Karabük Postası tarafından
17 Eylül, 2023 15:44 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 4dk
Yorum Sayısı: 0

Hayvanda kısırlaştırma yöntemi kalkıyor

Köpeklerde ötenazi sorununun önüne geçmek, kısırlaştırmanın ekonomik maliyetini düşürmek ve hayvan popülasyonu riske atmamak için KOÜ Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Karadeniz tarafından yeni bir çalışma yürütüldü. Bilimsel verilere dayanarak yürütülen çalışma ile kadınlarda kullanılan spiralin (rahim içi araç) köpeklerde de kullanılabileceği kanıtlandı. Belediyelerden spiral kullanımı için destek bekleyen Doç. Dr. Emre Karadeniz, "Biz hayvanların doğasıyla oynamıyoruz. Sadece içerde bir döllenme sürecini sekteye uğratıyoruz. Türkiye’de bu uygulamayı başlatıp, tüm dünyada da uygulattırmak istiyoruz" dedi. Kocaeli Üniversitesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Emre Karadeniz, köpekler için 1997 yılında Arjantin'de patenti alınmış, uygulanabilirliği tespit edilmiş ancak kitlesel kullanım şansı elde edemediği için rafa kaldırılan rahim içi cihazın Türkiye'deki kullanımı için kolları sıvadı. Köpeklerin kısırlaştırılırken çektiği acıyı yok etmek, maliyeti düşürmek ve dünyadaki ötenazi sorununu çözmeyi hedefleyen Doç. Dr. Emre Karadeniz, spiralin köpeklerdeki kullanımı için belediyelerden destek bekliyor. Bilimsel verilere dayanarak araştırmalar yaptığını söyleyen Doç. Dr. Emre Karadeniz, "Türkiye'de herkesi rahatsız eden sokak hayvanlarının popülasyon artışı var. Bu konuda ne yapabiliriz? Ülkenin gerçekleri ile bağdaşan, çözüm yolu neler olabilir diye değerlendirme toplantısı yaptım. Tamamen bilimsel verilerle, hiçbir ön yargıda bulunmadan, 'Bilimle ne yapabiliriz?' diye dünyanın çözümlemelerini ülkemizin şartlarıyla bir araya getirdik. Dünyanın tecrübe ettiği ve başarı sağladığı yolaklar var. Bizim de ülkemize has şartları var. 'Bu yolaklarla biz nereye varabiliriz? Ne olabilir?' diye düşündüğümüzde dünyanın şu ana kadar tanımladığı çözümlemenin hiçbirini gerek ekonomik şartlar, gerekse de hayvan popülasyonun büyüklüğü, alt ve üstyapı olarak değerlendirdiğimizde bu doğrular bizim doğrularımız olmuyor" dedi. "Bilimsel olarak ortaya konmuş" Emre Karadeniz, sözlerini şöyle sürdürdü: "Barınakların sayısının artırılması ekonomik, alt ve üstyapı anlamında başarılı şekilde sonuçlandırmanız mümkün değil. Kısırlaştırma, şu anki mevcut politikalarla başarılı bir sonuç mümkün değil. Bu çerçevede dünyada denenmiş, fikir anlamında işlenmiş, bilimsel olarak da ortaya konmuş ancak kitlesel kullanımı olmayan rahim içi araç uygulamalarını hayvanlarda uygulayabilir miyiz diye öngörümüz vardı. Bu işin içerisine girdiğimizde bunu yapabileceğimize inandık. Bu projenin ülkenin karşılaştığı sorunların içerisinde artan köpek popülasyonu sorununu çözmeyi başarabildiğini bilimsel olarak farkına vardık. Sahibi olduğum firmanın bir ürün portföyünde Pia RİA isminde rahim içi aracı geliştirdik. Bu sorunu çözmek için mantık çerçevesinde yeterli bir ürün. Rahim içi aracın kitlesel kullanım anlamında yapabilir miyiz diye yerel yönetimlere danışıyoruz ve bir sonuca varmaya çalışıyoruz. Eğer bunu başarırsak bütün dünyaya, ötanaziyi çözüm olarak da değerlendirip bize hayvan hakları dersi vermeye çalışanlara, 'Siz ötanaziyi bırakın, gelin rahim içi araçlarla bir şeyler yapalım’ deme şansımız olacak. Şu an da bunun filizlerini atıyoruz, umarım başarılı