blank
Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
21 Haziran, 2024 12:00 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

‘ALS hastaları iyi bir takiple uzun yıllar yaşayabilir’

ALS hastalığı hakkında açıklamada bulunan Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Yakup Türkel, “İyi bir hastalık takibi, zamanında beslenme ve solunum desteği ile ALS hastaları uzun yıllar yaşayabilir. Günümüzde hastalıkla baş edebilmek için pek çok imkân bulunmaktadır. Bu imkânlar, her hastanın ihtiyacına göre belirlenir” dedi.
Motor nöron hastalığının (MNH), motor nöronları etkileyen bir grup bozukluğa verilen isim olduğunu belirten VM Medical Park Samsun Hastanesi Nöroloji Uzmanı Doç. Dr. Yakup Türkel, en yaygın görülen tipinin ise Amyotrofik Lateral Skleroz (ALS) olduğunu söyledi. Doç. Dr. Türkel, 21 Haziran Dünya ALS Günü nedeniyle bilgilendirmede bulundu.

“55 yaş sonrası ALS hastalığına dikkat”
ALS’nin tüm dünyada görülen bir hastalık olduğunu söyleyen Doç. Dr. Yakup Türkel, “ABD’de ünlü beyzbolcu Lou Gehrig, İngiltere’de Stephen Hawking ve ülkemizde futbolcu Sedat Balkanlı ile tanınmaktadır. Nadir görülen bir hastalık olan ALS, toplumda 100 binde 2-3 kişide görülmektedir. Türkiye’de ise yaklaşık 10 bin ALS hastası olduğu tahmin edilmektedir. Erkeklerde daha sık görülen ALS’nin ortalama başlangıç yaşı 55’tir. Ancak her yaşta ortaya çıkabilir” şeklinde konuştu.
ALS hastalarının yüzde 90’ının sporadik, yüzde 10’unun ise ailesel olduğunu belirten Doç. Dr. Türkel, “Son yıllarda ALS ile ilişkili birçok genetik mutasyon bulunmuştur. ALS’li kişilerin yüzde 15’i, frontotemporal demans belirtileri gösterebilir. Tanı konulduktan sonra hastaların çoğu 20 ila 48 ay yaşar, ancak yüzde 5-10’u on yıl veya daha fazla yaşayabilir. Hastalığın sebebi henüz net olarak ortaya konulamamıştır” diye konuştu.

“Kontrol edilemeyen ağlama ve gülmeler olabilir”
ALS belirtilerinin kişiden kişiye farklılık gösterebildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Türkel, bunları şöyle sıraladı:
“Ağrısız kas güçsüzlüğü: Kalem tutmak, düğme iliklemek, çanta taşımak zorlaşabilir veya hasta yürürken tökezleyebilir. Konuşma veya yutma güçlüğü: Peltek ve genizden konuşma fark edilebilir. Kaslarda seyirme ve kramplar: Bu belirtiler yaygındır. Kontrol edilemeyen ağlama ve gülmeler olabilir. ALS vücudun bütün kaslarını etkilemediğini hastanın, gaitasını ve idrarını kontrol edebildiğini, cinsel fonksiyonları etkilenmediğini ve kalp kasının zarar görmediğini belirten Doç. Dr. Türkel, “Göz kasları genellikle en son etkilenir veya hiç etkilenmeyebilir. Zihinsel işlevler hastaların büyük kısmında normaldir.”

“ALS hastalığında tanı ve tedavi yöntemleri”
ALS tanısının klinik belirti ve bulgulara dayanarak konulduğunu söyleyen Doç. Dr. Türkel, “Elektromiyogram (EMG), manyetik rezonans görüntüleme (MR) ve bazı kan ve idrar tetkikleri gerekebilir. ALS’nin kesin bir tedavisi henüz bulunmamaktadır. FDA (ABD Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından onaylanan üç ilaç hastalığın ilerlemesini yavaşlatmak için kullanılmaktadır. Türkiye’de sadece biri SGK kapsamında olup, diğer ilaçlar henüz mevcut değildir. Yeni ilaç çalışmaları yoğun olarak devam etmektedir” ifadelerine yer verdi.

“ALS hastalarının yaşam kalitesinin artırılması”
ALS hastalarının yaşam kalitesinin yükseltilmesi, bakım verenlerin ve ailelerin desteklenmesinin büyük önem taşıdığını söyleyen Doç. Dr. Türkel, “İyi bir hastalık takibi, zamanında beslenme ve solunum desteği ile ALS hastaları uzun yıllar yaşayabilir. Günümüzde hastalıkla baş edebilmek için pek çok imkân bulunmaktadır. Bu imkânlar, her hastanın ihtiyacına göre belirlenir” şeklide konuştu.

