ZONGULDAK Bir süredir kurumsal kimlik çalışmasına ağırlık veren Bülent Ecevit Üniversitesi (BEÜ) yeni bir karara imza attı. Üniversitenin Tıp Fakültesi, Uygulama ve Araştırma Hastanesi, Diş Hekimliği Fakültesi, Eczacılık Fakültesi, Sağlık Yüksekokulu ve Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulunun bulunduğu kampüse "İbn-i Sîna Kampüsü"; Mühendislik Fakültesi, Fen-Edebiyat Fakültesi, İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi, Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu ve İlahiyat Fakültesinin bulunduğu kampüse ise "Farabi Kampüsü" isimleri verildi. Bilindiği gibi son yıllarda altyapı ve üst yapı çalışmalarına büyük ağırlık veren Bülent Ecevit Üniversitesi kampüsleri ‘yeni yüzlerini’ yeni isimlerle taçlandırmış oldu. NEDEN İBN-İ SÎNA VE FARABİ? Kampüslere İbn-i Sina ve Farabi isimlerinin verilmesi kararı ise şöyle açıklandı: “Batı'da Avicenna adıyla tanınan İbn-i Sîna (980-1037), Orta Çağ Modern Bilimin kurucusu ve hekimlerin önderi olarak bilinmekte ve "Büyük Üstad" ismi ile tanınmaktadır. Değişik konular üzerine 240'ı günümüze kadar gelmiş 450 kadar makale yazdığı belirtilmiştir. En önemli eserleri Kitabü'ş-Şifa (Şifa Kitabı) ile El-Kanun fi't-Tıb'dır (Tıbbın Kanunu). Kitabü'ş-Şifa (Şifa Kitabı), mantık, matematik, fizik ve metafizik konularında yazılmış on bir ciltlik hacimli bir eserdir. Birçok kereler Latinceye çevrilmiş ve ders kitabı olarak okutulmuştur. Tıp alanında yedi asır boyunca temel kaynak eser olarak süre gelen El-Kanun fi't-Tıb (Tıbbın Kanunu) adlı kitabı Avrupa üniversitelerinde 17. yüzyılın ortalarına kadar tıp biliminde temel eser olarak okutulmuştur. Hatta bu kitap Montpellier ve Louvain'de 1650 yılına kadar ders kitabı olmuştur. Latinceye on çevirisi yapılmıştır. Medeniyet havzamızın felsefe geleneğinde ‘ilk öğretmen’ olarak bilinen Aristoteles’ten sonra ‘İkinci Öğretmen’ (el-muallimü’s-sani) olarak tanımlanan Farabi (870-951) aynı zamanda gökbilimci, mantıkçı ve müzisyendir. Asıl adı Ebu Nasr Muhammed bin Muhammed el-Farabi'dir. Pek çok takipçisi olduğu için bazı felsefe tarihçilerine göre bir Farabi okulundan söz edilebilir. Farabi'ye atfedilen kitapların sayısı 100 ile 160 arasındadır. Batı'da Farabi'nin eserleri İbn-i Sina ve İbn-i Rüşd’ün eserlerinden daha az tercüme edilmişse de, Farabi'nin eserleri Aristo düşüncesinin yeniden anlaşılmasında merkezi bir öneme sahip olmuş, arkadan gelen felsefi zenginliğe ilk açılımı yapmıştır. Farabi'ye ait eserlerin büyük bir kısmı mantık ve dil felsefesine ilişkindir. İbn-i Haldun, esasen mantık alanındaki önemli çalışmaları dolayısıyla Farabi'ye ikinci öğretmen anlamında muallim-i sânî unvanı verildiğini belirtir. Bunun dışında siyaset felsefesi, siyaset felsefesinin bir dalı olarak gördüğü din felsefesi, metafizik, müzik, psikoloji gibi alanlarda da önemli eserler vermiştir.”