Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

Bilgi Evi Yaz Okulu Açıldı

Safranbolu Yayın: 29.06.2016 14:29
Yazar:
Bilgi Evi Yaz Okulu Açıldı

Safranbolu Belediyesi bünyesinde eğitim hizmeti veren Bilgi Evi Yaz Okulu Sunal Tülbentçi Öğretmen Evinde yapılan törenle açıldı

Aslanlar Bilgi Evi, Ünsal Tülbentçi İlk ve Ortaokulu ile Kalealtı ilk ve Ortaokulu olmak üzere üç farklı noktada eğitim hizmeti verecek olan Bilgi Evi Yaz Okulu, 400’e yakın kayıtlı öğrencisi ile faaliyete geçti.

Bilgi Evi Yaz Okulunda öğrenciler gün içinde öğlene kadar dini eğitim alacak ve manevi değerlerini öğrenecek, öğleden sonra ise sportif faaliyetler ve çeşitli hobi etkinlikleri ile keyifli vakit geçirecek.

Törende konuşan Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy; “ Bu program yaz ayları boyunca camiye gidecek olan çocuklarımız için biz alternatif değildir. Bu projemiz Camilerdeki faaliyeti destekleyen ve onlarla birlikte yürütmeyi hedeflediğimiz bir projedir. Projemizin ana sebeplerinden birisi de yavrularımızı okul sezonunun dışında manevi yönden de yetiştirmek. Yani çocuklarımız bu yaşlarda öğrendikleri ile hayat boyunca ibadet edecekler.  Diğer yönü ile de çocuklarımız intrenet belasından kurtarmak. Maalesef çocuklarımız evde sokakta ellerinde telefon, tablet vs. gibi şeylerin ışığı ile dünyaya bakıyorlar. Farklı bir bakış açısını sağlamak amacı ile sanatla uğraşmalarını sağlamak, hayatlarının sadece internetten ibaret olmadığına vurgu yapmak amacı ile bu projeyi ortaya koyduk” dedi.

Aslanlar Bilgi Evi, Ünsal Tülbentçi İlk ve Ortaokulu ile Kalealtı ilk ve Ortaokulu olmak üzere üç farklı noktada eğitim hizmeti verecek olan Bilgi Evi Yaz Okulunda verilecek olan eğitimlerden de söz eden Başkan Aksoy; “Bu eğitimlerde sabah bölümünde dini eğitimler, Kur-an, ahlak, Peygamber Efendimizin hayatı gibi eğitimler görecekler. Öğleden sonra da hobi kursları, gitar, bağlama, resim, el sanatları, basketbol, futbol, masa tenisi gibi bireysel yeteneklerini geliştirmeyi hayatı daha zevkli kılacak eğitimler vermeyi hedefliyoruz. Yine bu eğitimlere İl ve İlçe Gençlik Spor Müdürlerimiz sağ olsunlar destek veriyorlar. 3 kapalı spor salonu ve 2 halı sahada eğitimler verilecek. Yani, şöyle baktığınızda sabahtan akşama kadar insanın manevi yönünü açacak eğitimlere veriyoruz. Bakınız Ankara’daki dostlarım bile beni arayarak çocuklarının burada Bilgi Evinde eğitim görmelerini istiyorlar. Bu da bizlere mutluluk veriyor. “ şeklinde konuştu.

Çocuklara  da seslenen Safranbolu Belediye Başkanı Dr. Necdet Aksoy; “ Sevgili çocuklar, burada gördüğünüz eğitimlerle bir ömrü geçireceksiniz. Biliyorum havalar sıcak. Bir dönem eğitim gördünüz bu da sizleri yormuş olabilir. Tatil yapmak elbette sizin e hakkınız. Ama sizler bu çağda iken bizlerin sizlere verebilecek olduğumuz eğitimleri vermemiz lazım.  Anne babalar çocuklarımız buradan geldiklerinde mutlaka sorun, bu gün neler yaptınız diye. Yani ilgi göstermenizi, burada ciddi bir eğitime geldiklerini bilmenizi istiyorum. Bu vesile ile Safranbolu’da eğitim alanında güzel işler yapan Bilgi Evinin bir projesini daha burada hep birlikte faaliyete geçiriyoruz. Bu projede emeği geçen, emek veren herkese teşekkür ediyor çocuklarımıza hayırlı olsun diliyorum” dedi.

Konuşmaların ardından Başkan Aksoy ve beraberindekiler sınıfları gezerek hem öğretmenlerden bilgi aldılar hem de çocuklarla ilgilendiler.

Programa Başkan Aksoy’un yanı sıra Başkan Yardımcısı Hüseyin Bilicioğlu, İlçe Müftüsü Hasan Güneş ve çok sayıda aile de katıldı.

 

 

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Manşet Yayın: 06.05.2024 09:00 |Güncelleme:05.05.2024 13:40
Yazar:
KIBRIS KONUSUNDA UNUTULANLAR… ‘’Vicdan hatırlatır, tarih unutmaz…’’

Ne de çabuk geçiyor yıllar…

Kıbrıs konusu Türkiye’nin gündemine gireli 75 yıl, Türk ordusu Kıbrıs’a gireli 50 yıl olmuş. Yıllar geçti ama hiç değişmedi Kıbrıs… Adanın her yanı tarihi gerçekleriyle yaşıyor.