“Toplumsal farkındalık oluşturulmalı”
ALS hastalığı hakkında toplumsal bilinç ve farkındalık oluşturmak amacıyla her yıl 21 Haziran’ın "Dünya ALS Günü" olarak kutlanmakta olduğunu söyleyen Doç. Dr. Türkel, “ALS hastalarının yaşam kalitesini artırmak ve toplumsal farkındalığı artırmak için destekleriniz büyük önem taşımaktadır. ALS hakkında daha fazla bilgi ve destek için ilgili sağlık kuruluşlarına başvurabilirsiniz” açıklamasında bulundu.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
16 Aralık, 2025 10:18 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

EMEKLİYİ ÖLMEDEN MEZARA KOYDULAR !

Anayasamıza göre, Türkiye Cumhuriyeti bir sosyal devlettir. Sosyal devlet; vatandaşların refah durumunu gözeten, halkına asgari bir yaşam düzeyi sağlamakla görevli devlet olarak tanımlanır.

Sosyal devlet, anayasamızın 2. ve 60'ıncı maddelerinde de tanımlanmıştır. Sosyal hukuk devleti güçsüzleri güçlüler karşısında koruyarak gerçek eşitliği yani, sosyal adaleti ve toplumsal dengeyi sağlamakla yükümlü devlet demektir. Ülkelerin sosyal devlet olabilmesi için bazı özelliklerinin bulunması gerekir. Sosyal devlette fırsat eşitliği ön plandadır. Ayrıca sosyal devlette halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartları sunulur.

Peki, halka eşit gelir dağılımı ve asgari yaşam şartlarının sağlanması konusunda ne durumdayız? Ücretlere baktığımızda, eşit gelir dağılımından söz edebilir miyiz? Gelir dağılımı adaletsizliğinde dünya sıralamasında liderliğe oynuyoruz!

Çalışanlarla emekliler arasındaki ücret dengesizliği emekliler aleyhine giderek büyüyor. Emekli maaşları TÜRK-İŞ'in her ay açıkladığı açlık sınırı rakamlarının neredeyse yarısına düştü. Önümüzdeki ay 6 aylık enflasyon rakamlarına göre emekli maaşlarına yapılacak olan zam yüzde 11-12 civarında olacak. Bu durumda, en düşük emekli aylığı 19 bin liraya bile ulaşamayacak. Kasım ayı açlık sınırı rakamı 30 bin lira . Aralık ayında ve devam eden aylarda bu rakam daha da artacak. Emekli maaşlarının açlık sınırı rakamlarının yakalaması mümkün görülmüyor. Aynı durum asgari ücret alanlar için de geçerli. Bu rakamlarla kirasını bile ödeyemeyen milyonlarca insan ne yiyecek ne içecek?

blank

Böyle bir adaletsizlik, böyle bir vicdansızlık olabilir mi? Nerede kaldı sosyal devlet, nerede adalet, hakkaniyet? Emekli de bu ülkenin vatandaşı. Emekliler lütuf beklemiyor. Çalışırken ödedikleri primlerin karşılığını hakkıyla almak istiyorlar.
Sosyal Güvenlik Sistemi çökmüştür. Prim ödeme gün sayısının, ödenen primin rakamsal miktarının hiç bir önemi kalmadı. 3600 gün prim ödeyenle 9000 gün prim ödeyen arasında bir fark kalmadı. Sistem oynana oynana bu duruma geldi.
Hakkaniyet, adalet yerle yeksan oldu.
2016 yılında asgari ücretten % 66 daha fazla maaş alan bir emekli buğün asgari ücretin yüzde 24 altına düştü.
Bu tablo böyle devam ederse, emekli kuru ekmeğe bile muhtaç kalacak.
Tuzu kurular! ükeyi yöneten muhteremler! Hiç mi vicdanınız sızlamıyor.? Nasıl uyku uyuyorsunuz?

Çocuk okutan, kirada oturan emekliler var. Bu insanlar açlık sınırının yarısına düşmüş maaşlarla ayakta kalabilir mi? Yazının başlığı bazılarına abartılı gelmiş olabilir. Fakat acı gerçek budur. EMEKLİ ÖLMEDEN MEZARA KONMUŞTUR!

Tablonun ressamı gelmiş geçmiş tüm hükümetlerdir! Son 23 yılda ise, bu tablo tamamlandı, verniklendi ve çerçevelendi. Oy uğruna izlenen popülist icraatlar, istihdam yaratamayan, üretmek yerine ithal etmeyi öncelikleyen politikalar, israf ve şatafat ülkeyi bu duruma getirmiştir.

Mutlu azınlığa en kalbi duygularımla…

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.