Merhaba değerli okurlarım. Bu hafta geçen ay çok çalıştığım öfke nöbetlerinden bahsedeceğim. Öfke, bireyin zorluklarla başa çıkabilmeyi öğrenirken uyguladığı bir savunma mekanizması olarak tanımlanabilir. Tüm duygularımız gibi öfke duygusu da doğal, herkeste görülen ve sağlıklı bir duygudur. Psikolojinin tarihine baktığımızda Freud saldırganlığı; doğuştan gelen, bütün canlılarda ortak olan, öğrenmeyle değişmeyen, evrensel bir içgüdü olarak düşünmüş ve cinsel içgüdüye bağlı olduğunu kabul etmiştir. Bebeklerin duygu ve davranışları; çevre, aile, sosyal yaşantılar etkisiyle gelişir. Bu gelişim içinde insan büyüdükçe öfkesini gösterme şekli de büyür, olgunlaşır ve şekillenir. Bebekler fiziksel ihtiyaçlarının zamanında karşılanmasını bekler. Bu dönemlerde güven duygusunun temelleri atılmaya başlanır. Burada annelere düşen görev, bebeğin sevgi ve şefkatle karşılanması ve ihtiyaçlarının giderilmesidir. Çocuk büyüdükçe bir yandan destek olunmalı, bir yandan da kendi yaşamsal deneyimlerini oluşturmasına, keşfetmesine fırsat verilmelidir. Ev ortamında aile içi görev ve sorumlulukların karışmasıyla ipleri eline alan çocuk, dışarıdaki yaşantısında aynı kabulü bekler; ancak bunun tersiyle karşılaştığında öfkesine engel olamaz ve saldırganca tutum sergileyebilir. Bu noktada öfke nöbeti görülmüş olur. Öfke nöbeti, çocukların istediklerinin gerçekleşmediği, engellendiklerini hissettiklerinde gösterdikleri güçlü kızgınlık halidir. Çocuklar bu durumu kontrol edemezler. Sinir ve kızgınlık patlaması yaşarlar. Ağlama, tekme atma, etrafa vurma, ısırma şeklinde davranışlar gösterirler. Sağlıklı öfke nöbetleri en fazla 1,5 ve 2,5 yaş civarında kendini gösterir. 2 yaş sendromu ve 3 yaş sendromunda olan çocuklarda bu özelliğe oldukça rastlarız. Ağlama, bağırma, kendini yerlere atma, ısırma gibi birçok davranış bir arada görülebilir. Çocuklar gelişim aşamalarını tamamladıkça da öfke nöbeti şekilleri değişiklik gösterir. Bu yaşlarda çocuklar kendilerini ve ne istediklerini ifade etmekte zorlanırlar. Bir yandan özgürleşmek, bir yandan da çok fazla şey yapmak isterler. Kendini ifade edemeyip, istediklerini yapamadıklarında da bu durum öfkeye dönüşür. Bu noktada anne baba tutumları çok önemlidir. Öfkelendiğinde istediğini elde eden çocuk zamanla bu durumu sürekli hale getirmeye başlar. Talebinin yerine getirilmediği her anda, sevgi görmediğinde ya da fiziksel ihtiyaçları karşılanmadığında da bu yönteme başvurmayı alışkanlık haline getirebilir. Çocuklar kendini korumak için öfkelenirler. Bu durumu tedavi etmek için ise öfkenin neden kaynaklandığını bilmek çok önemlidir. Çocuklarının öfkesine birçok şey sebep olabilir. Bunlar; Zeka geriliği, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, otizm spektrum bozukluğu, asperger sendromu, beyin zarı iltihabı gibi hastalıklar Yıkıcı davranış bozuklukları, duygu durum bozuklukları, kaygı bozuklukları, psikoz Dürtüsellik seviyesinin yüksek olması Anne ve babaların yanlış ödül/ceza tutumları, aynı dili konuşmamaları, “evet” ve “hayır”larının ortak olmaması, yanlış model olmaları Çocuğunun fiziksel ve duygusal ihtiyaçlarının karşılanmaması Aile içi iletişimin kötü olması, aile içi şiddet davranışları Çocuğunun özgürlüğünü ve bağımsızlığını elde etme ihtiyacı Dil becerisinin yeteri düzeyde olmaması Fazla teknoloji kullanımı Hayal kırıklıkları, tacize uğramak, şiddete maruz kalmak, travmalar yaşamak Saldırgan davranışların hoş görülmesi, desteklenmesi Akran zorbalığına maruz kalmak Yanlış öğretmen tutumları Öfkeli diye etiketlenmesi Öfke duygusu sonucu istediğini elde etmesi Engellenmişlik hissi, istediklerinin olmaması Artan sorumluluk, verilen görevler Ergenlik dönemindeki hormonal değişiklikler Öfke Nöbeti Tedavisi Öfkeyi kendisine ve etrafındaki insanlara zarar vermeden, duruma uygun şekilde ifade edebilme yetisine öfke kontrolü denir. Aile, okul ve psikologlar eşliğinde öfkeyi kontrol etme öğrenilebilir. Öfke nöbeti tedavisi için öncelikle öfkenin altında yatan nedenleri bulmak ve ortaya çıkarmak çok önemlidir. Bunun için ne zaman, ne sıklıkla, öncesi ve sonrasında yaşananlar nelerdir, nerede, kiminle birlikteyken gerçekleşiyor gibi sorulara cevap bulmak gerekir. Bunun için iyi bir gözlemci olunmalıdır. Sonrasında çocuk sakinleştiğinde bu durumu konuşmak, birlikte çözüm yolları aramak etkili olacaktır. Psikolog, anne, baba ve okul iş birliğiyle süreç birlikte yönetilmelidir. Çocuğa öfkeyle başa çıkma yöntemleri öğretilmelidir. Çatışma, problem çözme konusunda destek olunmalıdır. Bir yandan da akran ilişkileriyle ilgili çalışmalar yapılmalıdır. Öfke yönetimi, öfkeyle başa çıkma yöntemleri konusunda destek verilmelidir. Kişiler arası ilişki ve sosyal beceriler konusunda çalışılmalıdır. Bilişsel davranışçı terapiden destek alarak, olumsuz düşüncelerinin yerine olumlu düşüncelerini koyma çalışmaları yapılabilir. Çocuğun uyumlu davranışları sergilemeyi öğrenmesi ve topluma kazandırma çalışmaları da yapılmalıdır. Sevgiyle kalın. İletişim için [email protected]