blank
Berkay Doğan tarafından
27 Mayıs, 2025 13:39 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 3dk
Yorum: 0

AK Parti’den 27 Mayıs Darbesine Ortak Tepki, Karabük’ten Demokrasi Vurgusu

Türk demokrasi tarihinin kara lekelerinden olan ve Türk milletinin vicdanında derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 65 yıl geçti.

AK Parti İnsan Hakları Başkanlığı tarafından 27 Mayıs 1960 Darbesi’nin yıl dönümü dolayısıyla 81 ilde eş zamanlı olarak basın açıklaması yapıldı. Karabük’te de açıklama AK Parti Karabük İl Başkan Yardımcısı ve İnsan Hakları Birim Başkanı Mustafa Tekelioğlu tarafından gerçekleştirildi.

Tekelioğlu, darbe zihniyetini kınamak amacıyla yaptığı açıklamada, “AK Parti olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde adalet, kalkınma ve demokrasi mücadelemizden bir an bile geri durmayacağız" dedi.

Tekelioğlu konuşmasında, 27 Mayıs’ın sadece bir darbe tarihi olmadığını belirterek, o tarihle birlikte Türkiye’de vesayet düzeninin kurulduğunu ve sonrasında gelen darbelerin zeminini oluşturduğunu ifade etti. Adnan Menderes ve yol arkadaşlarını rahmetle anan Tekelioğlu, darbe sürecindeki hukuksuzlukları ve Yassıada yargılamalarını hatırlatarak şunları kaydetti:

“27 Mayıs sadece tek bir darbe tarihi değildir. Maalesef ülkemizde darbeci zihniyetin doğuşunu ve vesayet mekanizmalarının kurgulanmasını temsil eder. O günden sonra birçok darbeci ve cuntacı cesaretini 27 Mayısçılardan almış ve 27 Mayısçıların kurguladığı düzenin içinde sivil ve demokratik siyaseti kontrol altında tutmak istemiştir.

Milletin iradesi yerine vesayet zihniyeti geçirilmiştir. Bu bakımdan 27 Mayıs siyasi tarihimizde sürekli tekrar edecek olan bir zihniyetin tohumlarını saçmıştır. Darbeye giden yolun taşlarının döşenmesinden, darbenin yapılışına; hukuksuz Yassıada yargılamalarından millî iradeye kasteden idam kararlarına kadar her yönüyle demokratik siyasetimiz üzerinde büyük yaralar bırakmıştır. Halbuki 14 Mayıs 1950’de milletin teveccühüyle iktidara gelen Adnan Menderes ve yol arkadaşları büyük bir kalkınma hamlesi başlatarak milletin gönlünde taht kurmuştu.

Evvela ezan aslına döndürülmüş ve söz artık milletin olmuştu. Büyük hizmetlerle de adeta ihya olan millet, tek parti yıllarının ne denli bir zulüm dönemi olduğunu daha çok idrak etmişti. İşte tüm bu gelişmeleri hazmedemeyenler ilk günden itibaren Demokrat Parti’yi devirmenin peşinde olmuştu.

Özellikle 1957’den sonra darbe tehditleri aleni bir hal almış ve darbe planları ayyuka çıkmıştır. Üniversite öğrencileri sokaklara dökülmüş, yalan haberlerle ve kışkırtma siyasetiyle darbe kazanı kaynatılmıştır. Darbeye giden yollar adım adım döşenmiş, milletin seçilmiş iradesine karşı her türlü kumpas kurulmuş ve darbecilerin yolu açılmıştır.

Darbenin kışkırtıcıları maalesef cuntacıları sevinçle karşılaşmıştır. Dönemin CHP Genel Başkanı İsmet İnönü darbenin başına geçen ve hemen ertesi sabah kendisini arayıp “emrinizdeyiz Paşam” diyen Cemal Gürsel’e “büyük iş başardınız asıl ben sizin emrinizdeyim” diyerek CHP’nin darbecilikle tarihi ilişkisini açıkça dile getirmiştir.

O tarihten bugüne CHP her türlü darbenin ya önünde ya arkasında ya da yanında durmuştur. Darbeciler milletin iradesini devirmekle kalmadılar. Adına mahkeme denilen Yassıada tiyatrolarını da kurarak Demokrat Partilileri haksız suçlamalarla aşağılayarak idama mahkûm ettiler. Yetmedi; bir daha millet iradesi bu ülkede muktedir olamasın diye devasa bir vesayet mekanizması inşa ettiler.

Bu vesayet mekanizması her on yılda bir demokrasimize vurulan darbelerin kolaylaştırıcısı ve devletin milletten uzaklaştırılmasının kaynağı haline geldi. On yıllar boyunca milletin seçtiği hükümetler darbe ve idam tehditleri altında görev yapmak zorunda kaldı. Milletin iradesi yok sayıldı. Maalesef, takip eden yıllarda ülkemiz bu vesayet düzeninin yarattığı darbelerle sürekli geriletilmiştir. Milletin onayıyla iş başına gelen her iktidar, karşısında bu anti-demokratik düzeni bulmuştur. Ancak bu necip millet içinden demokrasi kahramanları çıkarmaya devam etmiştir.

AK Parti hükümetleri olarak göreve geldiğimiz ilk günden bu yana bu vesayetçilerle ve cunta heveslileriyle defalarca yüzleştik ve sonuna kadar mücadele verdik. Cumhurbaşkanımız ve Genel Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde AK Parti döneminde bu vesayet mekanizmalarını milletimizin desteğiyle teker teker çökerttik. Devlet millet kucaklaşmasını inşa ederek milletin iradesini yeniden tesis ettik. Ancak unutmamak gerekir ki vesayet çökmüş olsa da bazı adreslerde vesayetçi zihniyet hâlâ yaşıyor…

Vesayetçi ve cuntacı zihniyet; yine öğrencileri sokaklara dökenlerde, boykot çağrısı yapanlarda, sokakları yakıp yıkanlarda, tencere tava çalanlarda, kutsallara zarar verenlerde, “Ordu göreve” pankartı açanlarda, Cumhuriyet mitingleri düzenleyenlerde, darbe teşebbüsünü tankların önünden sıvışıp kahve içerek seyredenlerde tekrar tekrar tecessüm ederek hâlâ diri olduğunu bizlere her fırsatta gösteriyor.

Ancak biz de buradayız. Demokrasi için hukuk için her türlü vesayet zihniyetine karşı dik duruşumuz sürecektir. Bu ülkenin vesayetçi ve cuntacı zihniyete feda edecek bir dakikası bile yoktur. Bizler “Durmak yok, yola devam” şiarıyla çalışmaya devam edeceğiz.

27 Mayıs darbesini ve onun getirdiği karanlığı bir kez daha kınarken, AK Parti olarak Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde adalet, kalkınma ve demokrasi mücadelemizden bir an bile olsun geri durmayacağız.”

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Mustafa Akgün tarafından
04 Aralık, 2025 09:30 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 03.12.2025 16:02
Okuma Süresi: 2dk
Yorum: 0

Ovacık Depremi, Kentsel Dönüşümün Önemini Artırdı

Ovacık Belen Köy'de meydana gelen 3.5 büyüklüğündeki deprem, Karabük'ün deprem gerçeğini ve kentsel dönüşüm ihtiyacının aciliyetini bir kez daha gözler önüne serdi. Karabük, 1. derece deprem bölgesi olmasına rağmen, kentteki birçok yapının eski ve dayanıksız olduğu belirtiliyor.

Karabük'ün ilçesi Ovacık’ın Belen köyünde Salı günü saat 20.32’de meydana gelen 3.5 büyüklüğündeki deprem, Karabük’te uzun süredir konuşulan ancak somut adımların sınırlı kaldığı kentsel dönüşüm ihtiyacını yeniden hatırlattı. Karabük’ün 1. derece deprem bölgesinde yer alması ve kenti etkileyen fay hatlarının zaman zaman kendini hissettirmesi, uzmanlara göre dönüşüm ihtiyacını kaçınılmaz kılıyor.

Bölge tarihi de bu gerçeği destekliyor. 1 Şubat 1944’te meydana gelen 7.4 büyüklüğündeki Gerede–Çerkeş Depremi, Çerkeş, Gerede ve Bolu ile birlikte Eskipazar ve Karabük’te çok büyük yıkımlara yol açmış, yüzlerce bina çökmüş, çok sayıda vatandaş hayatını kaybetmişti. O dönem Zonguldak’a bağlı genç bir yerleşim olan Karabük’te fabrika sahası, mahalleler ve köyler ağır hasar almış; özellikle Eskipazar’da vadiler çökmüş, kerpiç evlerin çoğu yıkılmıştı.

Depreme ilişkin yapılan değerlendirmelerde, 1944 felaketinin dönemin Türkiye nüfusu açısından ne denli yıkıcı olduğu çarpıcı örneklerle anlatılıyor. Yaklaşık 18,8 milyon nüfuslu Türkiye’de depremin etkilediği bölgenin 600–700 bin kişiyi barındırdığı, 4.000–5.000 civarındaki can kaybının ise nüfusun binde 2,5–3’üne denk geldiği belirtiliyor. Bu oran, günümüz Türkiye nüfusuna uyarlandığında yaklaşık 200–250 bin kişilik bir kayba karşılık geliyor.

“KARABÜK BÜYÜDÜ, GELİŞTİ AMA YAPILAR ESKİDİ”

Karabük’ün kuruluşundan bu yana 88, il oluşundan bu yana 29 yıl geçmiş durumda. Kent büyüdü, gelişti ancak yapı stoğunun önemli bir bölümü zamanın yıpratıcılığına yenik düştü. Özellikle merkez mahallelerdeki 60–70 yıllık binalar, bugünkü deprem yönetmeliklerinin çok gerisinde olan 2. ve 3. derece kurallarına göre inşa edildi. Oysa Karabük bugün resmi olarak 1. derece deprem bölgesinde.

Uzmanlar, söz konusu yapıların yaklaşık yüzde 70’inin ciddi bir depremde ayakta kalamayacağı görüşünde birleşiyor. Yapıların da insanlar gibi bir ömrü olduğunu dile getiren uzmanlar, Karabük’te çok sayıda binanın kullanım ömrünü doldurduğuna dikkat çekiyor. Salı akşamı Ovacık’ta yaşanan hafif deprem bile, şehirde kentsel dönüşümün aciliyetini bir kez daha gündeme getirdi. Kentsel dönüşümün siyasi tartışmaların ötesinde, bir insan güvenliği meselesi olduğunun altı çizilirken, Karabük’te kapsamlı ve bilimsel temelli bir dönüşümün  hayati önem taşıdığı belirtiliyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin