Avatarı
Ihlas Haber Ajansı tarafından
04 Eylül, 2024 00:15 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

1800’lerden kalma tablonun sırrı çözüldü

Tokat’ta bulunan ve 1800’lü yıllara ait olduğu düşünülen tablodaki semboller ve ayetler, uzmanlar tarafından deşifre edildi. Kur-an’ı Kerim’den ayetlerin yer aldığı tablo, yönetimde nizam ve adalet gibi derin mesajlar taşıyor.
Tokat Mevlevihane’de bulunan ve 1800’lü yıllarda yapıldığı tahmin edilen cam altı süsleme tablosu, Tokat Olgunlaşma Enstitüsü öncülüğünde Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi tarih ve ilahiyat bölümü öğretim görevlileri tarafından incelendi. Kim tarafından yapıldığı bilinmeyen ancak kullanılan teknik özelliklerinden dolayı 19. yüzyıla ait olduğu düşünülen tablo, detaylı incelemeler sonucunda barındırdığı motiflerin ve mesajların anlamıyla dikkat çekti.

Tablo birden fazla mesaj içeriyor
Tablo, içerdiği mesajlar dikkate alındığında dönemin devlet yöneticilerine hediye edildiği tahmin ediliyor. Aynalama tekniği, tablodaki sembol ve yazıların simetrik olarak yansıtılmasıyla birden fazla anlam katmanı oluşturuyor. Yapılan analizlerde, eserin Kur’an-ı Kerim’den ayetler içerdiği ve bu ayetlerin yönetim ve adalet mesajları verdiği tespit edildi. Tablo üzerine yapılan araştırmalar devam ederken, Tokat Olgunlaşma Enstitüsü, eserin bir replikasını üretmeye başladı. Görsel sanatlar atölyesinde yapılan replika çalışmalarının, tablonun hem sanatsal hem de tarihi değerini gelecek nesillere aktarmayı amaçlıyor.

“Tablo, idarecilere hediye edildiği düşünülmektedir”
Tablodaki mesajlar hakkında bilgi veren Tokat Olgunlaşma Enstitüsü Müdürü Aslı Gül, eserin replikasını yaptıklarını belirterek, “Tablo, döneminde devlet yönetimine gelen idarecilere hediye edildiği düşünülmektedir. Eser, Neml suresi 30’uncu ayet ile başlar ve burada Hz. Süleyman’ın Sebe melikesi Belkıs’a gönderdiği mektuba atıfta bulunur. Bu mesaj, Allah’a isyanı bırakıp iman edilmesi yönündedir. Ardından Fetih suresinin yer aldığını görüyoruz; burada Allah’a iman edenlerin zafere erişeceği vurgulanmaktadır. Devamında İhlas suresiyle tevhit vurgulanarak Allah’ın birliğine, gücüne ve kuvvetine işaret edilmektedir” dedi.

“İdarecilere mesajlar vermektedir”
Tabloda ayrıca, sağ ve sol taraflarda bulunan ibrik motiflerinde “Maşallahü Teala” yazısının yer aldığını ve bunun saf ve temiz duyguları temsil ettiğini belirten Gül, “Tablonun alt kısmında bulunan Osmanlı Cihan Devleti armasıyla da eserin derin anlamı tamamlanmaktadır. Doğru, adaletli ve iyi yönetim vurgulanmaktadır. Tablonun bütününe bakıldığında kompozisyon anlam bütünlüğü içinde idarecilere mesajlar vermektedir. Aynalama tekniğiyle yapılan eserde, sanatçı ‘Bu fani dünyada ne yaşarsanız ahiret hayatında karşınıza o çıkacaktır’ mesajını vermiştir” ifadelerini kullandı.

“Üretimine devam ediyoruz”
Enstitü bünyesindeki görsel sanatlar atölyesinde tablonun repkikasının üretimine başladıklarını ifade eden Aslı Gül, “Tablomuzu Tokat eski Valimiz Numan Hatipoğlu, Mevlevihane’de görüp beğendi. Tokat Olgunlaşma Enstitüsü adına bizden replikasının yapılmasını ve çoğaltılmasını istedi. Biz de bu talep üzerine tabloyu yaptık. Bu süreçte tablonun içeriğini çok merak ettik ve anlamını çözmek için Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi’ndeki tarih ve ilahiyat bölümlerinden destek aldık. Anlamını çözdüğümüzde karşımızda muazzam anlamlı bir tablo olduğunu fark ettik. Şu anda da üretimine devam ediyoruz ve görsel sanatlar atölyesindeki arkadaşlarımız bu tablodan devamlı yaparak satışa sunmaktadır” diye konuştu.
Tablonun benzerini görmediklerini belirten Gül, eserin içerdiği mesajlar ve önemi bakımından Türkiye’de tek olduğunu düşündüklerini ifade etti.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
24 Ağustos, 2025 13:48 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

YÜZEN ŞEHİRLERİN KANALİZASYONU MAVİ VATANANIMIZA MI AKIYOR?

Üç tarafı denizlerle çevrili, cennet gibi bir ülkede yaşıyoruz. Yeşille mavinin kucaklaştığı doğa harikası koylarımız, harika plajlarımız var.
Peki, bu güzelliklere yeteri kadar sahip çıkabiliyor muyuz?

Uzun yıllardır, yaz aylarını Kuşadası'nda geçiriyorum. Deniz için tercihim Dilek Yarımadası, Milli Parkı Plajları. Dünyanın en güzel plajları burada. Güzelçamlıdaki Milli Parkın hepsi birbirinden güzel 5 ayrı plajı var.
Daha temiz bir deniz için tercih ettiğim Milli Parkta beni üzen ve endişelendiren bir konuyu siz okuyucularımla paylaşmak istiyorum. Denizin üzerinde, öbek öbek sarı köpüklere son zamanlarda çok sık rastlar olduk. Özellikle rüzgar denizden karaya estiğinde bu mide bulandıran görüntü ortaya çıkıyor. Milli park plajlarının olduğu bölgede yerleşim yok. Gezi teknelerinin sintine boşaltması da mümkün değil. Gündüz vakti bunu isterlerde yapamazlar. Akla tek bir şey geliyor. Kuşadası limanını hemen her gün ziyaret eden dev yolcu gemileri.

Gemilerdeki tüm tuvaletler ve lavabolar, merkezi bir atık su toplama sistemine bağlı. Bu sistem, atıkları geminin alt kısmında yer alan büyük tanklarda topluyor.. Bu tanklar, atık suyun geçici olarak depolanması için tasarlanmış.
Gemilerde oluşan atıklar (aralarında çamur, kanalizasyon, genel çöpler de bulunmaktadır) ya gemide yakılarak bertaraf edilir ya da limandaki bir kabul tesisine boşaltılır. Bildiğim kadarıyla Kuşadası, Ege-Port limanında böyle bir kabul tesisi yok.
Buraya gelen gemiler çok kısa kalıyorlar. Atık kabul tesisi olsa bile yüzlerce ton atığı almak için yüzlerce tanker gerekir. Bazı günler 4-5 geminin aynı anda geldiği oluyor.

Kuşadası Kruvaziyer turizminde önemli bir liman haline geldi. Ege-Port Limanı artık dünyanın en büyük 20 limanından biri. Aynı gün 4-5 devasa yolcu gemisinin geldiği oluyor.

blank

Bu devasa gemilerin geliş ve gidişlerini izlemekten büyük keyif alıyoruz. Her biri adeta yüzen bir şehir. Mürettebat hariç 8 bin yolcu kapasiteli olanlar bile var. Orta ölçekli bir şehirden söz ediyoruz.
Hiç düşündünüz mü . Bu kadar insanın yediği içtiği, mutfak atığı tuvalet, banyo atığı ne oluyor? Tonlarca atık, çöpler, kimyasallar, insan dışkıları….

Marmara açıklarında sintinesini denize boca eden tanker geminin fotoğraflarını bir yolcu uçağı pilotumuz çekmiş, basında geniş yer almıştı. Neden olduğu kirlilik korkunç boyutta idi.

blank

5 bin yolcu kapasiteli bir gemi için basit bir hesap yapalım.
Bir insan 24 saatte ortalama 2 litre idrar yapıyor. Bu kapasitede bir gemi için bu 10 ton idrar atığı demektir. Dışkı, duş suyu, mutfak atıkları, çöpler vs… Bir gemide 24 saatte yüzlerce ton atık depolanıyor.

Bu kadar yükü taşımanın bir maliyeti var. Kuşadasına gelen gemiler genellikle hava karardıktan sonra limandan ayrılıyor. Yunan karasularına girmeden, bizim karasularımızda, gece bu yükten kurtulmak için tahliye kapaklarını açmadıklarına emin miyiz? Hafta içi hergün Milli Park plajlarına gidiyoruz. Kuruvazer gemilerinin Kuşadasını terk ettiği gecenin ertesi günü sabahı mutlaka bu pislikle karşılaşıyoruz!
Kimseyi suçlamıyorum. Sahillerimizde gördüklerimden hareketle düşüncelerimi ve endişelerimi paylaşıyorum.
Dünya denizlerindeki kirliliğin en büyük nedeni; yolcu ve yük gemilerinin atıkları. Bu bilinen bir gerçek. Gemilerin açık denizlerde atık boşaltiğını, buna izin verildiğini biliyoruz.

İnsansız deniz araçlarımızla (İDA) övünüyoruz. Karasularımızdan çıkana kadar takalım peşlerine. İDA lara gece görüş özelliği olan su altı ve su üstü kameralar monte edilebilir. İHA larla havadan da takip edilebiliriz.
Endişelerimde haklı mıyım, haksız mıyım çıksın ortaya.
Haa bu arada, belki balık popülasyonumuzdaki belirgin azalmanın bir nedenini daha öğrenmiş oluruz.

Not: Görseller temsilidir.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.