Karabük Postası tarafından
28 Ekim, 2014 15:41 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Türkiye Kamu-Sen Karabük Üyelerinden Ek Zam Talebi

Türkiye Kamu-Sen Karabük İl Temsilcilisi ve Türk Eğitim-Sen Karabük Şube Başkanı Ahmet Turgut Kurtoğlu düzenlediği basın açıklamasında 2014 ve 2015 yılı maaş zamlarının belirlendiği toplu sözleşme görüşmelerinde memurların masada yüz üstü bırakıldığını söyledi.
Yaşanan son ekonomik gelişmelerle birlikte 2,6 milyon kamu görevlisi ve 1,9 milyon emeklinin çileli geçim mücadelesi tam bir ekonomik savaşa dönüştüğünü belirten Kurtoğlu, şunları söyledi:
“ Memurlarımız 9 aydır, toplu sözleşme görüşmelerinde uğradığı ihanetin bedelini ödemektedir. Bilindiği gibi iktidar ve malum konfederasyon iş birliği ile memurlar 123 TL, emekliler ise 140 TL zamma mahkum edildiler. 2014 ve 2015 yılı maaş zamlarının belirlendiği toplu sözleşme görüşmelerinde sözde yetkili konfederasyon, memurları masada yüz üstü bıraktı. Kanuna göre 30 gün sürmesi gereken toplu sözleşme süreci 7 günde, 2 toplantı sonunda anlaşmayla sonuçlandırıldı. Toplu sözleşme sonunda kamu görevlilerinin hakkı olan enflasyon farkı ödemesi gasp edildi, yok sayıldı. Biz, Türkiye Kamu-Sen olarak 2013 Ağustos ayından beri, gerçekleri dile getirdik, imzalanan toplu sözleşmenin defolu olduğunu, memurların haklarının gasp edildiğini ifade ettik.”
Hakim ve savcıların, bilim adamlarının maaşlarının yükseltilmesini olumlu karşıladıklarını belirten Türk Eğitim-Sen Karabük Şube BaşkanıAhmet Turgut Kurtoğlu, “Bize toplu sözleşmenin dışına çıkamayız diyenler,123 TL zamla bütün bir yılı geçirmek zorunda kalmışken, toplu sözleşme dışında hakim ve savcıların maaşlarına Bin 155 TL, akademik personele de 725 ile 835 lira arasında zam yapılmasına karar verdiler.
Hâkim ve savcılarımızın, bilim adamlarımızın maaşlarının yükseltilmesi elbette hepimizin arzusudur. Ancak talebimiz, bütün kamu görevlilerinin ekonomik sorunlarının çözülmesi yönündedir. Memurların özellikle 2014 yılında yaşadıkları ekonomik hak kayıplarının ele alınıp değerlendirilmesi gerekirken, yalnızca bir kesimin sorunlarına eğilmek, doğru bir yaklaşım değildir. Demek ki istenildiğinde toplu sözleşme hükümlerinin dışına çıkılabilinmektedir. Bu durumda tüm kamu görevlilerinin ekonomik sorununu çözecek bir çalışma yapılması için iktidarın kaçacak yeri kalmamıştır.Gelinen süreçte, enflasyon farkı ödemesi dahi memurların eriyen maaşlarını kurtarmaya yetmemektedir. Dolayısıyla 2014 ve 2015 yıllarını kurtarmak için memur ve emeklilerimize ek zam yapılması zorunlu hale gelmiştir.Türkiye Kamu-Sen olarak 28 Ekim 2014 Salı günü, saat 12.30’da TBMM Dikmen Kapısı önünde, yurt genelinde ise bütün illerimizde aynı gün ve saatte ek zam talebimizi haykıracağız. Yıllardan beri memurların hakları konusunda verilen sözler tutulmaz, vaatler yerine getirilmezken, tüm memurların beklentisi olan ek zam konusunda yalnızca belli kesimlere yönelik bir düzenleme yapılması büyük bir eksiklik olacaktır” dedi.

blank
blank
Tugay Kaban tarafından
07 Ocak, 2025 10:54 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Romanlar Ayırır

× Hıristiyan takvimine göre 11. Yüzyılda Avrupa’da en önemli sanat olarak gramerin yerine mantığı geçirdiler, bu değişim, bilimin edebiyat karşısında kazanacağı zaferin mütevazı bir girizgâhıydı. Peki o tarihten sonra insan aklının nasıl zımparalandığını görebiliyor muyuz? Bunu bize gösteren romanlardır.

× Hızlandıkça Azalıyorum romanının yazarı, kendisiyle röportaj yapan Bülent Ayyıldız’ın “Neden roman yazdınız?” sualine cevap verirken şöyle bir cümle kullanıyor, “Roman yazmak istememin nedeni, kendimi insan gibi hissetmememdi.” Yakın zamanda tercümesini bitirdiğim Napolyon Savaşları isimli eserde, Napolyon’un bir sözü iktibas ediliyor, “Dünyayı değiştirmek için çağrıldım!” Napolyon, Saint Helena adasında son yıllarını geçirirken, artık “tarih” denilen şeyi elinin tersiyle bir kenara itmişti ve yapması gereken tek şey olarak (kelimelerle olmasa da) tarihten daha ayırıcı bir eser vermek için çabalamaya başlamıştı: Geride bir hayat bırakmak. Bir roman misali, kendi hayatını sundu Napolyon.

× Tarih, ölülerin dirilişidir. Tarih ayırmaz! Neyi? Her şey zıddıyla kâimdir. O zaman tarih ile alâkalı bir mevzuu çözmek istiyorsak ‘roman’a bakmamız îcabediyor. Romanın tarihini yazmaya çalışanlara bakın mesela, ne gülünç hâllere düşüyorlar. Roman, dirilerin dirilişidir. Roman ayırır. Neyi? Yaşamak düşüncesini ve ölmek düşüncesini. Hem de hayat denilen musalla taşının üzerinde.

× Bugün, dünü bile yazamıyoruz. Tarih, bizi geleceğe zorla sürüklüyor! Roman, önce bugüne sarılıyor. Tarih merkezsizdir ve merkez değildir. Merkez olan ayırır. Bugünün içinde olan. Yani roman.

× Bütün doğumlar ve ölümler romanın mevzuudur. Tarihin mevzuu ise ancak doğum yahut ölüm günleridir. Siperde ölen asker romanın çerçevesindedir, tarihin çerçevesinde ise askerî konvoylar, okul anmaları ve resmî tatiller vardır.

× Yaşamak düşüncesini, ölmek düşüncesinden ayırmak ölümü unutturmak, ölmek düşüncesini de yaşamak düşüncesinden ayırmak yaşamayı unutturmak demek değildir. Her kalp iki eşit parçaya bölünmüş olarak atmaya başlar diye söylenir. Bunu görüp okuyamayacağız fakat romanları?

× #alikoçistifa

Tugay Kaban

Cevap Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.