan kesimin açıkça hiçe sayıldığını ve sefalet içinde yaşamaya mahkûm edildiğini kanıtlıyor. Bu karar, milyonların alın terine, emeğine, onuruna atılmış bir tokattır. İnsanca yaşama hakkını gasp eden bu sistemin adı, düpedüz ekonomik köleliktir.

Bu Bir Zulümdür

%30’luk zam oranı, %47’yi aşan enflasyonun yanında komik bile değildir. Bu kararı alanlar, bir aileyi geçindirmek için gıda, kira, enerji ve diğer temel ihtiyaçlar için kaç para gerektiğini gerçekten biliyor mu? Yoksa saraylardan halka bakıp, "Bu kadarı yeter," mi diyorlar? Sormazlar mı: Siz bir ay boyunca bu parayla geçinmeyi dener misiniz?

Asgari ücretli, günün 12 saati, haftanın 6 günü çalışıyor ve karşılığında eline geçen parayla temel ihtiyaçlarını bile karşılayamıyor. Kirasını ödedikten sonra mutfağına ekmek koymaya mı çalışsın, çocuğunun eğitim masraflarını mı karşılasın? Elektrik ve doğalgaz faturalarını ödeyemeyen insanlar karanlıkta mı otursun, soğukta mı donsun? Bu mudur sosyal devlet anlayışı?

Bir Avuç Zenginin Cenneti, Milyonların Cehennemi

Gelir dağılımı uçurumu, bu ülkenin utanç kaynağıdır. Lüks araçlar, devasa malikâneler içinde yaşayanlar için %30 zam, bir akşam yemeğinin hesabıdır. Ama asgari ücretle geçinen için bu rakam, bir ay boyunca karnını doyurup doyuramayacağını belirler. Zenginler servetlerine servet katarken, milyonlarca insanın sefalet içinde yaşamasını izlemek hangi vicdana sığar?

Hükümet, büyük sermayeye teşvikler dağıtırken, asgari ücretliye “sabır” öneriyor. Zenginlerin cennetinde sefahat sürerken, halkın cehenneme mahkûm edilmesi hangi adaletin ürünüdür?

30.000 TL İmkânsız mı?

CHP’nin asgari ücretin 30.000 TL olması gerektiği önerisi, haklı bir taleptir. Ama karşı çıkanlar hemen devreye giriyor: "Ekonomi bunu kaldıramaz!" İşçilerin emeğini sömürerek büyüyen bir ekonomi, insanlık onurunu zaten taşımıyordur. Büyük şirketlerin ve zenginlerin vergilerini artırmak yerine, işçinin sırtına daha fazla yük bindiren bir sistem, adaletsizlik ve açgözlülükten başka bir şey değildir.

Artık Yeter!

Bu düzen böyle devam edemez. İnsanlar açlık sınırının altında yaşamaya, çocuklarına bir gelecek sunamamaya, borç batağında nefes alamamaya mecbur bırakılmış durumda. Bu sadece bir ekonomik kriz değil, insanlık onuruna karşı işlenmiş bir suçtur. Bu suça ortak olanlar, tarihe halkın emeğini sömürenler olarak geçecektir.

Bu halk köle değildir. İnsanlar, sadaka değil, emeğinin karşılığını ister. Ekmek parası için çırpınırken yaşamaya değil, insanca yaşamaya hakkı vardır. Ve bu hak, söke söke alınacaktır." dedi.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.