Karabük Postası tarafından
21 Ocak, 2017 14:24 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Ormanlarımız Çöplük Olmasın Platformu: “Kesinlikle siyasi bir hareket değiliz”

Yenice Ormanlarına yapılacağı açıklanan katı atık bertaraf tesisinin yerine karşı çıkmak için oluşturulan platform Çevre ve Şehircilik Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan'ın kendilerini suçlaması üzerine yeni bir açıklama yaptı. Platform adına açıklama yapan Mustafa Akay, “Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan'ın konuya ön yargılı yaklaştığı ve olayı bir siyasi boyuta çekmeye çalıştığı vurgulandı. Platform adına yapılan açıklamada şu görüşlere yer verildi. "Kesinlikle siyasi bir hareket değiliz. Platform içinde her siyasi görüşten insan vardır ve herkes bu platform içinde çalışırken siyasi gömleğini çıkarmıştır. İkincisi, Karabük il, ilçe, belde ve köylerinin çöplerinin bertaraf edileceği ve ekonomiye yeniden kazandırılacağı bir tesisin acilen yapılmasını istiyoruz. Karşı çıktığımız bu tesisin orman içine yapılmasınadır. Sayın Bakan Yardımcısı, Karabük'ün %70'nin orman olduğunu ve buradan başka uygun bir yer bulunmadığını söylüyor. Ona, Yenice'nin de %85'nin orman olduğunu hatırlatıyoruz. Eski milletvekilimiz, tesisin yapılacağı yerin Yenice sınırlarında olmadığını de dile getiriyor. Bizim ne demek istediğimiz nedense iyi anlaşılmamış. Biz, Karabük sınırı Yenice sınırı meselesini aştık. Biz ormana yapılmasın diyoruz. Ormanın içinde Ovacık'a da yapılsa karşıyız. Eskipazar'a da yapılsa karşıyız. Eski taş ocağı denilen yer yol yapımı sırasında molozların atıldığı bir yerdir. Taş ocağı değildir. Tarihi İpek Yolu üzerinde olduğu belirtilmektedir ve Kuzpazar olarak bilinmektedir. Ormanın içinde verimsiz alan denilen yerde 100 hektarın ağaçsız olabileceğini düşünmek bile safdilliktir. Dile kolay 100 hektar. Sayın vekil, denilen yeri gördü mü bilemiyoruz? Uzmanlar burayı ideal yer olarak belirlemişler. Uzmanlar burayı uzaydan mı incelemişler de ideal olduğuna karar vermişlerdir? İtirazları anlamak mümkün değildir sanki siyasi bir mücadele veriliyor diyen sayın vekil, çevre ve doğa mücadelesini aslında çok iyi anlamaktadır. Ama, işin kolayı işi siyasi boyuta çekmek ve polemik yaratmaktır. Biz, Yenice'yi ve doğayı sevenler olarak bu oyuna gelmeyiz. Siyaset yapmıyoruz. Toprağımızı savunuyoruz. Sayın vekil de " o zaman yer göstersinler" diyerek işin kolayına kaçıyor. Bizim görevimiz yer göstermek değil, tesisin sağlıklı bir şekilde uygun bir yere yapılmasını sağlamaktır. Tesisin neredeyse bitirilme aşamasına getirildiğı Aşağıkızılcaören köyündeki mahal en uygun yerdir. Tesisin maliyeti ile ilgili de afaki ve çelişkili rakamlar ortaya konulmaktadır. Sayın Mehmet Ceylan, fora kazıklarla desteklenerek tesisin mevcut yerde yapılması önerimizi, bunun maliyeti 5-6 trilyon lira artıracağı ve 5-6 kat maliyetle 30 trilyona çıkacağını belirtiyor. Oysa, aynı tesis için Sayın M.Ali Şahin, belki 10 trilyonluk yatırım ifadesini kullanmaktadır. Bu da çok derin bir çelişkiyi ortaya koyuyor. Şöyle ki; mevcut yerde fora kazıklarla desteklenerek yapılacak tesis maliyeti önemli ölçüde düşürecektir. Çünkü, tesisin büyük bölümü bitirilme aşamasındadır. 12 metresi toprağın altında olmak kaydıyla 14 metrelik 80 cm. çapındaki bir fora kazığın maliyeti 1500 liradır. Buraya 40 kazık çakılması halinde 60 bin lira harcanacak ,ancak daha önce milyonlarca lira harcanarak yapılmış yatırım kurtarılacaktır. Böylece harcama 30 trilyon değil, belki de üç beş trilyona düşecektir. Sayın Mehmet Ceylan'a soruyoruz. Uygun yer denilen yerde yapılacak tesis kaça çıkacaktır? Daha önce yapılan ve vazgeçilen yerdeki tesis ne olacaktır? Burada harcanan paraların hesabını kim verecektir? Bu milletin parasını toprağa dökmek değil midir? Milletin parasını çöpe atarak milletin parasının korunamayacağını Sayın Mehmet Ceylan'ın bildiğini düşünüyoruz. Kısacası; Karabük ve ilçelerinin çöp meselesi ne yazık ki, beceriksizlikten çözülememiş şimdi bir acelecilikle, turizm açılma aşamasında olan Yenice ormanlarına yapılmak istenmektedir. Tekrarlıyoruz. Suya,. toprağa ve havaya; ormana, hayvana ve insana zarar verecek bu tesisin yapılmasına karşıyız ve yapılmasını engellemek için her platformu kullanacağız. Ne de olsa daha işin başındayız ve mücadelemizi kazanmak için bol zamanımız var. Kamuoyuna saygıyla duyururuz” dedi.

blank
İlyas Erbay tarafından
10 Nisan, 2025 14:34 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

DESTEKLE BİLE ZOR AYAKTA DURUYOR, YAZIK !

SGK açıklarını aktüeryal denge sistemiyle kapatamıyor. Gelirler giderleri karşılamaktan çok uzak. Aktüeryal denge; sosyal güvenlik sisteminin finansmanı ve sistemden hak sahiplerine sağlanacak hakların karşılıklı mali durumunu tanımlar. Dengenin bozulması, sosyal güvenlik sisteminin yetersizleşmesi ve giderek çökmesi anlamını taşır.

Türkiye'de çalışan nüfusun yeteri kadar artmaması, buna karşılık emekli sayısındaki anormal artış SGK yı fena halde zorluyor. SGK Hazine desteği ile zar zor ayakta duruyor.
Açık katlanarak artmaya devam ediyor. SGK'nın hazineye yükü son 1 yılda 2 ye katlandı. 2024 yılı Ocak ayında 7 milyar 396 milyon olan açık 2025 Ocak ayında 16 milyar 44 milyona yükseldi.
Ocak ayındaki 417 milyar liralık giderin 290 milyar lirasını emeklilere ödenen maaşlar oluşturdu.
Açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren emeklilerin aylıkları 2002 yılındaki seviyelere çıkarılsa, daha açık ifade ile gerçek enflasyon düzeyinde zam almış olsalardı; SGK nın açıkları kat kat daha yüksek olacaktı. Bu haliyle bile Hazine için büyük yük olarak görülen emekli maaşlarında artış beklemek hayal olur. Sistem maalesef aktüeryal olarak sağlıklı işletilememiştir.
Gelir ve gider dengesizliğinden bunu açıkça görüyoruz.

Kısa vadede çalışan nüfusun en az 2 katına çıkarılması mevcut sistemde mümkün değil. İstihdamı büyük oranda artıracak yani 2 ye katlayacak ciddi bir faaliyet yok!

Gelişmiş ülkelerde 3-4 çalışana bir emekli düşerken, Türkiye'de bu oran neredeyse kafa kafaya; yanılmıyorsam son verilere göre 1.3 çalışana 1 emekli düşüyordu. Çalışanlar Türkiye'de emeklileri finanse edemiyor. Gelmiş geçmiş tüm iktidarların oy kaygısıyla uyguladıkları popülist politikaların acı sonucu budur.
Ne yazık ki, bu politikalar uygulanmaya devam ediyor Son örneğini EYT de gördük.

SGK gelirlerinin yeteri kadar yüksek olmamasının önemli nedenlerinden biri de vergi toplamada ki sıkıntı. SSK yeteri kadar vergi toplayamıyor. Ülkenin kaymağını yiyen yüksek gelir sahipleri ya vergi vermiyor yada çok az veriyor. Bu da yetmez gibi bunların milyarlarca lira vergi borcu affediliyor.

Özel hastanelerin SGK ya yükü nü de unutmayalım.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2022 Sağlık İstatistikleri Yıllığı’nda yer alan veriler, AKP iktidarı döneminde kamunun sağlık hizmetlerindeki payının giderek azaldığını ortaya koyuyor. Verilere göre Türkiye genelinde hastanelerin yüzde 59’u Sağlık Bakanlığı’na bağlı, yüzde 37’si özel sektörde, yüzde 4’ü ise üniversitelerde bulunuyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2022’ye kadar kamu hastanesi sayısındaki artış yüzde 18.22 olarak gerçekleşirken özel hastane sayısındaki artış yüzde 111.7 olarak gerçekleşti. Özel hastane sayısı 2002’de 271 iken 2022 yılında 572 oldu.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezinin (DİSK-AR) ''Özel hastanelerin SGK'ye yükü tırmanıyor'' başlıklı araştırma bültenine göre, 2024'ün ilk altı ayında Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) özel hastanelere yaptığı ödemenin payı yüzde 153 yükseldi. Devlet ikinci basamak hastaneleri için yapılan ödemenin payı ise yüzde 53,9'a düştü.

Bu kadar çarpıklığa, programsızlığa, plansızlığa rağmen bu ülkenin kurumları nasıl ayakta duruyor? Anlamak mümkün değil.

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.