Ihlas Haber Ajansı tarafından
15 Eylül, 2024 20:37 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Alışveriş merkezinde “heimlich” deneyi

Kastamonu’da ilk yardım bilincini yaymak amaçlı bir alışveriş merkezinde gerçekleştirilen sosyal deneyde boğazına yemek takılan vatandaşa “heimlich” manevrası ile müdahale edilmesi sağlandı. Yapılan deney vatandaşları önce korkuttu, sonra büyük alkış aldı.
Dünya İlk Yardım Günü çerçevesinde, Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü tarafından kent merkezindeki bulunan bir alışveriş merkezinde ilk yardım bilincini yaymak amacıyla sosyal deney gerçekleştirildi. Senaryo gereği alışveriş merkezinde patates cipsi yiyen bir vatandaş, soluk borusuna yemek takılması neticesinde fenalaştı. Bu sırada AVM’de bulunan vatandaşlar tarafından boğazına yemek takılan şahsa Heimlich manevrası uygulanarak müdahale edildi. Vatandaşların panik yaşadığı olayın ardından, bir sosyal deney olduğu açıklandı. Alışveriş merkezinde hazır bekletilen Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü Acil Sağlık Hizmetleri Daire Başkanlığı bünyesinde görevli acil tıp teknisyenleri, sosyal deneyin ardından ilk yardımın önemine dikkat çekerek, vatandaşlara ilk yardım eğitiminde bulundu.
“Heimlich manevrası basit bir manevra ama can kurtarıyor”
İnebolu ilçesinde itfaiye eri olarak görev yapan Ahmet Kara, durumu görünce hemen müdahaleyi gerçekleştirdiğini belirterek, “Arkadaş birden nefes alamadı, boğazına yemek gitmiş. Aslında numaraymış hepsi ama bende gerekli ilk yardımları bildiğim için bende müdahalede bulundum. Benim yanıma bir beyefendi daha geldi, o da müdahale etti, bana yardımcı oldu. Sağ olsun o da bilinçli bir vatandaş” dedi.
Sosyal deney olduğunu söylediklerinde önce çok kızdığını belirten Kara, “Aslında güzel bir etkinlik, herkesin bu konularda bilinçli olması gerekiyor. Küçük çocukların boğazına yemek kaçabiliyor, televizyonlarda okullarda buna çok sık rastlıyoruz. Sokakta ya da bir kafede otururken bile başımıza gelebilir. Bu yüzden herkesin bu ilk yardımı bilmesi gerekiyor. Heimlich manevrası basit bir manevra ama can kurtarıyor, basit bir ilk yardım ile bir insanın canını kurtarıyorsunuz” diye konuştu.
“Öğretmenlere yönelik düzenlenen eğitimde ilk yardım eğitimi aldım”
Boğazına yemek takılan vatandaşın yardımına koşan Uğur Doğan ise, “Yemeğimi alıp gelmiştim, eşim ’çocuk boğuluyor’ diye seslendi. Sütunun arkasında kaldığım için ben göremedim. Ben de müdahale edeyim diye koştum. O sırada bir arkadaş müdahaleye başlamıştı, ben de arkadaşı kontrol ettim. İlk anda müdahale etmedim, sonra çıkmadığını düşündüm. Zaten mizansenmiş, sonradan ortaya çıktı” şeklinde konuştu.
“Bende ilk yardım eğitimi almayı düşünüyorum”
Alışveriş merkezindeki sosyal deneyi arkadaşı ile birlikte endişeli bakışlar arasında izleyen Mustafa Özkan Çakıroğlu da, “Biz yemek yiyorduk. Bir adam bağırmaya başladı. Boğulma numarası yaptık, gerçekten çok gerçekçiydi. Bizde kalktık hemen ambulansa arıyorduk, sonrasında sosyal deney olduğunu söylediler. Buradaki insanların tamamının böyle konulara hassasiyeti oluyor. Ben çok az biliyorum ilk yardımı, bizim insanımız hayırseverdir, yardım eder hemen. Eğitim alsak aslında herkesi daha çok bilinçlendirebiliriz, bu da çok güzel, bende bu eğitimi almayı düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“Bebek ve hamile kadınlara heimlich manevrasının yapılmaması gerekiyor”
