Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
26 Şubat, 2024 00:12 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 4dk
Yorum: 0

Bakan Tunç, “Ülkemiz o şer odaklarından temizlene temizlene bu günlere geldi”

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, millete yapılan hizmetleri hazmedemeyenlerin Türkiye’nin dünyada lider konuma yükselmesini istemeyen şer odaklarıyla mücadele etmeye ve onlara fırsat vermemeye devam edeceklerini söyledi.
Zonguldak’ın Devrek ilçesinde AK Parti’nin seçim bürosunun açılışı gerçekleştirildi. Burada toplanan kalabalığa AK Parti Devrek İlçe Başkanı, İl Başkanı Mustafa Çağlayan, Zonguldak Milletvekilleri Muammer Avcı, Saffet Bozkurt ve Ahmet Çolakoğlu hitapta bulundu.
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç seçim koordinasyon merkezinin hayırlı olmasını temenni ederken seçime kalan 37 günün ardından sandık başına gidileceğini vurguladı. Özcan Ulupınar ile 26. Dönemde parlamentoda birlikte görev yaptıklarını ifade eden Bakan Yılmaz Tunç, “37 gün kaldı. Hep beraber milletçe sandık başına gideceğiz. Belediye Başkanlarımızı, il genel meclis üyelerimizi, belediye meclis üyelerimizi, muhtarlarımızı seçeceğiz. Yerel yöneticilerimizi seçeceğiz. En doğru kararı bugüne kadar milletimiz 2023 Mayıs seçimlerinde verdiler. İnşallah o karar doğrultusunda da yerel seçimlerde de inşallah vereceklerdir. Devrek’in bir hemşerisi evladı olarak mutlaka burada açılışta bulunmam lazım dedim. Bartın’daki programlara giderken inşallah bu davet nedeniyle de Özcan Ulupınar’a da teşekkür ediyorum. Özcan Ulupınar hepinizin yakından tanıdığı bir isim. Ben kendisini eskiden beri tanıyorum. Parlamentoda beraber görev yaptık. Önemli belediye hizmetlerine Devrek’te imza attı. Bir buçuk dönem, iki dönem belediye başkanlığı yaptıktan sonra parlamentoda milletvekilliği görevi yaptı. Ara dönemdeki kayıp yılları inşallah 31 Mart’ta vereceğiniz karar sonrası süratli bir şekilde telafi edeceğiz” dedi.

“AK Parti’nin kurulma sebebi belediyecilikteki başarısıdır”
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 1994 yılında CHP’den devraldığı İstanbul’u 4,5 yılda yaşanabilir bir şehir haline getirdiğini hatırlatan Bakan Yılmaz Tunç, AK Parti’nin kurulma sebebinin belediyecilikteki başarısı olduğuna dikkat çekti. Tunç şöyle devam etti:
“Gerçek belediyecilik diyoruz. AK Parti’dir. AK Parti’nin kurulma sebebi belediyecilikteki başarısıdır. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan 1994 yılında CHP’den devraldığı belediyecilik nasıl bir belediyecilikti. Havası solunamayan, suları akmayan, çöpleri toplanamayan, yaşanılamaz hale getirilmiş bir İstanbul’du. O İstanbul’u CHP yönetiminden devraldı. 4.5 yıl gibi çok kısa bir süre içerisinde suları akan, Haliç’i temizlenen, yaşanılabilir hale getirilen, dünya projelerine adım atan bir İstanbul ortaya çıktı. İşte İstanbul’daki o başarı ne yaptı Anadolu’dan görüldü. Bu başarı Anadolu’ya dalga dalga yayıldı. CHP’nin yaşanılamaz hale getirdiği İstanbul’u yaşanılır hale getirdi dedi. 28 Şubat’ta temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasından mustarip olan, demokrasi standardının çok aşağıya düşürüldüğü, siyasi krizlerin, terör olayların, faili meçhullerin zirveye çıktığı o 90’lı yılların sıkıntılarından kurtulmak isteyen milletimiz çareyi İstanbul’u kurtaran Türkiye’yi de kurtarır dedi. Recep Tayyip Erdoğan’a ‘Artık sen şu partiyi kur da seni Başbakan yapalım’ dediler. Adeta AK Parti’nin kurulmasını millet zorladı. AK Parti masa başında Recep Tayyip Erdoğan ve arkadaşlarının bir parti kuralım da milletten oy isteyelim diye kurduğu bir parti değil. Bir siyaset mühendisliğinin neticesinde kurduğu bir parti değil. Bu parti millet hareketi. Erdoğan’a ‘Sen İstanbul’da 4.5 yıl öyle başkanlık yaptın ki Türkiye’ye Başbakan olursan bu ülkeyi sıkıntılardan kurtarırsın’ diyerek AK Parti’nin kurulmasını zorladı. 14 ay gibi kısa süre içerisinde iktidara geldi. Bütün partiler sandığa gömüldü.”

“Milletimiz pişman olmadı, 17 sandıkta da tercihi AK Parti’den yana kullandı”
AK Parti’nin iktidara gelmesinin üzerinden 22 yıl geçtiğini, milletin pişman olmadığını ve önüne konulan 17 sandıkta da tercihini AK Parti’den, Cumhur İttifakı’ndan yana kullandığını vurgulayan Bakan Yılmaz Tunç sözlerini şöyle sürdürdü:
“Milletimiz AK Parti’yi iktidara getirdikten sonra aradan 22 yıl geçti. Milletimiz pişman olmadı. Önüne konulan 17 sandıkta da tercihini AK Parti’den Recep Tayyip Erdoğan’dan yana ve son seçimlerde de Cumhur İttifakı’ndan yana kullandı. Neden? Bir sebep olmalı? Bu muhalefet partilerinin söylediği doğru olsaydı tekrar tekrar hem yerel seçimlerde hem genel seçimlerde hem referandumlarda hem Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tekrar tekrar her sandığa gittiğinde tercihi Recep Tayyip Erdoğan’dan yana kullanır mıydı? 22 yılda Türkiye’nin kronikleşmiş sorunlarını teker teker çöze çöze bugünlere geldik. Hep siyasetimizin merkezine insanı koyduk. İnsanı güçlendirmek lazım dedik. İnsanlarımız eğitimden sağlığa, kültürden sosyal politikalara, adalete. Güvenliğe varıncaya kadar her alanda güçlü insan için çalıştık. İnsan güçlü olacak ki aile güçlü olsun, aile güçlü olacak ki toplum güçlü olsun dedik. İstikrarlı kalkınma hamleleriyle ülkemizin 81 vilayetini eser ve hizmet siyaseti vizyonuyla icraatlarla eserlerle donattık. Eser deyince Devrek’te aklımıza Veysel Atasoy aklımıza geliyor. Yine daha eskiye gidince Vedat Ali Özkan aklımıza geliyor. İşte o çizgi, o hizmet eser siyaseti 2001’den itibaren AK Parti bu siyaseti markalaştırdı. Ve istikrarlı kalkınma hamleleriyle ülkemizin her bir köşesini yatırımlarla donattık. Dünya projeleriyle milletimizi tanıştırdık. Enerjide bağımsızlığımızı ilan ediyoruz. İşte nükleer enerji, işte doğalgaz keşfi. Burada bu doğalgaz yok muydu? Vardı. Hemen karşımızda Karadeniz’de doğalgaz vardı. Ama arayan yoktu. Aramak için yabancı şirketlere ihaleler yapılıyordu. O gemiler gidiyordu oralara. Gittik ama bulamadık deniliyordu. Ne zaman yerli ve milli gemilerimizle sismik araştırma imkanlarımızı yerlileştirdiğimizde Karadeniz’de doğalgazı keşfettik. Gabar’da dağları teröristlerden temizledik petrol fışkırdı.”

“Enerjide bağımsız olmadığımız müddetçe bu ülkenin kalkınması mümkün olmaz”
Cari açığın büyük bir kısmını oluşturan enerji giderini azaltmanın yolunun milli enerji olduğunu aktaran Bakan Yılmaz Tunç, “Milletin alım gücünü artırmak mümkün olmaz. Cari açığımızın büyük bir kısmını oluşturan enerji giderini azaltmanın yolu milli enerji. İşte doğalgazıyla petrolüyle nükleeriyle bunu sağlamanın gayreti içerisindeyiz. Yine savunma sanayimiz yüzde 80 yabancılara muhtaçtık. Terörle mücadelede o nedenle zaafiyet oluyordu. Ama şimdi yüzde 80 yerlilik oranına ulaştı. O sayede terörle mücadele de başarılı oluyoruz. Bakın güneyimizde bir terör devleti kurdurmaya çalıştılar. Buna müsaade etmedik. 30 kilometre dışarıda güvenli bölge oluşturmak için mücadele ettik. Bu uğurda şehitler verdik. Şehitlerimize buradan rahmet diliyoruz. İnşallah onların emanetlerine sahip çıkabilmek için gece gündüz çalışmaya devam edeceğiz. İnsanımızı güçlendirmeye, istikrarlı kalkınma hamleleriyle milletimizin refahını artırmaya devam edeceğiz. Demokrasinin standartlarını artırmaya devam edeceğiz. Hep hukukun üstünlüğüne inanmaya ve adaletin tesisi ve güvenilir adalet için çalışmaya hep beraber devam edeceğiz. Dünyada hakkaniyeti savunmaya mazlumu savunmaya insan haklarını savunmaya devam edeceğiz. İç politikada dengeli hakkaniyetli dış politikamızda da Türkiye eksenini oluşturmaya devam edeceğiz. Türkiye’yi terörden arındırarak her türlü şiddetten arındırarak kadınlarımızı, çocuklarımızı koruyarak huzurlu bir geleceğe çocuklarımızın gençlerimizin daha huzurlu daha müreffeh bir geleceğe taşımanın gayreti içinde olacağız. Milletimize hizmet ederken bu hizmetleri hazmedemeyen Türkiye’nin gelişmesini kalkınmasını bölgesinde lider dünyada bir lider konuma yükselmesini istemeyen şer odaklarıyla mücadele etmeye onlara fırsat vermemeye devam edeceğiz. Gezi olaylarıyla sokakları karıştırmak isteyenler, sokakta darbe arayışına girmek isteyenler başarılı olamayınca masa başında emniyet yargı darbesiyle bunu başaracaklarını zannettiler ama başaramadılar. Sonrasında terörü azdırmaya çalıştılar yine başaramadılar. Yine 15 Temmuz hain darbe kalkışmasına giriştiler milletimizin şanlı direnişiyle, Cumhurbaşkanımızın kararlı duruşuyla karşı karşıya kaldılar ve ülkemiz o şer odaklarından temizlene temizlene bu günlere geldi. Bundan sonra da bu şer odaklarına ve onların maşaları tutan ellere hiçbir zaman fırsat vermeyeceğiz. 37 gün sonra sandık başına giderken öncelikle şehrimizi en güzel kim yönetir ona bakacağız” cümlelerine yer verdi.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
18 Aralık, 2025 09:59 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

3.5 TRİLYON DOLARIN ÜZERİNDE OTURUYORUZ !

Nadir Toprak Elementi rezervlerimiz uzun süredir ülke gündemini işgal ediyor. Basında ve sosyal medyada bu konuda yüzlerce haber yer aldı. Farklı dedikodular dolaşıyor.

