Berkay Doğan tarafından
22 Ağustos, 2024 13:52 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 28.08.2024 10:53
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Makamına Haciz Geldi, Görevine Plastik Masa ve Sandalyeyle Devam Etti

(ANTALYA) -Antalya Döşemealtı Belediye Başkanı CHP’li Menderes Dal, belediyeye ait makam eşyalarının bir firma tarafından haczedilmesinin ardından görevine plastik masa ve sandalye ile devam ediyor. Geçmiş dönemden kalan borçlar nedeniyle uygulanan haciz işlemi, belediye binasındaki birçok eşyanın alınmasına neden oldu. Başkan Dal, bu durum karşısında görevini sürdürebilmek için plastik masa ve sandalyeye geçiş yaptı. Başkan Dal, yaşanan bu olayla ilgili açıklamalarda bulunarak, "Belediyemizin geçmiş dönemden kalma borçları nedeniyle karşı karşıya kaldığımız bu durum, "1,5  milyar liralık bir borç devraldık.Yaklaşık 630 tane taşınmazımız var. 200 civarında hizmet aracı var. Tamamında haciz var. Soluk almaya çalışıyoruz tabiri caizse ama biz bu soluğu alacağız. Gördüğünüz gibi odayı boşalttılar dün. Bir tane plastik masamız ve 20 tane plastik sandalyemiz var. Hizmet edebilmek için bu eşyalar yeter bize” dedi.  Bu durum halkımıza hizmet etme azmimizi asla kırmayacaktır. Görevimizi hangi koşullarda olursa olsun sürdürmeye kararlıyız. Plastik masa ve sandalye, halkımıza hizmet yolunda bize engel olamaz. Bizim önceliğimiz, Döşemealtı halkının refahı ve mutluluğudur," dedi. Menderes Dal, belediyenin mali durumunu düzeltmek ve halkın hak ettiği hizmeti sunabilmek adına ellerinden geleni yapacaklarını belirterek, “Bu zorlukları aşacağız ve Döşemealtı’nı daha güzel bir geleceğe taşıyacağız,” ifadelerini kullandı. Haciz işlemi sonrası başkanın sergilediği bu tutum, belediye çalışanları ve vatandaşlar tarafından takdirle karşılandı.  

blank
İsmail AKCA tarafından
10 Nisan, 2025 01:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİZE 3 NİSAN YETER..!

Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,

Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.

Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.

Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…

Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.

Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!

Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…

Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.

Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.

3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.

Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!

Bakın bizim bir Üniversitemiz var.

Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.

Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.

Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.

Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.

Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.

Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.

Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.

Neden..?

Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.

Peki biz ne yapıyoruz..?

İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!

Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.

Lütfen kendimizi kandırmayalım.

Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,

Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.

Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,

Çok güzel, ama

Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?

Dün, Burhanettin Uysal vardı, Refik Polat vardı.

Bugün Fatih Kırışık var

Yarın o da gider. Karabük Üniversitesi kalır.

Bu şehrin kıymetini ve değerlerini bilmek lazım…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.