Sosyal deneyin amacının farkındalık oluşturmak olduğunu kaydeden Kastamonu Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servis Eğitim Sorumlu ve Kastamonu Üniversitesi Tıp Fakültesi Acil Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Fatma Mutlu Kukul Güven de, “Hava yoluna yabancı cisim kaçtığında kişi öksürüyorsa, öksürmesi için ve öksürmeye devam etmesi için beklememiz gerekiyor. Öksürük ile birlikte göğüs içinde oluşan hava basıncıyla yabancı cismi dışarı atabilecektir. Ama artık öksüremiyor, konuşamıyor ve nefes alamıyorsa iki eliyle birlikte boğazını tutarak boğulma işareti veriyorsa o sırada bilinci de açıksa hemen hastanın arka tarafına geçip biraz gövdesini öne eğip, bir elimizde gövdesini destekleyip diğer elimizle de elimizin topuyla her iki kürek diliminin arasına beş kez vuruyoruz. Bu beş kez vurma sonrasında yabancı cisim çıkmadıysa ikinci manevramız var, bu da heimlich manevrasıdır. Heimlich manevrası içinde yine hastanın arka tarafına geçiyoruz. Biraz öne eğerek elimizi de yumruk yaparak göbeğinin biraz üzerine diğer elimizle de yumruk yaptığımız elimizle sararak içeriye ve yukarıya doğru beş kez basınç yapıyoruz. Bunu yabancı cisim çıkana kadar yapıyoruz ama hastamız bilinç değişikliğine uğramış ise tamamen size kendisini bırakmış ise bundan sonrasında ileri temel yaşam destek uygulamasına geçmemiz gerekiyor. Eğer yanınızda kimse yoksa bu uygulaması kendi başınıza sandalye kullanarakta yapabilirsiniz” dedi.
“İlk yardımcı sayısı arttıkça toplumsal alanlarda kurtarılan hayat sayısı daha da artacak”
Kastamonu İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Çağdaş Derdiyok da, “Ülkemizde özellikle toplumsal alanlarda yemek borusuna yabancı cisim kaçmasıyla ilgili çok fazla vakalarla karşılaşıyoruz. Bu vakalara müdahalede de ilk yardımın önemi ortaya çıkıyor. İlk yardım müdahalesinde de özellikle heimlich manevrası biraz daha ön plana çıkıyor. Ülke olarak heimlich manevrasına karşı toplumsal bir duyarlılık oluştu. Millet olarak yardım etmek duygusu bizlerde çok fazla hakim olduğundan biraz şekillendirilmesi gerekiyor. Dünya İlk Yardım Günü sebebiyle Kastamonu İl Sağlık Müdürlüğü olarak bir farkındalık oluşturmak istedik. Bunu da bir sosyal deney ile yapmak istedik. Bir alışveriş merkezinde personelimiz yemek yediği sırada boğazına cisim kaçmasını senaryo ederek bir sosyal deney oluşturduk. Şu anda çok şaşırdık. Çünkü iki vatandaşımız hemen yerlerinden kalkıp müdahale etmek istedi, heimlich manevrası yaptılar. Hatta çok bilinçli ve doğru bir şekilde müdahale ettiler. Her iki vatandaşımızın da ilk yardım eğitimi aldığını öğrenmemiz bizleri de mutlu etti. Çünkü ilk yardımcı sayısı arttığı zaman toplumsal alanlarda kurtarılan hayat sayısı daha da artacak. Genel anlamda yapılan sosyal deney çok verimli ve güzel oldu. İnsanlarımız bilinçlenmiş oldu, ilk yardımın önemine dikkat çekildi. Oluşan farkındalık içinde ayrıca mutluyuz, bundan sonrada ilk yardım eğitimlerimiz artacak devam edecek” dedi.

