Bir ülkenin kalkınması yalnızca yapılan yollarla, dikilen binalarla, göğe yükselen kulelerle ölçülmez.
Asıl kalkınma, yapılan her yatırımın, harcanan her kuruşun, kamu yararına doğru, planlı ve sürdürülebilir şekilde kullanılmasıyla mümkündür. Ne yazık ki, Karabük’te yaşanan bazı projeler bu anlamda bize tam tersini gösteren ibretlik örnekler sunuyor.
Bunlardan biri de Eskipazar Devlet Hastanesi. Hastane yapıldı, milyonlar harcandı. Ama heyelan bölgesine yapıldığı için yıllardır atıl durumda bekliyor. Şimdi yeni bir hastane yapılacak. Peki, daha önce yapılan ne olacak? O yatırımın hesabını kim verecek? O bölgeye inşaat izni verenler, jeolojik etütleri dikkate almayanlar, imzayı atanlar neredeler şimdi?
Bir diğer örnek Karabük Tapu Kadastro İl Binası; Tabanından su çıkması nedeniyle proje defalarca aksadı, müteahhit iflas etti, bina bitmeden yarım kaldı. Şimdi tekrar ihaleye çıkıldı ve yapımı yeniden başladı. Bu sürecin sonunda hem zaman hem de milyonlarca liralık kamu kaynağı boşa gitti. Vatandaşın vergisiyle yapılan bu yatırımların bu kadar kolay heba edilmesi vicdanları sızlatmıyor mu?
Karabük Kent Meydanı dönemin Belediye Başkanı Rafet Vergili tarafından yapıldı, yıllarca tartışmalara konu oldu. "Kent kimliğine uygun değil" dendi, "beton yığını" dendi. Şimdi o meydan yıkıldı ve yerine Millet Bahçesi yapılıyor. İyi de, dün yapılanı bugün yıkmak neyin göstergesi? Plansızlığın mı? İsrafın mı? Yoksa günü kurtarma derdinin mi?
Yine Karabük’te Karayolları tarafından “Kesintisiz Yol Projesi” kapsamında yapılan, Valilik çevre yolu istikametinde Araç Çayı üzerine inşa edilen köprü de benzer bir kaderi paylaşıyor. Öğlebeli Sanayi ile Karabük Çevre Yolu’nu bağlamak üzere yapılan bu köprü, İstanbul ve Ankara yönünden gelen tır ve kamyonların Karabük ve Kastamonu yönüne geçişi için tasarlanmıştı. Ancak gelin görün ki proje yine hatalı. Köprünün çevre yolu bağlantısı trafiğe uygun değil, yapılan teknik hesaplamalar yetersiz. Ağır tonajlı araçların, özellikle treyler ve kamyonların bu köprüden geçemeyeceği ortaya çıktı. Sonuç? Milyonlarca lira harcandı ama köprü atıl vaziyette bekliyor. Ne zaman kullanılacağı meçhul. O da kullanılmayan bir yatırım olarak kamu zararı hanesine yazıldı.
Bu örnekler sadece birkaç tanesi. Ülkenin dört bir yanında benzer şekilde israf edilen, doğru planlanmadığı için çöpe giden yatırımlar var. Kimi zaman bir köprü inşa ediliyor ama bağlantı yolu yapılmıyor. Kimi zaman bir okul yapılıyor ama öğrenci yok. Kimi zaman da yapılan bina kullanılmaz hale gelmeden yıkılıyor, yerine yenisi yapılıyor.
Şimdi sormak gerekiyor; Buralarda oluşan kamu zararı ne olacak? Bu zararı kim üstlenecek? Vatandaş mı? Zaten ödediği vergilerle, artan enflasyonla, alım gücü düşen maaşıyla fazlasıyla bedel ödemiyor mu?
Halkın parasını yönetenler, halk adına karar verenler; bu işin hesabını vermeli. “Yaptık, olmadı” demek bu kadar kolay olmamalı. Her yanlış yatırım, sadece para kaybı değil, halkın Devletine olan güvenini de sarsar. İşte bu nedenle Devletin Savcılarına bu heba olan yatırımların hesabını sormak düşüyor, kimsenin ettiğinin yanına kar kalmaması için.
Siyaset, sadece seçim kazanmak değil, halka karşı duyulan sorumluluğu yerine getirmektir. Projeleri yaparken değil, planlarken liyakatli uzmanlarla hareket edilmeli. Aksi halde biz daha çok "boşa giden paralar" başlıkları atarız. Ve ne yazık ki, bu başlıkların altında da boşa giden umutlarımız olur.