blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
01 Ekim, 2024 16:30 tarihinde yayınlandı
A+ A-

161 yıllık Fener 5 nesildir Çilesiz ailesine emanet

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, “5 nesildir Çilesiz ailesi tarafından bakımı yapılan fener, Karadeniz’deki denizcilerimizin adeta pusulası olmuştur” dedi.

Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Türkiye’nin en kuzey ucu Sinop’ta bulunan İnceburun Deniz Feneri’nin yerden 9 metre, deniz seviyesinden ise 26 metre yükseklikte yer aldığını kaydederek, “1863 yılında inşa edilen ve 5 nesildir Çilesiz ailesi tarafından bakımı yapılan fener, 161 yıldır Karadeniz’deki denizcilerimizin adeta pusulası oldu. Bizler, böylesi tarihi yapıların korunmasını sadece bir görev değil, milli bir sorumluluk olarak görüyoruz” dedi.
“Işığın Hep Yanması için Tüm Desteği Vermeye Devam Edeceğiz”
İnceburun Deniz Feneri’nin 5. kuşak bakıcısı Erol Çilesiz’in 1992 yılından bu yana babasından devraldığı mirası başarıyla sürdürdüğünü belirten Bakan Uraloğlu sözlerine şu şekilde devam etti:
“Erol Bey’in büyük dedesi Şaban Bey’den başlayarak, Haşim Bey, Ahmet Çilesiz, Hüseyin Çilesiz ve şimdi de Erol Çilesiz, bu önemli görevi başarıyla yerine getirdiler. İnceburun Deniz Feneri aynı zamanda nesilden nesle aktarılan bir mirastır. Bu tarihi fenerin varlığını sürdürebilmesi, başta Erol Çilesiz ve ailesi olmak üzere büyük emek veren insanların sayesinde mümkün olmuştur. İnceburun Deniz Feneri, Çilesiz ailesinin gözü, gönlü ve emeğiyle bu zamana kadar ışığını hiç kaybetmedi. Biz de onların bu özverisine her zaman minnettarız. Denizcilerimizin güvenliğini sağlayan bu ışığın hep yanması için elimizden gelen tüm desteği vermeye devam edeceğiz.”
“İnceburun Feneri, her şeyden önce bizim için bir iş yerinden fazlasıdır. Burası bizim evimizdir, yuvamızdır”
İnceburun Deniz Feneri’nin 5. kuşak bakıcısı Erol Çilesiz ise aile mesleğinin öyküsünü anlatırken şu sözlere yer verdi: “Babam bu fenerde görevliyken, 1965 yılında doğdum ben. Yani çocukluğumdan beri aşinayım fenerdeki zorlu çalışma şartlarına. 1992 yılından beri Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğümüze ait bu fenerde hizmet vermekteyim. İnceburun Feneri, her şeyden önce bizim için bir iş yerinden fazlasıdır. Burası bizim evimizdir, yuvamızdır.”
“Her sabah rutin bakımlarımızı ve temizliğimizi yaparız”
Denizcilere yol gösteren, rehber olan bu fenerin hiçbir zaman sönmemesi, işleyen bu sistemin hiçbir zaman aksamaması ve bu çarkın hiç durmaması gerektiğini vurgulayan Erol Çilesiz, “Seyir yardımcısı olarak bu noktada denizlerimizdeki seyir emniyetini sağlıyoruz. Teknolojik olarak sürekli olarak kontrol altında olsa da gece boyu devamlı olarak fenerimizin mekanizmasını ve ışığını kontrol ederiz. Her sabah da rutin bakımlarımızı ve temizliğimizi yaparız. Hava şartlarına göre küçük bakım onarımlarını gerçekleştiririz. Düzenli aralıklarla da fenerde büyük bakımlarımız olur. İşimi gerçekten çok severek yapıyorum ve Türkiye’nin en kuzey ucundan; tarihî İnceburun Fenerimizden tüm denizcileri ve denizi sevenleri selamlıyorum” açıklamalarında bulundu.
(HÖ-

BUNU KİM HAZMEDEBİLİR?
blank
İlyas Erbay tarafından
22 Aralık, 2024 14:39 tarihinde yayınlandı
A+ A-

BUNU KİM HAZMEDEBİLİR?

Ülkemiz küresel, fırsatçı vampirler tarafından sömürüldüğü sürece, ekonomide düzelme beklemek saflık olur. Sadece küresel vampirler değil, kanımızı emen, aç gözlü aşağılık vampirlerden kendi içimizde de var. Hem içeriden hemde dışarıdan sürekli sömürülüyoruz. Ne pahasına olursa olsun bu sömürü düzeninden kurtulmak zorundayız. Ülkenin bu sarmaldan bir an evvel çıkması gerekiyor.

Değerli okuyucularım, ülkemizin küresel para baronları ve büyük sermaye sahipleri tarafından yıllardır nasıl sömürüldüğünü 2 yıl önce kaleme aldığım bir makalemde o günün rakamlarıyla basitçe anlatmıştım. Şimdi, güncel rakamlarla, herkesin anlayabileceği bir şekilde bir kez daha bu konuya dikkatinizi çekmek istiyorum.
Konunun daha iyi anlaşılması için, öncelikle, şu iki soruyu tekrar soralım.

1.) Bu kadar büyük parayı, daha doğrusu vurgunu dünyanın hangi ülkesinde yapabilir siniz?

2.) Bu para kimden çıkıyor?

Dolar düşüyor, ekonomi uçuyor! Dolar yükseliyor, ekonomi batıyor!
Öyle mi acaba? Buyrun bakalım! Yükselse de, düşse de birileri sürekli kazanıyor, kaybeden hep ülkemiz!

Düşük kur, yüksek faiz/Yüksek kur, düşük faiz! Yıllardır bu ikisi arasında gidip geliyoruz. Birilerinin işine gelen de işte bu!
Her ikisinin de düşük olması için üretime dayalı güçlü bir ekonomiye sahip olmak gerekiyor. Bu dalgalanma devam ettiği sürece güçlü bir ekonomiden söz edemezsiniz.

İçimizdeki ve dışarıdaki para baronları sürekli pusudalar. Bekledikleri fırsat ortamı; doların tavan yapmasıyla yine oluşmaya başladı. Eee, ne demişler? “Bekleyen derviş muradına erermiş”
1 dolar şu anda 35 ₺ Muhtemelen, harekete geçmek için biraz daha yükselmesini bekleyecekler. Aslında beklemelerine de gerek yok. 35₺ iyi bir rakam.

Biz doların 40₺ TL. olduğunu varsayalım. 100 milyon doları olan bir küresel yatırımcıyı örnek alalım. ( bu içimizdeki para babalarından biri de olabilir) Bunlar bu gün itibariyle, dolarlarını bozdurduklarında, karşılığında; 100 milyon dolar x 40=4 milyar TL elde edecekler. Malûm, şu anda TL mevduat faizleri % 50 seviyelerinde. Bizim yatırımcı, daha doğrusu fırsatçı vampir 100 milyon dolarını bozdurarak aldığı 4 milyar lirayı % 50 den, TL. mevduat faizine bağladığında, 6 ay sonra 1 milyar TL. faiz geliri elde edecek ve parası 5 milyar TL. olacak. Oyununun 2. perdesi işte tamda burada başlıyor. 5 milyar TL yi tekrar dolara çevirip karşılığında 125 milyon dolar alacak. Yani 100 milyon doları 6 ayda 125 milyon dolar olacak. 100 milyon doları kendi ülkesinde faize koysaydı, 6 aydaki getiri 2 milyon dolar civarında olacaktı.
Bizde ne oldu? 25 milyon dolar.
Belki farkettiniz. 6 aylık sürede doları TL karşısında sabit tuttum. Biraz yükseldiğini, 45 ₺ olduğunu varsaysak bile arada uçurum var! 100 milyon doları olmayan biri de ülkesinde %4 -%5 faizle bu parayı temin edip bu büyük fırsattan yararlanabilir. Ülkemizdeki elde ettiği 125 milyon dolardan çektiği kredinin 6 aylık faizi olan 2 milyon doları ve ana parayı aldığı bankaya ödediğinde, cebine en az 22-23 milyon dolar kalır ki, 6 ayda çok büyük getiri.

Ülkemizdeki bu fırsat ortamı küresel para baronlarının iştahını kabarttığı için, zaman zaman hızlı bir şekilde ülkeye çok yüksek miktarda sıcak para girişi oluyor. Ekonomide, sıcak paraya bağlı, suni, geçici bir canlanma hemen kendini gösteriyor. Yalaka basın her zaman olduğu gibi yine “Ekonomide bahar havası” manşetleri atıyor.

100 milyon dolara dünyanın neresinde; bu kadar kolay, bu kadar kısa sürede, 25 milyon dolar getiri elde edebilirsiniz? Böylesine büyük bir vurgunu yapabileceğiniz tek bir ülke var. TÜRKİYE
Örneği 100 milyon dolar üzerinden verdim. Aslında rakam korkunç boyutlarda.

Bu faiz kur oyunu; yıllardır bu şekilde oynanıyor. Küresel para baronları ile birlikte içimizdeki para babaları sürekli kanımızı emiyor. Olan zavallı Türk halkına oluyor! Zaman zaman notlar alırım. Arşivlerime baktım. Aynı oyun; 2020 yılında da oynanmış. doların tavan yaptığı Kasım 2020 de. 1 $ = 8.567₺ yi görmüş. O zamanda bu küresel vampirler ülkemize çökmüşler. 4 ay sonra dolar 6.95 TL ye düş(ürül)müş. Ülkenin milyarlarca doları yine bunların cebine akmış!

Bu şekilde gelen yabancı sermayenin faydadan çok zararı vardır. Yabancı sermayeyi, yatırım amaçlı, istihdam yaratacak şekilde çekebilirsek ancak o zaman ülkeye bir faydası olur.

İşin özeti şu; bu bir kısır döngü. dolar yakında tekrar düşecek, sonra tekrar yükselecek. Faiz / kur karşılıklı oyna(tıl)maya devam edecek. Küresel vampirler ( içimizdeki para babası vampirler de dahil ) kanımızı emmeye devam edecekler. Tam bir win win durumu ! Şimdi yukarıda sorduğum iki soruyu tekrar okuyun ve yanıt verin. Bunu hangi akıl, vicdan kaldırabilir? Bu ülkenin bir vatandaşı olarak bunu hazmedemiyorum, öfke doluyum. Ülkemizin sömürülmesine neden olan, bu fırsat ortamını yaratan; küresel oyun kuruculara ve içimizdeki işbirlikçilerine söyleyecek söz bulamıyorum!

Ekonomist değilim, bunları görmek için ekonomist olmaya da gerek yok. Haddim olmayarak alanlarına girdim kusuruma bakmasınlar!
Aslında, biraz sorgulamak, araştırmak yeterli. Araştırmadan, sorgulamadan ekonomi iyi, dolar düşüyor. Aaa dolar yükseliyor batıyoruz diye düşünenlere; ülkemizin nasıl sömürüldüğünü umarım anlatabilmişimdir.

Mehmet gider, Ahmet gelir. Hafize gider, Pakize gelir, bu döngü bitmez! Bu acımasız kısır döngüden, bu girdaptan kurtulmanın tek bir yolu var. ÜRETMEK. Aksi halde kurtlar sofrasında yem olmaya devam ederiz.

İlyas Erbay

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.