blank
blank
Mustafa AKAY tarafından
20 Ocak, 2025 12:17 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BENDEN SONRA TUFAN

MUSTAFA AKAY

Önce genel anlamıyla bir devlet adamı tanımı yapalım, konumuza sonra gelelim.
İyi bir devlet adamı nasıl olur?
Sözlüklerin yazdığına göre, iyi bir devlet adamı; adil, akıllı, cesur, cömert, babacan, sakin, vefalı, yabancı dil bilen, entelektüel, kibar, nazik, insancıl, bilgili, yapıcı, barışçı, gerçekçi, öngörülü, yetenekli, ahlaklı, namuslu, halka karşı dürüst ve açık olandır..
Aşırı gergin, asabi, kavgacı tiplerden iyi bir devlet adamı olmayacağı anlaşılıyor, yukarıdaki tanıma göre.
Demokrasi ile yönetilen tek İslam Ülkesi olan Türkiye’mizde, her iki tanıma da uyan siyasetçilerimiz var.
Bazı siyasetçilerimiz kavgayı hitabet sanatı olarak nitelerler ve halka şirin gözükmek için bunu sıkça kullanırlar.
Son dönemlerde bu iyice arttı.
Sanki Türkiye bir savaş alanı imiş gibi, salvolar ortalığı kapladı.
Sinirleri bozulan bozulana. Elbette, sinirlerin bozulması durup dururken olmuyor. İşlerin ters gitmesi bunda etkili. İşler bozuldukça, sinirler tavan yapıyor ve sağa sola çatmalar başlıyor. Bu eleştiri anlamında yapılsa, üslubu kabul edilebilir. Ancak, eldeki yetki, kötü niyetle kullanılıyor. Hak, hukuk, adalet kavramları yerle bir ediliyor. Topluma tam anlamıyla açıklanmayan soruşturmalar, tutuklamalar yapılıyor.
Rakip partilerin önünü kesmek için uyduruk soruşturmalar, suçlamalar ortaya atılıyor. Her önüne gelene soruşturmalarla gözdağı verilmek isteniyor.
Bir anlamda, kötü giden olayları halktan gizlemek için yapay gündem yaratılıyor. Kendi hırsızını görmeyenler, başkalarını da hırsız sanıyorlar. Ortalık, tam anlamıyla bir arena gibi.
Biz, bu ruh halini anlıyoruz.
Çünkü, altında yatan kurucu iradeye ve kuruculara karşı kindir.
Birileri, halen Türkiye Cumhuriyeti’ni benimseyemediler. Rövanş alma çabasındalar. Ülkeye kötülük anlamında ne varsa yapmalarına rağmen, Cumhuriyetin taşlarını sökememenin öfkesidir bu sinirlilik.
Halen, tek parti faşizmi diyerek düşmanlığını açık açık sergileyen bu anlayış, halka da hamasetle yaklaşmaktadır. 80 yılın yorgunluğunu giderdiklerini söyleyerek, kendilerinden önceki dönemi yadsıyan bu sakat anlayış, Cumhuriyetin demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti olmasını hazmedememektedir.
Anlayışları, yıkıcıdır.
Tek parti dönemini faşizm olarak niteleyerek, halka gözünde itibarsızlaştırmak isteyenler, kendi kurdukları faşizmi ise göz ardı etmektedirler.
Yargının bağımsız olmadığı, her şeye tek adamın karar verdiği, meclisin işlevini yitirdiği, bir düzende, ne kadar demokratik olunursa, o kadar demokratiktir Türkiye…
Demokratik bir ülkede, hak, hukuk, adalet, yargı bağımsızlığı, üniversitelerinin özerkliği, her yurttaşın eşit olduğu, eğitimde fırsat eşitliğinin yaşandığı, gelir dağılımında haksızlık yapılmadığı gibi bir çok neden sayılabilir.
Tek parti dönemi faşizminden söz edenler, o dönemde, bir başbakan olduğunu, meclisin kıran kırana tartıştığı, eğitimin en üst düzeye yükseldiğini, yurttaşların eşit görüldüğünü bilememektedirler.
İşler kötüye gittikçe bazılarının sinirleri tavan yapar dedik.
Ekonomi her geçen gün batağa saplanıyor. Yurdun dört bir yanında, insanlar tepkilerini ortaya koymaya çalışıyorlar, ancak güvenlik güçlerinin alabildiğine baskısını görüyorlar. Çünkü, mitingi ve gösteri hakları eskilerde kaldı. Örgütlenme, grev hakkı yoktur artık çalışanların. Ancak, direnenler her zaman kazanmışlardır, yine de kazanacaklardır.
Sinirler nasıl tavan yapmasın. Rakip partinin başına genç bir adam geldi ve 31 Mart’ta sildi süpürdü ortalığı. Nasıl sinirlenmesinler, genç bir adam çıktı tam üç kez yendi bunları. Kolay mı Ankara’daki 25 yıllık iktidarı yitirmek. Sessiz, sakin birisi çıktı tam iki kez, devirdi bunları.
Kızmaları ve sinirlenmeleri için daha çok neden var. Birisini söyleyelim. Yandaş şirketlerin yaptıkları anketlerde ikinciliğe düşürülen rakip parti, yansız, bağımsız şirketlerin yaptığı anketlerde açık ara birinci olarak çıkıyor. Hem de fark öylesine böylesine değil. Tam 10 puan.
Lafımızı, şarlatan siyasetçi benden sonrası tufan der, devlet adamı gelecek kuşakları düşünür diye bitirelim.

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.