Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Karabük Üniversitesi Dünya’ya Açılmaya Devam Ediyor

Gündem Yayın: 05.06.2017 13:47
Yazar:
Karabük Üniversitesi Dünya’ya Açılmaya Devam Ediyor

 

Karabük Üniversitesi, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin Los Angeles şehrinde yapılan 69. Geleneksel NAFSA Eğitim Fuarı’nda dünyanın çeşitli üniversiteler ile yapılan ikili işbirlikleri ile dünyaya açılmaya devam ediyor.

1948 yılından bu yana Amerika’nın çeşitli eyaletlerinde düzenlenen ve bu yıl da “Uluslararası Eğitimcilerin Buluşması” temasıyla Los Angeles şehrinde gerçekleşen dünyanın en prestijli eğitim fuarı olan NAFSA’da (National Association for Foreign Student Advisers) Karabük Üniversitesi’ni Rektör Prof. Dr. Refik Polat’ın Başkanlığında, Genel Sekreter Doç. Dr. Mücahit Coşkun,  Uluslararası İlişkiler Koordinatörü Öğr. Gör. Oya Önalan ve Rektör Danışmanı Okt. Yasin Ortakçı temsil etti.

Uluslararası birçok üniversitenin birbirleriyle eğitim anlaşmalarının yapılmasını organize eden NAFSA, dünyanın her yerindeki ve her kademesindeki eğitim profesyonellerini bir araya getirmek, eğitim sektöründeki gelişmelerden haber vermek ve uluslararası iş birlikleri için zemin oluşturmak amacıyla her yıl binlerce kişinin buluşmasını sağlamaktadır.

 

 

Başlıksız 6 kopya

 

DÜNYA ÜNİVERSİTELERİ İLE GÖRÜŞÜLDÜ

Her yıl 11 binden fazla katılımcı ve 3 binin üzerinde yükseköğretim kurumuna ev sahipliği yapan NAFSA’da, Karabük Üniversitesi de yer alarak Amerika’dan Asya’ya kadar birçok ülke ile yeni iş birliklerinin temellerini attı.

Karabük Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Refik Polat ve beraberindeki heyet fuara katılan dünya üniversiteleri ile akademik işbirliğine imza atmak için görüşme yapma imkanı buldu. Ayrıca dünyanın her yerinden çeşitli üniversiteler ile Mevlana ve Erasmus Değişim Programları ve ikili işbirliklerine imza atmak adına görüşmeler yapıldı.

Fuarla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Refik Polat ; NAFSA Fuarının, bilgi ve tecrübe alışverişi ile işbirliğinin üst düzeyde bir organizasyon olduğunu belirterek, Karabük Üniversitesi adına birçok üniversiteyle görüşüldüğünü ve uluslararası alanda yeni işbirliklerinin adımlarının atıldığını söyledi.

Karabük Üniversitesi, NAFSA’da dünyada ilgi gören Türk yükseköğretimini en iyi şekilde tanıtmak, Türkiye’deki üniversitelerin uluslararası alanda etkinliğinin artması ve yükselen uluslararası öğrenci sayısının çeşitliliğine katkı sağlamak amacıyla ülkemizi başarıyla temsil etti.

 

 

 

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Manşet Yayın: 06.05.2024 09:00 |Güncelleme:05.05.2024 13:40
Yazar:
KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Ne de çabuk geçiyor yıllar…

Kıbrıs konusu Türkiye’nin gündemine gireli 75 yıl, Türk ordusu Kıbrıs’a gireli 50 yıl olmuş. Yıllar geçti ama hiç değişmedi Kıbrıs… Adanın her yanı tarihi gerçekleriyle yaşıyor.

Her şey aynı…

Adada yaşayanlar, adanın sahilleri, adanın sıcaklığı, doğasının güzellikleri, insanlarının adalı halleri hep aynı. Ama değişmeyen tek şey; orada yaşayan insanların geleceğini değiştirme gayretleri…

Aslında bu gayretler 50’li yıllardan beri var. Bu gayretlerin başrol oyuncuları da Rum-Yunan ikilisi…

Sanki o küçücük adada sadece kendileri yaşıyorcasına hiç vazgeçmediler! Ada bizimdir dediler, adanın asıl sahibi Kıbrıs Türk Halkına adayı dar ettiler.

Tarih, özellikle Rumların adalı Türklere uyguladıkları nice mezalimlerle doludur…  Günümüzde hala Kıbrıs Türk Halkına uygulanan yaşam ambargoları bunun en çarpıcı örneğidir.

Rum-Yunan ikilisinin adayı ele geçirme oyunu 20 Temmuz 1974’te Türkiye tarafından bozulunca; işte o tarihten sonra bu oyunu dünyanın neredeyse her yerinde oynamaya başladılar. BM, AB, ABD, İngiltere ve aklınıza gelebilecek her platform onlar için Kıbrıs’ı ele geçirme sahnesi oldu. Hala olmaya devam ediyor.

Aslında bu oyun sahnesinde sergilenen ne varsa hepsinin başında ‘Kıbrıs Müzakeresi’ başlığı var! Ama bu başlığın içinde de talepler hep aynı:

  • Türkiye’nin ada üzerindeki garantörlüğü kabul edilemez,
  • Türk askeri adayı derhal terk etmelidir.
  • 1974’te Güneye göç eden Rumlara terk ettikleri ev, arazi ve malları verilmelidir,
  • Türklerin elinde bulunan toprakların önemli bir bölümü Rum tarafına verilmelidir,
  • Güneye göçen Rumlardan 200 bin kadarı yeniden kuzeye yerleşmelidir,
  • Adaya yerleşen Türkiyeli göçmenler adayı terk etmelidir.
  • Kıbrıs Türklerine azınlık haklarından bir fazlası dahi verilemez,
  • Adanın Yönetim şekli ‘’Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’’ olmalıdır,
  • Adada tek egemenlik, tek halk, tek kimlik geçerli olmalıdır…

İşte Rum-Yunan ikilisinin hiç değişmeyen talepleri özet olarak budur. Rum kesiminde hangi politikacı yönetime gelirse gelsin. Yukarıda sıraladığım bu taleplerden asla vazgeçemez. Çünkü bu talepler, Rum kilisesinin, Rum Ulusal Konseyinin değişmez kırmızıçizgileridir.

Pekiyi, Rum-Yunan ikilisinin bu talepleri karşısında Türk tarafı ne yapmıştır? Buna bir bakalım:

1968 yılından beri süregelen müzakerelerde hep iyi çocuk biz olalım da bu konu bir an önce çözülsün politikası yıllarca uygulanmış. Hatta bir ara Annan denen bir tuzak planla neredeyse adadaki tüm kazanımlarımızı kaybedeceğimiz sırada; yine Rumların bu plana hayır demesiyle ada elimizden kayıp gitmemiştir.

Sonraki yıllarda KKTC’yi yöneten Talat ve Akıncı dönemlerindeki verelim kurtulalım, Rumlarla iç içe yaşayalım gayretlerine rağmen; gerek Kıbrıs Türk Halkı, gerekse özellikle Türkiye hem müzakerelerde, hem de uluslararası platformlardaki tüm dayatmalara direnerek adayı bu ikiliye teslim etmemişlerdir.

Günümüze gelindiğinde artık ne Türkiye, ne de adada kurulan son Türk devleti KKTC’nin yönetimi; iki ayrı devlet, iki ayrı egemenlik, iki ayrı yönetim, iki ayrı halk gerçeği kabul edilmeden müzakere masasına gelmeyeceklerini net bir şekilde açıklamışlardır.

Son birkaç aydan beri BM gözetiminde Kıbrıs konusunda yeniden müzakerelerin başlaması için türlü gayretler sarf edilmektedir. Ama gelin görün ki, her defasında Türkiye’nin AB müzakerelerinin başlaması için konuyla hiç alakası olmayan Kıbrıs konusunu çözün dayatması ülkemizin önüne koyulmaktadır. Böylesi bir iki yüz yüzlülük görülmüş müdür?

Yazımın girişinde de belirttiğim gibi adada aslında değişen hiçbir şey yoktur. Değişen sadece zaman, o zamana sığan gerçeklerdir.

Adanın güneyinde Rumlar, kuzeyinde Türkler yaşamakta. Bu insanlar yaşam mücadelesi için her gün işlerine gidip gelmektedirler.

Rumların en büyük avantajı; haksız, hukuksuz kabul edildikleri AB üyeliği ile tüm dünyanın adanın yasal hükümeti olarak GKR yönetimini tanımış olmalarıdır.

Türklerin ise en büyük dezavantajı; yaşadıkları devleti Türkiye’den başka hiçbir devletin tanımamış olması, taşıdıkları kimliğin Türkiye hariç hiçbir ülke tarafından kabul görmemesidir.

Bundan önce kaleme almış olduğum, ‘’Kıbrıs Konusu Kabuk Bağladı’’ başlıklı yazımda bahsettiğim gerçekler hiç değişmemiş, hala geçerlidir. Bu yazımda belirtmiş olduğum hususlar ise Kıbrıs konusunda unutulanları yeniden hatırlatmak içindir.

Unutulmasın ki:

‘’Vicdan unutmaz, tarih hatırlatır…’’

 

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

06 Mayıs 2024

 

 

 

 

Paylaş: