blank
Atilla Çilingir tarafından
24 Aralık, 2018 09:48 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:12
A+ A-

YILLAR SONRA GELEN İTİRAF!

(Kıbrıs’taki Katliam Çukuru…) İlk haberi duyulduğunda tarih; 14 Ağustos 1974’ü gösteriyordu! Kıbrıs savaşlarının ikinci harekâtının ilk gününde bir toplu mezar bulunmuş; bu katliam çukuru açıldığında, 126 Türk’ün topluca katledildikleri anlaşılmıştı… 44 yıl önce yaşanan bu insanlık ayıbının içinde acımasızca katledilen en küçüğü 16 günlük Selden bebek, en büyüğü ise 95 yaşındaki Hüseyin dede ile birlikte 124 savunmasız sivil; çocuklar, kadınlar, yaşlı erkekler vardı… O süreçte Muratağa-Atlılar-Sandallar köyünde yaşayan ama savaşa rağmen bölgeyi terk etmeyen bu suçsuz insanlarımız E.O.K.A çetecileri tarafından acımasızca öldürüldükten sonra topluca bir çukura gömülmüş, sonrasında BG askerlerinin nezaretinde o katliam çukuru açıldığında bu acı gerçek tüm çıplaklığı ile gözler önüne serilmişti… Aynı katliamı o tarihten 11 yıl önce 21 Aralık 1963’te Noel gecesi yapanlar, bu defa da savaşın tüm acımasızlıkları ile bu üç köyün üzerine çökmüşlerdi! O acılı dönemi çok iyi hatırlıyorum. Sanki tüm acılarını yok edecekmiş gibi başına, ‘barış’ kelimesi konulan o savaşta ben de adadaydım. O acıları yaşayıp da geride kalan insanlarımızın neler çektiğini çok iyi biliyorum. Çünkü onların neler yaşadıklarını; 2010 yılında çıkan ‘’Tarihten Gelen Çığlık’’ isimli kitabımda anlatmıştım. O acıların ardında kalan yıllar birbirini kovaladı! Katliam çukurundan ise, geriye sadece acı ve gözyaşı kaldı… Ve bu katliamlarla ilgili Rum tarafından ne bir özür, ne de bu insanlarımızın katillerine yönelik bir hukuk süreci çıktı! Bizim tarafta ise; toplu katliam çukurunda yatan şehitlerimizin ne hakkı arandı, ne de bu katliam nedeniyle insan hakları mahkemesine gidildi…  Ancak bunca yıl sonra ilk kez bu katliamlarla ilgili bir ses duyuldu!  ‘’Türkleri ‘Bizimkiler’ katlettiler’’…   En nihayetinde tarihten gelen çığlıklara birilerinin vicdanı yanıt olmuştu?  Hem de Rum kesiminden gelen önemli bir siyasinin sesi ile…  Bu sesin sahibi;  Güney Rum kesiminin ana muhalefet partisi AKEL’in Genel Sekreteri Andros Kipriyanu idi… AKEL adına yapılan bu açıklama, geçtiğimiz Perşembe günü DNA testi sonucu kesin kimlikleri belirlenen 15 katliam kurbanının o bölgedeki yeni şehitliğe defni sırasında yapıldı. Yapılan açıklama sadece bir başsağlığı mesajı vermiyor, aynı zamanda o katliamın itirafını da içeriyordu! Ama ne yazık ki, bu insani mesajın içinde bile bir özür yoktu! Yeni mezarlarına defnedilen bu 15 şehidimizin 14’ü kadın ve çocuklardan oluştu.  Rum siyasetçi mesajının devamında şöyle diyordu:  ‘’Bu insanlardan çoğunun katledilmeden önce tecavüze ve şiddete uğradıkları da dikkate alındığında, yaşananların daha da dehşet verici ve ürpertici olduğu görülmektedir.’’ Böylesine bir açıklamanın 44 yıl sonra yapılmış olması oldukça önemli, tarihi gerçeklerle uyuşmakta, Rumların bugüne değin konusunu dahi etmedikleri toplu katliamları yaptıklarını ilk defa kabul etmek demektir… Bundan böyle o acılı yıllar gündeme geldiğinde, hiçbir Rum siyasetçi Türkleri diri, diri toprağa gömdüklerini ret edemeyecek, o katliam çukurlarında kalan insanlarımızın çığlıklarını duymazdan gelemeyecektir… Ya bizim tarafta? Bu açıklamanın ardından o acılı günleri yaşayan insanlarımızın hakkını, hukukunu savunmak adına hiç bir şey yapılmayacak mıdır?  Kıbrıs Türk’ünün bu mağduriyetini savunacak bir hükümet yetkilisi, ana muhalefet temsilcisi yok mudur? Yıllar sonra da olsa o insanlarımızın hak ve hukuku aranmayacak mıdır? Atilla Çilingir www.atillacilingir.com 24 Aralık 2018