oluruz" "Ötanaziye gerek kalmadan hayvan popülasyonunu kontrol altına alabiliriz" Kadınlarda kullanılan spirali, aynı yöntemle köpeklerde kullanmayı hedefleyen Karadeniz, "Dünyada rahim içi araçta 100 yıldan fazla insanlık tecrübesi var. İnsanlarda denenmiş ve başarılı sonuçlar ortaya konmuş. Bizim ülke gerçeklerine en uygun rahim içi aracı köpekler için üretip kitlesel uygulamalar yapmak istiyoruz. Hem ekonomik şartlarda hem de ülke şartlarında 100 sene sonra bile dünyaya örnek olacak en insancıl bir çözümlemeye gidebiliriz. Arjantin’de 1997 yılında rahim içi aracın patenti alınmış. Kitlesel kullanım şansı elde edememiş, ticari ürün olarak çıkartılmış. Rahim içi aracın İtalya ve İsveç’ten hayvanlar üzerinde sonuçlarına ilişkin bilimsel çalışmalar var. Başarılı ve uygulanabilirliği tespit edilmiş. Gelişmiş ülkelerin ötanazi gibi bir silahı elindeyken böyle bilgiye ihtiyacı olmamış. Ama biz ötanaziyi kabul etmedik, etmeyeceğiz de. Dolayısıyla bizim başka çözüm bulmamız gerekiyordu. Ötanaziye gerek kalmadan hayvan popülasyonunu kontrol altına alabiliriz" ifadelerini kullandı. "Biz hayvanların doğasıyla oynamıyoruz" Kısırlaştırma sürecinin ağrılı olduğunu da kaydeden Karadeniz, "Mevcut belediyelerin yapmak zorunda olduğu kısırlaştırma sürecine bakıldığında kanlı ve ağrılı bir işlem söz konusu. Rahim içi araç uygulamalarında ise ağrılı veya kanlı işlem söz konusu değildir. Zaman ve bütçe açısından da bakıldığında bize ek maliyetten kurtarıyor. Eğer bir ev hayvanı sahibiyseniz ve kısırlaştırma yaptırdıysanız bunun geri dönüşü olmuyor. Ancak rahim içi aracı uygularsanız hayvanınızın istediğiniz zaman üremesine karar da verebilirsiniz. Biz hayvanların doğasıyla oynamıyoruz. Sadece içerde bir döllenme sürecini sekteye uğratıyoruz. Türkiye’de bu uygulamayı başlatıp, tüm dünyada da uygulattırmak istiyoruz. Hindistan, Afganistan, Pakistan da aynı sorunlar var. Dünya bunu tersine mühendislikle rahatlıkla halledebilir, Anadolu buna ilk örnek olma şansına sahip" diye konuştu. "Geleneksel yöntemlere ısrarcı olmak daha büyük bir risk, başarısız olacağı belli" Hayvan popülasyonu kontrolünün belediyelere verildiğine dikkat çeken Doç. Dr. Karadeniz, "Belediyeler, ‘Birileri yapsın biz ondan sonra uygulamaya geçeriz’ diye aşırı konservatif, muhafazakar şekilde davranıyor. Bizim ilk işe girişmek için bir adıma ihtiyacımız var. ‘Bilimsel çalışması var, güvenliği ortaya konmuş uygulama ne istiyorsunuz?’ dediğimizde ‘Bir rapor olsun, toplu uygulama olsun ondan sonra başlayalım’ diyorlar. Herkes bu talepte bulununca elimiz kolumuz bağlanıyor. Bilim adamı olarak üniversitede bunun kullanılabilirliğini ortaya koyduk, üretimine katkıda bulunduk. Şimdi belediyelerin sırası. Geleneksel yöntemlere ısrarcı olmak daha büyük bir risk, başarısız olacağı belli. Ürünler denenmiş, altı dolu 'Gelin kitlesel yapalım, bu kötü gidişatın önüne geçelim' diyoruz ama her belediye 'Birisi yapsın ben ondan alayım' pozisyonunda. Bu sebeple adım atmaktan zorlanıyoruz" sözlerine ekledi. "Herkesin fikrine ihtiyacımız var" Projede yer alan Dr. Zeynep Betül Gündüz ise "Hepimizin ortak derdi olan bir konuya çözüm bulmaya çalışıyoruz. Bunun için herkesin fikrine ihtiyacımız var. Köpek popülasyonu herkesin derdi. Kimisi için köpek korkusu olması sebebiyle kimisi içinde hayvanların acı çekmesi sebebiyle sorun olarak gördüğü bir durum" ifadelerini kullandı. (İHA)

blank
Aylin Sarıoğlu tarafından
11 Nisan, 2025 13:37 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Karabük’te Dahil Diğer Kentlerdeki Tuvaletlerin Temizlik Sorunları Neden Sona Ermiyor?

Günümüzde toplu alanlarda, özellikle de okullar, alışveriş merkezleri, restoranlar ve sokaklardaki tuvaletlerin temizliği sıkça tartışılan bir konu haline geldi.

Yaşadığımız yüzyıl, hem pandemi atlatan hem de hijyen malzemelerinin bolca tedarik edildiği bir döneme rastlıyor. Peki, Karabük'te dahil, 81 ildeki halka açık tuvaletlerin temizlik sorunları neden son bulmuyor?

Aslında insanların bu alanlardaki tuvaletleri neden kirli bıraktığı, hem hijyen hem de sosyal davranışlar açısından önemli bir mesele olarak karşımıza çıkıyor. Özellikle seyahatlerde, belirli benzin istasyonları ve konaklama tesisleri bu nedenle tercih ediliyor. Yolculukların ise kişisel tuvalet alışkanlıklarının ve temizlik sorunlarının yanıtını aramada önemli bir unsur olduğunu belirten uzmanlar; tuvaleti bilerek kirli bırakanların sayısının (bu kişi evde çok temiz olsa da) yolculuklarda kirli bırakmada büyük bir artış gösterdiğini dile getiriyor.

Karabük'te toplu kullanıma açık tuvaletleri kullanan çoğu kişinin, kişisel temizlikten uzak, bu alanları keyfine göre kullanıma geçtiğini ortaya çıkarıyor. Bu durumun başlıca nedenleri arasında, bireysel sorumluluk hissinin azalması, anonimlik hissi ve sosyal normların eksikliği yer aldığı bildiriliyor. İnsanlar, kalabalık bir ortamda kendilerini diğerlerinden ayrı hissettiklerinde, başkalarının temizliği sağlamakla sorumlu olduğunu düşünerek daha dikkatsiz davranıyor.

Ayrıca, toplu alanlarda temizlik malzemelerinin yetersizliği de büyük bir sorun teşkil ediyor. Kağıt havlu, sabun ve tuvalet kağıdının düzenli olarak yenilenmemesi, kullanıcıların temizlik konusunda özensiz davranmasına yol açıyor. Bunun yanı sıra, tuvaletlerin fiziksel koşulları da büyük önem taşıyor. Kötü tasarlanmış veya bakımı düzenli yapılmayan tuvaletler, kullanıcıların daha az dikkatli olmasına sebep olduğu belirtiliyor.

Bu sorunlara karşı çözüm üretmek, hem işletmecilere hem de kullanıcılara düşüyor. İşletmeler, temizlik standartlarını artırarak, kullanıcıların memnuniyetini sağlamak için düzenli temizlik yapmalı ve gerekli malzemeleri sürekli olarak tedarik etmeli. Ayrıca, tuvaletlerin kullanımına yönelik bilinçlendirme kampanyaları düzenlenerek, insanların toplu alanlarda daha duyarlı olmalarını sağlayabilir.

Kullanıcılar ise, toplu tuvaletleri kullanırken bireysel sorumluluklarını hatırlamalı ve mümkün olduğunca temiz bırakmaya özen göstermeli. Unutulmamalıdır ki, herkesin ortak kullandığı alanlar, kolektif bir sorumluluk gerektirir.

Turizmin gözbebeği Karabük'te toplu kullanılan tuvaletlerdeki temizlik sorunları, bireysel ve toplumsal sorumluluklarla aşılabilir. Hem işletmelerin hem de kullanıcıların bu konuda üzerine düşeni yapması, daha hijyenik ve sağlıklı bir ortamların oluşmasına katkı sağlaması bekleniyor.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.