Karabük Postası tarafından
07 Mart, 2016 15:58 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Deprem Uzmanları: “Safranbolu Evleri Deprem Evleridir”

Deprem Uzmanları Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan ve Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, Safranbolu’nun deprem evleri olduğunu ifade ederek, Safranbolu’ya övgüde bulundular. Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu, “Safranbolu’yu oldukça gelişmiş ancak geçmişine de bağlı bir kent olduğunu deprem ile ilgili olarak ta uzaklardan bir ekti ya da 2. Kollardan bir etki olursa, bu da çok zor görünüyor. Yani Safranbolu’da fay tehlikesi yok diyebiliriz” şeklinde konuştu. Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan ise, Safranbolu ve Karabük’te büyük bir deprem ihtimalinin olmadığını ifade ederken, “ Kuzey Anadolu fay hattından etki alanına girebilir ” dedi. Ercan konuşmasını şöyle sürdürdü; “ Karabüklülerin her birinin onur duyacağı bir olay var. Karabük’ün geçmişine bakacak olursanız, 6000 yılına kadar belgelerde Karabük’te uygarlığın başladığını gösteriyor. Yani Karabük’ü en az 6 bin yazılı belgesi var. Yine Safranbolu evleri çok önemli bir örnektir dermem adına. Bu tür tarihi evler alındığında herkes Safranbolu Evleri gibi der. Örnek verecek olursak Adapazarı ve Düzce’de de o tür evler vardır, insanlar aldıklarında aynı Safranbolu Evleri gibi şekline konuşurlar, Safranbolu adı mutlaka geçer oralarda. Peki, kim yapmıştır o evleri. Onları bizim atalarımız yaptı. İşte Safranbolu evleri ilk deprem evleridir. Depremde ilk olarak evler X biçiminde çatlar. Safranbolulular ise X biçiminde ağaç kuşaklar atmışlardır. Dikey ve yatay ağaçlar koymuş. İşte bu deprem evi. Düzce depreminden sonra bir aileye ziyaret gittiğimde evin sapsağlam olduğunu gördüm. Bu da Safranbolu evi idi. İşte bu bir Türk buluşudur. Yani onur duymanız gerekir. Geçmiş yıllarda 3lü koalisyon döneminde karar çıkarıldı ve Amerika’ya bir heyet yollandı. Amerikalılar depreme dayanıklı evleri nasıl yapıyorlar diye. Ben o dönem defalarca dile getirdim. Neden Safranbolu’ya gidilmiyor diye. Safranbolu çok daha yakındı. Ve evleri ile önemli bir örnekti.” Amerikalıların aslında Safranbolu’yu örnek aldığını dile getiren Porf. Dr. Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan “ Amerikalılar Safranbolu’da ahşap kullanılan yere çelik koydular. Yani Safranbolu’dan aldıklarını dünyaya satıyorlar” dedi.

blank
Sevgi Özdemir tarafından
23 Nisan, 2025 16:56 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Faturalarımız tam, hizmet yarım

Bugün İstanbul bir kez daha sallandı. Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.2 büyüklüğündeki deprem kısa sürdü ama etkisi derin oldu. Panik, endişe ve en önemlisi iletişimsizlik. Deprem olur olmaz herkes telefonu eline aldı, sevdiklerine ulaşmak istedi. Ama çoğumuz, sevdiklerimizi aradığımızda telefonlarımızda sadece sessizlikle karşılaştık. GSM operatörleri yine sınıfta kaldı.

Her ay düzenli olarak ödediğimiz yüzlerce liralık fatura, yalnızca konuşma ve internet değil, ihtiyaç anında çalışacak bir sistemin bedeli olmalı. Ama bugün gördük ki, o sistem en gerekli anda iflas ediyor. Bu sadece birkaç dakikalık bir kesintiden ibaret değil; milyonlarca insanın aynı anda sessizliğe mahkum edilmesi demek. Afet anında en çok ihtiyaç duyulan şey iletişimken, sesimizi duyuramamak demek yalnızca teknik bir sorun değil, bu yaşama tutunmaya çalışan insanların hayati bir bağdan koparılması demek.

Hatırlarsanız 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde de aynı sorunu yaşadık. O gün yüz binlerce insan enkaz altında sevdiklerine ulaşmaya çalıştı. O gün de aynı tablo karşıladı bizleri. Yani bu bir ilk değil, ama ne yazık ki hâlâ bir son da değil.

6.2 büyüklüğündeki bugünkü depremde iletişim altyapısı bu kadar kolay çöktüyse, olası büyük İstanbul depreminde neyle karşılaşacağız?

Uzmanlar yıllardır bu depremin 7’nin üzerinde olacağını söylüyor. Durum böyleyken, GSM operatörleri hâlâ bu yükü kaldıramıyorsa, esas felakette sistem tamamen devre dışı mı kalacak? O zaman sadece binalar mı yıkılacak, yoksa iletişimsizlik yüzünden umutlarımız da mı enkaz altında kalacak?

Devamlı artan fiyatlar, paketlere eklenen "katma değerli hizmetler", 5G vaatleri… Hepsi güzel. Ama bu hizmetlerin en temel işlevi, acil durumlarda çalışması değil mi? İletişimin en çok gerektiği anda yok oluşu insanların can güvenliğine karşı işlenmiş ciddi bir ihmaldir.

Bu saatten sonra "yoğunluktan dolayı hatlar kilitlendi" bahanesi kimseyi tatmin etmiyor. Çünkü biz bu yoğunluğun ne zaman geleceğini biliyoruz: her depremde, her afette, her kriz anında. Bilinmeyen değil, beklenen bir senaryoya karşı hazırlıksız olmak, affedilir bir şey değildir.

Reklam filmlerinizdeki "gelecek burada" sözleriyle değil, kriz anlarında göstereceğiniz dayanıklılıkla güven kazanın. Çünkü biz artık her ay farklı bahanelerle artan fatura değil, karşılık istiyoruz.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.