Her şey aynı…

Adada yaşayanlar, adanın sahilleri, adanın sıcaklığı, doğasının güzellikleri, insanlarının adalı halleri hep aynı. Ama değişmeyen tek şey; orada yaşayan insanların geleceğini değiştirme gayretleri…

Aslında bu gayretler 50’li yıllardan beri var. Bu gayretlerin başrol oyuncuları da Rum-Yunan ikilisi…

Sanki o küçücük adada sadece kendileri yaşıyorcasına hiç vazgeçmediler! Ada bizimdir dediler, adanın asıl sahibi Kıbrıs Türk Halkına adayı dar ettiler.

Tarih, özellikle Rumların adalı Türklere uyguladıkları nice mezalimlerle doludur…  Günümüzde hala Kıbrıs Türk Halkına uygulanan yaşam ambargoları bunun en çarpıcı örneğidir.

Rum-Yunan ikilisinin adayı ele geçirme oyunu 20 Temmuz 1974’te Türkiye tarafından bozulunca; işte o tarihten sonra bu oyunu dünyanın neredeyse her yerinde oynamaya başladılar. BM, AB, ABD, İngiltere ve aklınıza gelebilecek her platform onlar için Kıbrıs’ı ele geçirme sahnesi oldu. Hala olmaya devam ediyor.

Aslında bu oyun sahnesinde sergilenen ne varsa hepsinin başında ‘Kıbrıs Müzakeresi’ başlığı var! Ama bu başlığın içinde de talepler hep aynı:

  • Türkiye’nin ada üzerindeki garantörlüğü kabul edilemez,
  • Türk askeri adayı derhal terk etmelidir.
  • 1974’te Güneye göç eden Rumlara terk ettikleri ev, arazi ve malları verilmelidir,
  • Türklerin elinde bulunan toprakların önemli bir bölümü Rum tarafına verilmelidir,
  • Güneye göçen Rumlardan 200 bin kadarı yeniden kuzeye yerleşmelidir,
  • Adaya yerleşen Türkiyeli göçmenler adayı terk etmelidir.
  • Kıbrıs Türklerine azınlık haklarından bir fazlası dahi verilemez,
  • Adanın Yönetim şekli ‘’Birleşik Federal Kıbrıs Cumhuriyeti’’ olmalıdır,
  • Adada tek egemenlik, tek halk, tek kimlik geçerli olmalıdır…

İşte Rum-Yunan ikilisinin hiç değişmeyen talepleri özet olarak budur. Rum kesiminde hangi politikacı yönetime gelirse gelsin. Yukarıda sıraladığım bu taleplerden asla vazgeçemez. Çünkü bu talepler, Rum kilisesinin, Rum Ulusal Konseyinin değişmez kırmızıçizgileridir.

Pekiyi, Rum-Yunan ikilisinin bu talepleri karşısında Türk tarafı ne yapmıştır? Buna bir bakalım:

1968 yılından beri süregelen müzakerelerde hep iyi çocuk biz olalım da bu konu bir an önce çözülsün politikası yıllarca uygulanmış. Hatta bir ara Annan denen bir tuzak planla neredeyse adadaki tüm kazanımlarımızı kaybedeceğimiz sırada; yine Rumların bu plana hayır demesiyle ada elimizden kayıp gitmemiştir.

Sonraki yıllarda KKTC’yi yöneten Talat ve Akıncı dönemlerindeki verelim kurtulalım, Rumlarla iç içe yaşayalım gayretlerine rağmen; gerek Kıbrıs Türk Halkı, gerekse özellikle Türkiye hem müzakerelerde, hem de uluslararası platformlardaki tüm dayatmalara direnerek adayı bu ikiliye teslim etmemişlerdir.

Günümüze gelindiğinde artık ne Türkiye, ne de adada kurulan son Türk devleti KKTC’nin yönetimi; iki ayrı devlet, iki ayrı egemenlik, iki ayrı yönetim, iki ayrı halk gerçeği kabul edilmeden müzakere masasına gelmeyeceklerini net bir şekilde açıklamışlardır.

Son birkaç aydan beri BM gözetiminde Kıbrıs konusunda yeniden müzakerelerin başlaması için türlü gayretler sarf edilmektedir. Ama gelin görün ki, her defasında Türkiye’nin AB müzakerelerinin başlaması için konuyla hiç alakası olmayan Kıbrıs konusunu çözün dayatması ülkemizin önüne koyulmaktadır. Böylesi bir iki yüz yüzlülük görülmüş müdür?

Yazımın girişinde de belirttiğim gibi adada aslında değişen hiçbir şey yoktur. Değişen sadece zaman, o zamana sığan gerçeklerdir.

Adanın güneyinde Rumlar, kuzeyinde Türkler yaşamakta. Bu insanlar yaşam mücadelesi için her gün işlerine gidip gelmektedirler.

Rumların en büyük avantajı; haksız, hukuksuz kabul edildikleri AB üyeliği ile tüm dünyanın adanın yasal hükümeti olarak GKR yönetimini tanımış olmalarıdır.

Türklerin ise en büyük dezavantajı; yaşadıkları devleti Türkiye’den başka hiçbir devletin tanımamış olması, taşıdıkları kimliğin Türkiye hariç hiçbir ülke tarafından kabul görmemesidir.

Bundan önce kaleme almış olduğum, ‘’Kıbrıs Konusu Kabuk Bağladı’’ başlıklı yazımda bahsettiğim gerçekler hiç değişmemiş, hala geçerlidir. Bu yazımda belirtmiş olduğum hususlar ise Kıbrıs konusunda unutulanları yeniden hatırlatmak içindir.

Unutulmasın ki:

‘’Vicdan unutmaz, tarih hatırlatır…’’

 

Atilla Çilingir

www.atillacilingir.com

06 Mayıs 2024

 

 

 

 

Paylaş: