Ihlas Haber Ajansı tarafından
03 Kasım, 2023 04:12 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Uğurcan Çakır: “Biz Trabzonsporuz, çok çalışıyoruz, kazanmak için oraya gideceğiz”

Trabzonspor kaptanı Uğurcan Çakır, Fenerbahçe’nin sezona iyi başladığını belirterek, “Maçın motivasyonu büyük. Fenerbahçe iyi bir takım. Yıllardır karşılaştığımız büyük bir camia. İnşallah iyi bir oyunla iyi bir skor alırız” dedi.
Trendyol Süper Lig’in 11. haftasında deplasmanda karşılaşacağı Fenerbahçe maçının hazırlıklarını sürdüren Trabzonspor’da kaptan Uğurcan Çakır, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Fenerbahçe müsabakasında kazanmak için oynayacaklarını belirten bordo-mavililerin başarılı kalecisi Uğurcan Çakır, “Abdullah hoca 2 hafta önce geldi. Alanyaspor ve Karagümrük maçlarını oynadık. Aslında çalıştıklarımızın belli bir bölümünü sahaya yansıttık. Fenerbahçe bu sezona iyi başladı. Sonuçlardan zaten belli oluyor ama biz de Trabzonspor’uz. Büyük maçları tahmin etmek kolay değil. Tabi ki çıkıp kazanmak için oynayacağız. Çalışacağız, bu haftayı iyi değerlendiriyoruz. Oynadığımız maçlar hakkında analiz yaptık” dedi.
Fenerbahçe maçının motivasyonun büyük olduğunu dile getiren Çakır, “Takım ve camia olarak saha dışında yaşanan olaylardan daha çok saha içinde kalmaya çalışıyoruz. Kimin ne paylaştığının önemi yok. Hafta sonu maç oynanacak ve sonuçlarını hep beraber göreceğiz. Biz Trabzonsporuz, çok çalışıyoruz. Kazanmak için oraya gideceğiz. Umarım öyle olacak. Takımın kazanması daha önemli. Milli takımın önemi ve son 4-5 haftalık performansımın iyi olduğunu düşünüyorum. Sezon başında istediklerimi yapamadım ama sonrasında toparlanmayı başardım. Bu maçı kazanmak benim performansımdan çok daha önemli. İnşallah takım arkadaşlarım gerekeni yapacaktır. Zaten hocamız bize gereken herşeyi söylüyor. İnşallah güzel bir maç olur. Saha dışındaki olaylar ilgimizi çekmiyor. Çünkü zaten büyük maçların motivasyonu ayrı oluyor. Fenerbahçe sezona iyi başladı. Biz de kendi kalitemizi biliyoruz. Hocamızın, arkadaşlarımızın istedikleri eğer özellikle hocanın çalıştırdıkları rakibin zayıf yönleri üzerinde çok tekrar yaparsak ben iyi bir maç geçireceğimizi düşünüyorum. Dışarıda olan olaylar, paylaşımlar ekstra bir motivasyon oluşturmuyor. Maçın motivasyonu büyük. Fenerbahçe iyi bir takım. Yıllardır karşılaştığımız büyük bir camia. İnşallah iyi bir oyunla iyi bir skor alırız” şeklinde konuştu.

“Önümüzde 30 haftalık uzun bir süre var”
Futbolun dinamik bir oyun olduğunu kaydeden Çakır, “Her kaleci hocasının istedikleri farklı oluyor ama geriye dönüp bakmamak gerekiyor. Çünkü önümüzde 30 haftalık uzun bir süre var. Yeni hoca geldi. Çok çalışarak arkadaşlarımız ile saha içinde ve dışında birlik olup hocanın dediklerini yapmaya çalışıyoruz. Hocayı tanıyoruz, bizden istediklerini biliyoruz. Belli oyuncular hoca ile burada çalıştı. Hocanın verdiği antrenmanlara, taktiklere sahip kalırsak başarılı olacağımızı düşünüyorum. Zaten Abdullah hoca ile bunu başarmıştık. Biraz daha fazla uyum sağlamak istiyoruz. İnşallah böyle olur” diye konuştu.

“Modern futbol artık değişti”
“Bana güvenenleri yanıltmamak, hayatımı bunun üzerine kurdum” diyen Çakır, “Çünkü gerçekten bana güvenildiği zaman neler verebileceğimi biliyorum. Montella geldikten sonra kendisiyle ve kaleci hocamızla görüşmem oldu. Bana güvendiğini söyledi. Ben de güvenini boşa çıkartmamak için elimden geleni fazlasını vermeye çalıştım. Milli Takım’da bir değişim süreci oldu. Hırvatistan ve Letonya maçında hocanın gösterdiklerine çok çabuk uyum sağladı. A Milli Takım’da gerçekten çok büyük kariyerler ve çok büyük oyuncular var. Hocanın aurası ve istediklerini çok net bir şekilde anlatması bu maçlarda bize çok yardımcı oldu. Bunu da başardığım için mutluyum. Modern futbolda rakibinizin ne yaptığını bilmek önemli. Hırvatistan maçından önce Montella 6-7 kez toplantı yaptık. Kısa ve net konulardı. Abdullah Hoca bu sefer geldiğinde 5-6 kez analiz yaptırdı. Neyin eksik, kendisinin ne istediğini anlattı. O da benzer şeyler istiyordu aslında. Modern futbol artık değişti. Rakibinizin ne yaptığını bilmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Bu seneki kadronun geçen seneye oranla daha iyi olduğunu düşünüyorum”
Futbolda uyum sağlamanın kolay olmadığını dile getiren Çakır, “Takımdaşlık geçen seneye oranla çok daha iyi. Birçok yeni arkadaşımız katıldı. Futbolda uyum sağlamak kolay olmuyor. Arkadaşın için mücadele edersen, arkadaşın için fazlasını sahada verirsen bu galibiyetlerle uyumu daha fazla yakalıyorsun. Ben bu seneki kadronun geçen seneye oranla daha iyi olduğunu düşünüyorum. Bence galibiyetlerle takımdaşlığımız ve uyumumuz hızlanacaktır. Abdullah hoca sürekli bunu vurguluyor. Sadece sonuçları daha iyi alıp, bunu hızlandırmamız gerekiyor” dedi.

“Hem uzunu, hem kısayı oynayabileceğimizi düşünüyorum”
Uğurca Çakır, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Hoca ile konuştuğumuzda hem geriden oyun kurarak hem de birinci bölgeden pas ile çıkarak çalışacağını söyledi. Onu da çok analizle göstermemiz gerekiyor. Milli Takım’da da böyle oldu. Montella geldikten sonra biraz daha analizlerle, çalışmayla geriden oyun kurmayı gösterdi. Bu çok tekrar gerektiren bir anlayış. Abdullah hoca da bunu uygulayacağını söyledi. Bunun çok çalışılması gerekiyor. Orada yapacağınız bir hata size çok pahalıya patlayabiliyor. Oyuncu profilinin bunu uygun olması gerekiyor. Bu sezon ona uygun oyuncular olduğunu düşünüyorum. Trabzonspor’da yaklaşık 4-5 sezondur oynuyorum. Aslında geriden oyun kurarak oynadığım dönem çok az olmuştu. Hocamız benden ne istiyorsa onu yapmaya çalışıyorum. Eğer 3. bölgeye top vurulacaksa onu yapmaya çalışıyorum. Hem uzunu hem kısayı oynayabileceğimizi düşünüyorum. Onun üzerine antrenmanlar yapıyorum.”

blank
İlyas Erbay tarafından
10 Nisan, 2025 14:34 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

DESTEKLE BİLE ZOR AYAKTA DURUYOR, YAZIK !

SGK açıklarını aktüeryal denge sistemiyle kapatamıyor. Gelirler giderleri karşılamaktan çok uzak. Aktüeryal denge; sosyal güvenlik sisteminin finansmanı ve sistemden hak sahiplerine sağlanacak hakların karşılıklı mali durumunu tanımlar. Dengenin bozulması, sosyal güvenlik sisteminin yetersizleşmesi ve giderek çökmesi anlamını taşır.

Türkiye'de çalışan nüfusun yeteri kadar artmaması, buna karşılık emekli sayısındaki anormal artış SGK yı fena halde zorluyor. SGK Hazine desteği ile zar zor ayakta duruyor.
Açık katlanarak artmaya devam ediyor. SGK'nın hazineye yükü son 1 yılda 2 ye katlandı. 2024 yılı Ocak ayında 7 milyar 396 milyon olan açık 2025 Ocak ayında 16 milyar 44 milyona yükseldi.
Ocak ayındaki 417 milyar liralık giderin 290 milyar lirasını emeklilere ödenen maaşlar oluşturdu.
Açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren emeklilerin aylıkları 2002 yılındaki seviyelere çıkarılsa, daha açık ifade ile gerçek enflasyon düzeyinde zam almış olsalardı; SGK nın açıkları kat kat daha yüksek olacaktı. Bu haliyle bile Hazine için büyük yük olarak görülen emekli maaşlarında artış beklemek hayal olur. Sistem maalesef aktüeryal olarak sağlıklı işletilememiştir.
Gelir ve gider dengesizliğinden bunu açıkça görüyoruz.

Kısa vadede çalışan nüfusun en az 2 katına çıkarılması mevcut sistemde mümkün değil. İstihdamı büyük oranda artıracak yani 2 ye katlayacak ciddi bir faaliyet yok!

Gelişmiş ülkelerde 3-4 çalışana bir emekli düşerken, Türkiye'de bu oran neredeyse kafa kafaya; yanılmıyorsam son verilere göre 1.3 çalışana 1 emekli düşüyordu. Çalışanlar Türkiye'de emeklileri finanse edemiyor. Gelmiş geçmiş tüm iktidarların oy kaygısıyla uyguladıkları popülist politikaların acı sonucu budur.
Ne yazık ki, bu politikalar uygulanmaya devam ediyor Son örneğini EYT de gördük.

SGK gelirlerinin yeteri kadar yüksek olmamasının önemli nedenlerinden biri de vergi toplamada ki sıkıntı. SSK yeteri kadar vergi toplayamıyor. Ülkenin kaymağını yiyen yüksek gelir sahipleri ya vergi vermiyor yada çok az veriyor. Bu da yetmez gibi bunların milyarlarca lira vergi borcu affediliyor.

Özel hastanelerin SGK ya yükü nü de unutmayalım.
Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2022 Sağlık İstatistikleri Yıllığı’nda yer alan veriler, AKP iktidarı döneminde kamunun sağlık hizmetlerindeki payının giderek azaldığını ortaya koyuyor. Verilere göre Türkiye genelinde hastanelerin yüzde 59’u Sağlık Bakanlığı’na bağlı, yüzde 37’si özel sektörde, yüzde 4’ü ise üniversitelerde bulunuyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2022’ye kadar kamu hastanesi sayısındaki artış yüzde 18.22 olarak gerçekleşirken özel hastane sayısındaki artış yüzde 111.7 olarak gerçekleşti. Özel hastane sayısı 2002’de 271 iken 2022 yılında 572 oldu.

Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezinin (DİSK-AR) ''Özel hastanelerin SGK'ye yükü tırmanıyor'' başlıklı araştırma bültenine göre, 2024'ün ilk altı ayında Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) özel hastanelere yaptığı ödemenin payı yüzde 153 yükseldi. Devlet ikinci basamak hastaneleri için yapılan ödemenin payı ise yüzde 53,9'a düştü.

Bu kadar çarpıklığa, programsızlığa, plansızlığa rağmen bu ülkenin kurumları nasıl ayakta duruyor? Anlamak mümkün değil.

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.