blank
Asuman Doğan tarafından
05 Mart, 2025 12:18 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

11 Ay Unut, Ramazan’da Hatırla!

Ramazan ayı, ihtiyaç sahiplerine yardım yapma konusunda her yıl bir fırsat olarak öne çıkıyor.

Ancak bu yardımların sadece bu özel ay ile sınırlı kalması, toplumsal duyarsızlığın ve yüzeysel dayanışmanın bir göstergesi olarak eleştiriliyor. Dernekler ve sivil toplum kuruluşları, Ramazan yaklaşırken, kumanya yardımları için seferberlik ilan ediyor. Ancak, bu yardımların yılın diğer aylarında neden yapılmadığı sorusu akıllarda kalıyor.

Birçok vatandaş, 11 ay boyunca ihtiyaç sahiplerinin unutulmasının, toplumsal dayanışmanın yüzeyselliğini gözler önüne serdiğini dile getiriyor. "Yardımların sürekliliği, toplumda derin bir farkındalık yaratmak için şarttır" diyen bu kesimler, ihtiyaç sahiplerinin yalnızca Ramazan’da hatırlanmasının adaletsiz olduğunu vurguluyor. Derneklerin ve sivil toplum kuruluşlarının, yılın her döneminde ihtiyaç sahiplerinin yanında olmasının önemine dikkat çekiyorlar.

Kalıcı Çözümler Gerekiyor

Ramazan'da yapılan yardımların geçici bir iyilik algısı oluşturduğunu belirten vatandaşlar, kalıcı çözümlerin üretilmesi gerektiğinin altını çiziyor. Toplumun genelinde ihtiyaç sahiplerine karşı duyarlılığın artırılması, bireylerin ve derneklerin yardımlarını yıl boyunca sürdürmesi gerektiği ifade ediliyor.

Ekonomik zorlukların arttığı bu günlerde, ihtiyaç sahiplerine sürekli destek sağlamak için hem bireysel hem de topluluk olarak bilinçli adımlar atılmasının önemi daha da artıyor. Bu bağlamda, toplumsal dayanışma ve yardımlaşma kültürünün yalnızca Ramazan ile sınırlı kalmaması, yılın her döneminde yaşatılması gerektiği vurgulanıyor. Ramazan ayı, bir hatırlatma olmanın ötesine geçmeli; ihtiyaç sahiplerinin her zaman akılda tutulduğu bir dönem olmalıdır. Toplum olarak bu bilinçle hareket etmek, sürdürülebilir bir dayanışmanın temelini atmak için büyük önem taşıyor.

Bizi sosyal medyadan takip edin
blank
Avatarı
İlyas Erbay tarafından
07 Ağustos, 2025 13:28 tarihinde yayınlandı
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

MİDE BULANDIRAN BU LİSTEYE İLAVESİ OLAN VAR MI?

Ahlak yoksa;

  • Sosyal çürümüşlük vardır
  • Adaletsizlik vardır
  • Sahtekarlık vardır
  • Güvensizlik vardır
  • Haksızlık vardır
  • Yalakalık vardır.
  • Menfaat arsızlığı vardır
  • Soytarılık vardır
  • Çaresizlik vardır
  • Nefret vardır
  • Zulüm vardır
  • Din tüccarlığı vardır
  • Nepotizm vardır
  • Kul hakkı vardır
  • Liyakatsiz görevlendirmeler vardır
  • Hırsızlık vardır
  • Şatafat ve lükse düşkünlük vardır.
  • Rüşvet vardır
  • İsraf vardır
  • Tükürdüğünü yalamak vardır
  • Kraldan çok kralcılık vardır.

Benim aklıma gelenler bunlar. Mutlaka sizlerin de listeye ilaveleriniz olacaktır.
Ahlakın olmadığı yerde bu liste uzar gider…
Listeye itirazı olan var mı?

Toplumun kilit taşıdır Ahlak.
“Nasıl ki bir kemeri, kubbeyi ayakta tutan kilit taşıdır, toplumun kilit taşı da Ahlaktır.
Bakınız, Fatih Sultan Mehmet Han ne diyor; "Aklı öldürürsen, Ahlak da ölür.
Akıl ve Ahlak öldüğünde,
millet bölünür.
Kadı'yı satın aldığın gün Adalet ölür. Adaleti öldürdüğün gün:
Devlet de ölür…."

Ünlü filozof Konfiçyus günümüzden 2500 yıl önce, “İnsanları yasa ve ceza ile yönetirseniz, onlar bir daha yanlış yapmayacaklar, ancak şeref ve utanma duygularına da sahip olmayacaklardır. İnsanları erdemle ve ahlak kuralları ile yönetirseniz, o zaman onlar hem utanma duygusuna sahip olacaklar, hem de doğruyu yapmaya çalışacaklardır” söylemi ile ahlak hakkındaki düşüncesini dile getirmiş.

Ahlak; İyi ve doğru değer yargılarının oluşturduğu bir sistem bütünüdür. Amacı iyiyi gerçekleştirmek, iyiye ve doğruya ulaşmaktır. İnsana özgü olan ve insanı diğer canlılardan ayıran bir olgu olan ahlak, davranışlarla ve duygu ile ilgili olup temeli akla ve bilgeliğe dayalıdır. Aynı zamanda vicdan, onur ve erdemle de bir bütün oluşturur. Yani ahlaklı insan, vicdanlı, onurlu ve erdem sahibidir.

Filozoflar arasında ahlaka en doğru yaklaşım Sokrates ve Eflatundan gelmiş. Sokrates’e göre insanın temel amacı erdeme ulaşmak olmalıdır. Erdem ise ancak bilgelikle mümkündür. Eflatun’a göre ise ahlaki davranışların temel gayesi en fazla iyidir. İyilik erdem demektir. İnsanlar erdeme; bilgelik, yiğitlik, ölçülülük ve adalet ile ulaşırlar. Görüldüğü gibi her iki filozofta ahlakın bütünleyicisi olarak erdem, onur, bilgelik, ölçülülük ve adalet gibi bugünde hasretini çektiğimiz değerlere vurgu yapmaktadır.

Bizim çocukluğumuzda devlet baba diye bir kavram vardı. Bugün neden yok? Neden tekrar olmasın?
Sağlıklı, mutlu, huzurlu bir toplum ve tüm bireylerini tekrar baba şefkatiyle kucaklayan bir devlet için; erdem, onur, bilgelik, ölçülülük ve adalet” gibi tüm güzel değerlere sahip çıkmak zorundayız.
Aksi halde, kokuşmuş bir düzenin parçası olmaya devam ederiz.

İlyas Erbay

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.