NTE varlıklarımızın ABD ye satıldığını iddia edenler de oldu. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Alparslan Bayraktar geçtiğimiz hafta bu iddialar üzerine bir açıklama yaptı. Eskişehir Beylikova'daki nadir toprak elementleri sahasının devlet eliyle işletileceğini ifade eden Bayraktar, Beylikova'daki endüstriyel tesisin temelini önümüzdeki yıl atmayı, 2 yıl içerisinde de tesisi hayata geçirmeyi hedeflediklerini ifade etti.
Nadir Toprak Elementlerinin ABD’ye satıldığı iddialarına da cevap veren Bayraktar, kesinlikle böyle bir şeyin söz konusu olmadığını söyledi. Bayraktar, “Bizim Amerika'da yaptığımız, imzaladığımız anlaşma da ortada, nükleerle alakalı bir anlaşmaydı. Nadir toprak elementleriyle ilgili yapsaydık, emin olun, onu onlar da ilan ederdi, biz de ilan ederdik.” dedi.

Nadir Toprak Elementleri ile ilgili son 1 yıldır bir çok yazı kaleme aldım.
Öncelikle, Sayın Bakanın açıklamasını tatminkar bulduğumu ifade etmek istiyorum. Bu açıklamanın kamuoyunu rahatlattığı kanaatindeyim.

Türkiye Madenciler Derneği Başkanı Mehmet Yılmaz, Türkiye'nin yer altı zenginlikleri ile ilgili rakam vererek, Türkiye’de 3,5 trilyon dolarlık yer altı servetinin ekonomiye kazandırılmayı beklediğini belirtti. Mehmet Yılmaz; “Madencilikte yatırım ortamının öngörülebilirliğini artıran, izin süreçlerini hızlandıran ve kurumlar arası koordinasyonu güçlendiren bir mevzuat yapısına ihtiyaç var” demişti.

Bu arada Müslüman bir ülkeden
Türkiye'ye bir teklif geldi.
Kuala Lumpur Üniversitesi Yeşil Kimya ve Sürdürülebilirlik Araştırma Kümesi Öğretim Üyesi Prof.Yahaya, Nadir Toprak Elementlerinden uç ürünler elde etmek için
Türkiye ile birlikte pilot tesisler geliştirebiliriz dedi.
Prof. Yahaya, Malezya ile Türkiye arasında olası bir işbirliğine işaret ederek, 'Teknoloji henüz ölçeklenmiş değil ancak pilot ölçekte umut verici sonuçlar var. Türkiye bu alana ilgi gösterirse, birlikte pilot tesisler geliştirebiliriz' diyor.
Bu tür teklifler mutlaka değerlendiriliyor dur. NTE lerden nihai ürün elde etme konusunda henüz yeterli teknolojiye sahip değiliz. Birileriyle ortaklık yapacaksak seçimi doğru yapmalıyız. Bu ülke ABD gibi emperyal hedefleri olan bir ülke olmamalı.

Elektrikli araçlar, batarya teknolojileri, savunma sanayii ve yarı iletken üretimi gibi sektörler madenlere bağımlı. Arama, üretim, işleme ve ileri teknoloji ürün üretimini içine alan ‘tam bir değer zinciri’ yaklaşımına ihtiyaç var. Bu konuda da en kısa zamanda gerekli adımlar atılacaktır Kritik minerallerde, özellikle de bor, bakır, altın ve nadir toprak elementlerinde yatırımların hızlanması, Türkiye’yi enerji dönüşümü ve yüksek teknoloji üretim zincirlerinde daha güçlü bir konuma taşıyabilir.

694 milyon tonluk NTE rezervinin mümkün olan en kısa sürede ekonomiye kazandırılması için
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliğinin bir önerisi var.
Kritik Mineraller Teknoloji Enstitüsü” veya “Kritik Mineraller Başkanlığı” kurulsun diyorlar. Bu fikre katılıyorum.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı bünyesinde böyle birimler kurulabilir.

Prof. Dr. Sezai Kırıkoğlu gibi, değerli madenler konusunda dünya çapında hocalarımız var.
Onların önderliğinde çalışmaların bir an önce başlamasından büyük yarar var.
Türkiye’nin kaybedecek 1 saniyesi bile yok!

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.