09 Ağustos, 2024 12:36 tarihinde yayınlandı /Güncelleme: 05.10.2024 08:10
A+A-
Bu Yazıyı Paylaş
veya linki kopyala
MİLLET CAMBAZA BAKARKEN…
MİLLET CAMBAZA BAKARKEN...
Mustafa Akay
"Cambaza bak" hikayesini duymayanımız yoktur. Cambaza bak, ünlü bir yankesicisi yöntemidir. Hikayesi, bir yere gösteri için gelmiş kumpanyanın, iki direk arasında gerilmiş tel üzerinde yürüyen, hünerini gösteren cambazı ve aşağıda onun bu hünerini kötüye kullanan yankesiciyi anlatır.
Cambaz ip üzerinde yürürken, izleyicilerin ona bakmasını sağlamak için, "cambaza bak cambaza" diye bağıran yankesici amacına ulaşmış olur. Herkes, cambaza bakarken, yankesici izleyicilerin ceplerini boşaltıverir.
"Cambaza bak" diye sadece yankesiciler bağırmaz Yaşamın her alanında, dikkatleri başka yöne çevirmek için bu taktik uygulanır. En iyi uygulayıcıları da, siyasetçilerdir.
Siyasetçi, bir işin içinden çıkamadığı zaman insanların başka yerlere bakmasını sağlayacak taktikler üretir.
Bunlardan bir tanesi, gündemi değiştirmek için bu yolu denenmesidir.
Çarşıda pazarda pahalılık insanların belini bükerken, emekliye üç kuruş hak görülürken, ekonomi dip yapmak üzereyken, kısmen de olsa, homurtular yükselir.
Üreticiler, işçiler, esnaf tepki koymaya başlarlar. Yürüyüşler, mitingler yapılır. Ortalık kızışır. İnsanların burnundan solur hale gelmesi harareti artırır.
O zaman ne yapar siyasetçi, "cambaza bak cambaza" benzeri bir laf atar ortaya. İnsanlar, o lafın ya da cambazın etrafından odaklaşırken, gündem bir çırpıda değişiverir.
Bu arada, istedikleri kadar zam yaparlar, halkın kullandığı ürünlere. Enflasyonun sürekli artmasından yakınan insanlar, bu lafın ardına takılıp giderler. İşin kötüsü, yapay bir gündemin oluşmasının ardına muhalefet de takılarak, oyunun bir parçası olur.
Ülkeyi yönetenlerin, yığınla danışmanları vardır. Bu danışmanlara çok sıfırlı maaşlar verilir. Onlar, sürekli kitapları karıştırarak, söylenmiş ilginç sözleri bulurlar ve danışmanlık yaptıklarına prompter denilen aygıttan sufle verdirerek konuştururlar. Bu çağımız siyasetinde, gelişmiş teknolojinin siyasilere sağladığı bir olanaktır. Yoksa, bir siyasetçinin, bu kadar lafı aklında tutması olanaklı değildir.
Bir ülkenin önderlerinin çok ünlü özlü sözü vardır. Örneğin, büyük önderimiz Atatürk, " Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir" der. İsmet İnönü, " Yeni bir dünya kurulur, Türkiye de orada yerini alır" diye konuşur. Bülent Ecevit, " Toprakişleyeninsu kullananındır " diye haykırır. Süleyman Demirel, " Bir takım yürüyüşler oluyor diye asabınız bozulmasın. yollar yürümekle aşınmaz" diye ifade eder demokrasi anlayışını.. Turgut Özal, "Irak savaşına Amerika'nın yanında girersek, bir koyar üçalırız" diyerek amacını ortaya koyar.
Özlü söz söyleyenlerimiz sadece bunlarla sınırlı değildir. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan da büyüklüğüne paralel sözler etmiştir. Bunlardan bir tanesi, " Eğer benim emir komuta merkezim bana papaz elbisesi giyeceksin diyorsa, papaz elbisesini giyer, bu şekilde gider görevimi yaparım" diye altın değerinde bir lafa sahiptir.
Neyse, bunlar geçmişte kaldı.
Hünkarımız, son günlerde yaşanan ekonomik çöküntüleri unutturmak için "ev zencileri" lafını ortaya attı. Millet şimdi bununla oyalanıp duruyor.Biz de bu oyalanmanın içindeyiz, ne yazık ki...