Işıklarda uyusun, ünlü gazeteci Ergün Kaftancı, Yeniçağ'da 12 Aralık 2017 tarihinde, Suriye'de yaşanan olaylarla ilgili gözlemlerini yazmış ve şunları söylemiş.
"İsrail'in en ziyade çekindiği Arap ülkesi Suriye idi; Suriye'nin adı geçtiğinde Yahudi'nin ayakları titrerdi… Bugün öyle değil; Suriye'nin beli kırıldı… Kırılmasına neden olan da ABD; iç savaşı körükledi, PKK'nın uzantısı örgütlere silah ve zırhlı araç dahil her türlü yardımı yaptı, teröristlere askeri eğitim verdi, Esad'ı iyice güçsüz kıldı. Lazkiye'de üssü olan Rusya da Suriye'nin dikta rejiminden yana çıkınca ülke karıştı. Suriye'nin belinin kırılmasında bizim de rolümüz var; Esad ile sürtüşen ilk ülke olduk, soğuk savaşı başlattık. Esad-Erdoğan söz düellosu ortalığı kızıştırdı… Neler yaşandığını gördük, Esad halkını bombaladı, birçok yerleşim alanını yerle bir etti, ahali bize kaçtı, mülteci akını başladı… * * * Hikâye uzun, olayları yaşadığımız için ayrıntılara girmiyorum… Yalnız şu kadarını söylemek mümkün, şayet Suriye'yi güçsüz kılan olayları körüklemeseydik bugün İsrail Suriye'den hâlâ korkuyor olacaktı. ABD statükoyu değiştirmek gücüne kavuşmayacak, terör de tırmanmayacaktı… BOP, hayal olmaktan öteye gidemeyecekti; proje bugün adım adım uygulanıyor… Washington, Suriye'nin çökmesini fırsat bildi ve bu ülkenin eskisi gibi İsrail'i hedef alamayacağını düşünerek ilk elde Kudüs'ü Yahudi egemenliğine kavuşturdu.".
Bu değerlendirmeden yola çıkarak, bugüne gelirsek, Kaftancı'nın görüşlerinin zaman içerisinde daha da başka boyutlara ulaştığını ve tam anlamıyla leş kargaları gibi Suriye'ye çöküldüğünü görürüz.
Bugün, Suriye'de kimin eli kimin cebinde bilinmeyen bir kaos yaşanmaktadır. Bu kaosun dönüp bizi de vurmasından korkarız.
Çeşitli mezheplerden de oluşsa, komşu bir Müslüman ülkenin, yine Müslüman olduklarını söyleyen terör örgütlerinin Hristiyanlarla iş birliklerini tipik bir örneğini yaşıyoruz Suriye'de…
13 yıl önce içi karıştırılan ve her gün biraz daha zayıflatılarak güçsüz düşürülen Suriye, bir terör örgütü tarafından 13 günde nasıl çökertilmiştir?
Kimler kimlerle iş birliği yapmışlardır?
Kim kimin yanındadır?
Okuyan, yazan, araştıran Suriye uzmanları her gün televizyonlarda ellerinde cetvellerle olayı en ince ayrıntısına kadar anlatmaktadırlar. Onlar elbette bu işi çok iyi bilirler. Onlar işlerini yapsınlar, biz düşüncelerimizi anlatalım.
Suriye'ye çökenler arasında İşid ve El Nusra'dan ayrılıp ayrı bir örgüt haline gelerek Suriye'yi elini kolunu sallaya sallaya çökerten ve dünyanın terör örgütü listesinde olan HTŞ'nin destekleyicileri arasında ABD, İsrail, İngiltere, PYD, YPG ve ne yazık ki Türkiye'miz de var.
Bu ülkeler arasında tek Müslüman ülkenin Türkiye olduğunu söylemeye gerek yok.
Dünyanın terör örgütü olarak açıkladığı iki bin kişilik bir çetenin bu kadar kısa bir sürede diktatörlüğü tescilli birini devirmesi ve yönetimi ele almasının altında yatanları iyi irdelemeden işin içinden çıkamayız.
Suriye'nin toprak bütünlüğünü hedef gösterip, bir terör örgütüne teslim etmek hangi aklın işidir?
ABD'nin Kore'ye asker göndermesiyle başlayan süreç Vietnam Olayları ile sürmüştür. ABD'de bu savaşlarda asker yitirince halkının tepkisiyle karşılaşmış ve taktik değiştirmiştir.
Taktik, demokrasi getirmeye evrilmiş ve sonradan Afganistan, Irak işgal edilmiştir. Arap Baharı bahanesiyle de Suriye karıştırılmaya başlanmıştır.
Şimdi, Suriye'de HTŞ yönetimdedir. Ancak, Ülkenin dört bir yanında PKK, PYD, YPG, DEAŞ, IŞİD, El Kaide, El Nursa da vardır.
Kısacası, Suriye'ye çökülmüştür.
Bu görüntü, gelecekte başka çatışmaların çıkacağını ortaya koymaktadır. Nitekim İsrail, Suriye topraklarına anında girmiş ve işgale başlamıştır. Yönetimi ele aldığını söyleyen terör örgütü, İsrail hiçbir tepki göstermeyerek emperyalistlerin güdümünde olduğunu kanıtlamıştır. Terör örgütü HTŞ'nin lideri Colanine gösterilen yaklaşım, aynı şeyin APO için de olabileceğinin olasılığını da gündeme getirmektedir.
900 kilometre sınırımız olan bu ülkede, yeni komşularımız kimlerdir?
Bu komşularla gelecekte sorun yaşar mıyız?
Ülkemize gelen milyonlarca sığınmacılar artık giderler mi?
Hiçbir sorunumuz olmayan bir ülke ile sorun üzerine sorun yaşamamız, bizi nasıl etkilerler?
Bir Taliban yönetimi ile karşı karşıya olduğumuz gerçeği ortada iken, HTŞ gibi bir terör örgütünün başarısıyla övünmek, onlarla birlikte görüntü vermek ne anlama gelmektedir?
Oradaki terör örgütüyle uzlaşmış olmak, Türkiye'deki terör örgütüyle de uzlaşmak anlamına mı gelecektir?
Kısacası, ülkemizi zorlu bir o kadar karanlık bir gelecek beklemektedir.
Bir diktatör gitmiştir ama Suriye'ye de yazık olmuştur.
Leş kargaları Suriye'ye üşümüşlerdir. Artık, onların kendi aralarındaki çatışmaları gündemi belirleyecektir.
Demek ki, Müslüman Müslümanın dostu değilmiş.
Ergün Kaftancı'nın söylediklerine ekleyecek başka bir şey yok.