Karabük Postası tarafından
10 Temmuz, 2023 14:29 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 3dk
Yorum Sayısı: 0

Değirmenci: “Depremin Yaraları Hep Birlikte Saracağız”

Asrın deprem felaketinin açtığı yaralara dikkat çekmek amacıyla Başkanlar Kurulunu toplantısını İskenderun'da düzenleyen Özçelik-İş Sendikası Genel Başkanı Yunus Değirmenci, Başkanlar Kurulu öncesinde bir basın toplantısı düzenledi. Özçelik-İş Sendikası Genel Yönetim Kurulu, tüm şube ve bölge başkanları ile yöneticilerinin katıldığı toplantıya basın mensupları yoğun ilgi gösterdi. Basın toplantısı, depremde hayatını kaybeden sendika üyelerinin ve vatandaşların ruhlarına okunan Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Okunan duaların ardından konuşan Genel Başkan Değirmenci, "13 milyon insanımızı doğrudan etkileyen, dolaylı olarak da 85 milyon insanımızı yaralayan, 50 binden fazla insanımızın hayatını kaybettiği asrın deprem felaketleri nedeniyle, uzun gecelerle dolu bir cehennemi, hep birlikte yaşadık. Aralarında üyelerimizin de olduğu nice canlarımızı enkaz altında, beton yığınları arasında sonsuzluk yurduna uğurladık. Burada depremi yakından hisseden şube yöneticilerimize, gazeteci dostlarımıza ve işyeri temsilcisi arkadaşlarımızı da bu vesileyle bir kez daha geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum. Allah, vatanımıza, milletimize böylesi acıları bir daha yaşatmasın, her türlü afetten, musibetten muhafaza eylesin" dedi. Başkanlar Kurulunu İskenderun’da yaparak, depremi derinden hisseden, yaşayan ve hala etkilerini yaşamaya devam eden sendika üyelerinin ve vatandaşların yanlarında olduklarını, bir kez daha göstermek istediklerini belirten Değirmenci sözlerini şöyle sürdürdü: "Bölge insanını ve üyelerimizi, unutmadığımızı, unutmayacağımızı, unutturmayacağımızı, yaraları hep birlikte saracağımızı, ilan etmek için, bugün buradayız. Hak-İş ve Özçelik-İş teşkilatı ve kadroları olarak, seferberlik halinde, elimizden gelenin fazlasını ortaya koymak için, büyük bir mücadele örneği sergiledik. Depremin ilk anından itibaren, genel merkezimizde kriz masası oluşturarak, gerek üyelerimiz, gerekse depremzede vatandaşlarımız için çalışmalarımızı hızla başlattık.Depremin ikinci gününde deprem bölgesine ulaştırılmak üzere, HAK-İŞ'in başlattığı kampanyaya ilk etapta 1,5 Milyon TL bağışta bulunduk.Özelikle depremden etkilenen üyemizin en çok bulunduğu bölge olan İskenderun’a ulaşan yardımların koordinasyonuna katkı verip, üyelerimizin bu yardımlardan faydalanması için çalışma yürüttük. Arama-kurtarma faaliyetlerinin hızla devam ettiği depremin ilk günlerinde Genel Yönetim Kurulumuz ile birlikte Hatay, Osmaniye ve Adana’ya adeta bir çıkarma yaparak, üyelerimizin ve milletimizin yanında olduğumuzu gösterdik. Ziyaret sayesinde yerinde incelemeler yapıp, üyelerimizle ve işverenlerle görüşmeler gerçekleştirdik. Bölgeye verilebilecek katkıları bizzat yerinde yaptığımız incelemelerle tespit ettik. İSDEMİR, MMK Metalurji ve TEMSA’da çalışan üyelerimizi ziyaret edip, onlarla tek tek görüşüp, bölgedeki üyelerimize ilk ağızdan geçmiş olsun ve baş sağlığı temennileri iletilerek, sendikamızın yanlarında olduğunu gösterdik. Daha sonra Genel merkez yöneticilerimizin, şube yöneticilerimizin, sendika personellerimizin maaşlarının bir kısmının, yardım kampanyasına bağışlanmasını sağladık. "7 BİN ÜYEMİZE 15 MİLYON LİRA DAĞITTIK" Sendikamızın Ankara’daki misafirhanesini, depremzede vatandaşlarımızın hizmetine açarak, depremzedelerin barınma ihtiyacının giderilmesine katkı verdik. Türkiye genelindeki örgütlü tüm işyerlerimize, işe alımlarda depremzede vatandaşlarımıza öncelik verilmesi için anlamlı bir çağrıda bulunduk. Sendikamızın kara gün akçesi olarak gördüğüm bütçesinden, deprem bölgesindeki 7 bin üyemize 15 milyon liraya yakın nakdi yardım yaptık. Depremde şehit düşen üyelerimizin eş ve çocukları için de, ayrıcalıklı bir nakdi yardım bulunduk. Aynı zamanda Genel Başkan Yardımcılığı’nı üstlendiğim HAK-İŞ Konfederasyonu olarak da, deprem bölgesine 260 Milyon Türk Lirası ayni ve nakdi yardım gönderdik. Yine HAK-İŞ’imiz bünyesinde kurulan Hak Arama Kurtarma Umut timimiz, enkaz altındaki vatandaşlarımıza yaptıkları çalışmalarla umut olmuştur. Bu vesileyle HAK-İŞ’imiz devlet tarafından takdire şayan görülmüştür. Yine HAK-İŞ’in öncülüğünde ikinci kez bir 1,5 milyon lira daha yardımda bulunduk. "İSDEMİR'DE SON 33 YILIN EN İYİ TOPLU SÖZLEŞMESİNİ ÜYELERİMİZE HEDİYE ETTİK" Bugün geldiğimiz noktada, yaptığımız hiçbir çalışmayı yeterli görmedik ve görmeyeceğiz. Bu anlayışla da binlerce üyemizi yakından ilgilendiren İSDEMİR’de toplu iş sözleşme masasına oturduk. Depreme rağmen, işine, işyerine, fabrikasına sahip çıkan üyelerimizin boynunu bükük bırakmamak, yaşadıkları acıları bir nebze de olsa dindirmek, unutturmak için sözleşme masasına oturduk. Sahadan, üyelerimizden, İskenderun teşkilatından aldığımız bilgiler ışığında masaya geldik. Olağanüstü hal ilan edilmesiyle birlikte durma noktasına gelen sözleşme sürecini, yeniden hızlandırmak için her türlü girişimde bulunduk. Nihayetinde de, üyelerimizin hemen hemen hepsinin memnun olduğu bir toplu iş sözleşmesini, masa başında imzalamayı başararak, kazanımlarla dolu bir sözleşmeyi üyelerimize hediye ettik. İSDEMİR’de ilk altı aylık dönem için 7 TL+Yüzde 55 gibi rekor bir oranda ücret artışı sağlayarak, son dönemlerin en iyi toplu iş sözleşmesini imzalamış olduk. Ramazan ve Kurban Bayramı, Yakacak gibi daha birçok sosyal haklarda yüzde 100’lerin üzerinde artışlar yapılmasını sağlayarak, üyelerimizin yüzünü güldürmeyi başardık. Özçelik-İş’in tökezlemesini bekleyenlerin, bizlerin başarısız olmasını umanların, akıl yoksunu kaostan beslenenlerin İSDEMİR’de son 33 yılın en başarılı toplu iş sözleşmesini imzalayarak, üyelerimizi sevindirdik." (Haber Merkezi)
blank
İsmail AKCA tarafından
10 Nisan, 2025 01:38 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

BİZE 3 NİSAN YETER..!

Uzun zamandır alışkın değildi bu şehir sazlı sözlü 3 Nisan kutlamalarına,

Yabancılaştık bu tür kutlamalara ama hatırlayacağız yeniden böyle etkinlikleri, birlikte eğlenmeyi ve bu durumu gelenek haline getirmeyi.

Şehrin sahipsizliği ve eşraf yokluğu hep konuşulur, yazılır, çizilir. Bu şehrin ekmeğini yiyen, suyunu içen, havasını soluyan ve ben Karabüklüyüm diyen bir halkın şehir olma savaşını görmek isterdik. Lakin maalesef henüz görebilmiş değiliz o arzuyu, isteği, hevesi.

Yine de, Teşekkürler Özkan Başkan…

Türkiye’de ağır sanayinin odak noktası Karabük Demir Çelik İşletmelerinin ve şehrin kuruluşunun yıldönümünü belleğine yerleştiremeyen Karabük, Karabüklüler gününü nasıl kutlayacak anlamış değilim.

Ticaret ve Sanayi Odasındaki toplantıda Vali Mustafa Yavuz’un önerisi ile 7 Ağustos günü Karabüklüler günü olarak kabul edilmiş, çok tuhaf!

Bana kalsa özentiden başka bir şey değil…

Ağustos ayı nereden çıktı ayrı mesele, o tarihte bu şehirde kimi bulacaksında bu günü Karabüklüler günü olarak kutlayacaksın ayrı mesele.

Şunu diyorsanız belki anlarım, Karabüklüler Günü şehirde değil de sosyal medyada kutlansın, sanal kutlansın, halk katılmasa da olur, o da başka bir garabet.

3 Nisan her platformda Karabük ve Kardemir’in kuruluş günü olarak kabul edildiğine göre, ayrıca bir başka tarihte Karabüklüler gününe ne gerek var? Şayet illa Karabüklüler Günü diye bir gün kutlamak istiyorsanız buyurun 3 Nisan’da kutlayalım.

Bu plaka merakı nereden geliyor. Tuhaf..!

Bakın bizim bir Üniversitemiz var.

Bu şehrin üniversitesi ve bünyesinde binlerce öğrenci ve öğretmeni barındıran Karabük’ün bacasız fabrikası.

Bu sözüm, bu şehri ve üniversiteyi şekilden şekle sokan bir zihniyete dur demek yerine alkış tutan ve susanlaradır, bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyenleredir.

Bu şehre, bu şehrin halkına, değerlerine dil uzatanlara sessiz kalanlar, bu şehrin dilsiz şeytanlarıdır.

Karabük Üniversitesi şehir merkezine bir fakülte açma kararı aldı.

Karabük Belediye Başkanı Özkan Çetinkaya ile Rektör Fatih Kırışık inisiyatif alarak şehir merkezine fakülte ya da fakülteler kurma kararı aldı. Tartışılabilir lakin bizce güzel karar, günden güne ölüp giden şehri canlandırabilir.

Eften-püften işlerle uğraşacağınıza şehrin ağır abilerini bir araya getirip şehir merkezini canlandırın. Öğrenciyi şehir merkezine çekecek projeler üretin, şehir bambaşka bir havaya bürünsün, cıvıl cıvıl, rengarenk görüntüler ortaya çıksın.

Safranbolu önümüzde en güzel örnektir.

Bir Sağlık Meslek Yüksekokulu Üniversite kampüs alanına geri gidiyor diye ilçe ayağa kalktı, şehrine sahip çıkıyor.

Neden..?

Esnafın en önemli gelir kapısından biri kapanmasın diye.

Peki biz ne yapıyoruz..?

İpe sapa gelmez işlerle uğraşmaktan şehre faydası olacak asıl konulara değinmiyoruz, değinemiyoruz..!

Ne 3 Nisan’da, ne 23 Nisan’da, ne 19 Mayıs’ta, ne 30 Ağustos’ta, ne de 29 Ekim’de yapılan törenlerde zoraki katılan protokol ve öğrencilerin haricinde kimseler olmuyor, halkı bu tür etkinliklere çekemiyoruz.

Lütfen kendimizi kandırmayalım.

Allah aşkına boş işlerle uğraşmayalım,

Bu şehir ve bu şehrin insanı için neler yapabiliriz bunu konuşalım, buna kafa yoralım.

Yaygın basında “3 Nisan Sanayi Günü” değerlendirmesi yapılıyor,

Çok güzel, ama

Bu şehrin üniversitesini düşürdüğümüz hale bir bakmamız gerekmiyor mu?

Dün, Burhanettin Uysal vardı, Refik Polat vardı.

Bugün Fatih Kırışık var

Yarın o da gider. Karabük Üniversitesi kalır.

Bu şehrin kıymetini ve değerlerini bilmek lazım…

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.