‘’Kıbrıs’ta çözüm; garantilerin olmadığı, tek kimliği, tek egemenliği, tek devleti içeren 1960 Kıbrıs Cumhuriyetinin AB üyesi olarak devam edeceği/dönüşeceği bir yapıda gerçekleşecektir... ’’ (Rum toplumu lideri Anastasiadis…) 12 Şubat 2016 tarihinde Kıbrıs konusuyla ilgili çok önemli açıklamalar, adada manşetteydi! Adanın yarı buçuğunu temsil eden Rum toplumu lideri Anastasiadis; Rum temsilciler meclisinde yapmış olduğu açıklamayla, taraflar arasında devam eden Kıbrıs müzakerelerinin çözüme yönelik ana başlıklarını, görüşmelerin hangi noktaya geldiğini; hem kendi milletvekilleriyle, hem de kamuoyu ile paylaştı… Bay Anastasiadis’in televizyonlardan canlı olarak yayınlanan bu önemli açıklamaları; Rum kesiminin en çok okunan Filelefthorios gazetesinde; ‘Konjonktür, Yolu Açıyor!’ Manşet haberiyle yer aldı…( Konjonktürden kasıt; Türkiye’nin AB ilişkileri, Ortadoğu’daki gelişmeler, adanın çevresinde bulunan hidrokarbon yataklarının kullanımıdır…) Türkiye’de, havuz medyasında yer almayan/alamayan bu önemli açıklamaların tercüme edilmiş hali; bakınız nelere dikkat çekiyor: ‘’ Yürütme Yetkisi: Devletin yeni yapısı; merkezi federal cumhuriyet ve iki oluşturucu eyaletin yerel hükümetlerini içerecek. Federal hükümetin yetkileri konusunda 27 kategoriden oluşan federal yetki listesi yapıldı. Yetkiler, devletin 3 karakteristik özelliğinden kaynaklanıyor ve bunları güvence altına alıyor: Tek ve bir uluslararası temsiliyet, tek ve bir egemenlik ve tek ve bir vatandaşlık. 19 yetki kategorisinde karşılıklı anlayış var. Yasama Yetkisi: Federal hükümetin yasama yetkisinin, Üst Meclis veya Senato ve Temsilciler Meclisi olmak üzere iki organ tarafından uygulanacağı ezeli yakınlaşması yeniden teyit edildi. Karar alma yöntemi ve anlaşmazlıkları çözme mekanizmasıyla ilgili müzakereler ilerlemiş aşamadadır ve anlaşmazlıklar azaltılmıştır. Yargı Yetkisi: Yargı yetkisinin federal düzeyde, Yüksek Mahkeme olacak, birincil ve ikincil olmak üzere iki dereceli mahkemelerde uygulanacağı karşılıklı anlayışı var. Gerektiği sürece, mülkler temyiz mahkemesi olarak görev yapacak. İki toplum eşit sayıda yargıçla katılacak. Yunanistan, Türkiye ve İngiltere’den olmamak kaydıyla yabancı yargıcın katılımında da karşılıklı anlayış var. Temel Özgürlükler: Ortak Açıklama tahtında, Avrupa müktesebatında belirlenen temel özgürlüklerin güvence altına alınmasıyla ilgili Ortak Açıklama temelinde karşılıklı anlayış var. İki bölgeliliğin ve iki toplumluluğun güvence altına alınması terimi ile tek bir şeyi; kalacakları oluşturucu eyaletin iç vatandaşı sıfatını almayacak olanların siyasi haklarını kullanma yöntemini kast ediyoruz. Vatandaşlık-Yerleşikler: Yerleşikler konusu görüşüldü ve anlaşmanın ilk yürürlüğe giriş gününde nüfusun demografik kompozisyonunun - asgari sapmayla - Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1960 demografik oluşumunu yansıtacağında karşılıklı anlayış var. En önemlisi, ilk günkü nüfus kompozisyonu oranının, yani dörde bir oranının, Türk ve Yunan vatandaşlarının federal cumhuriyet vatandaşlığı edinmesi konusunda gelecekte de geçerli olacağı karşılıklı anlayışıdır. Mülkiyet: Şu ana kadarki istişarelerde şu noktalarda karşılıklı anlayış saptandı: A.İki liderin 27.07.2015 basın açıklamasında belirtildiği gibi mülkiyetteki kişisel hakkın tanınması anlaşması. B.Mal sahibine, ilk yıl Mülkiyet Komitesi’ne öncelikli başvuru hakkı veriliyor. Bu, birinci yılda başvurmaması halinde daha sonra başvuru yapma hakkını kaybedeceği anlamına gelmiyor. Keza, birinci yıldan sonra ‘Mülkiyet Komitesi’ne’ kullanıcı başvurursa, hakları etkilenmeyecek. C.Mal sahibine şu beş hukuki çare sunuluyor: İade, kısmi iade, alternatif mülk edinme, takas ve tazminat. D.Mülkiyet Komitesi kurulması ve organların kompozisyonunda iki toplumun eşit temsil edilmesi ve karmaşık davaları görecek organlarda yabancı uzmanların da katılmasında karşılıklı anlayış var. E.Mülkiyet Komitesi kararlarını temyiz edecek Mülkiyet Mahkemesi kurulmasında karşılıklı anlayış var. Başvuru sahibinin, iç yargı imkânlarını tükettikten sonra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurma hakkı tesis ediliyor. Ekonomi: Yeniden birleşmiş ve sağlam bir ekonomi için iki oluşturucu eyalet arasında sağlıklı rekabeti düzenleyecek kesin kurallar olması gerektiğinde karşılıklı anlayış var. Aynı zamanda, ekonomik konuların bankacılık sistemi, kamu maliyesi, kalkınma konuları, sosyal konular ve geniş kurumsal çerçeveyi kapsaması, bunlara top yükün, AB kural ve kararlarına uygun yaklaşılması gerektiğinde de karşılıklı anlayış var. Federal hükümetin tek ve bir bağımsız Merkez Bankası olacağı, Federal hükümetin resmi para biriminin ilk günden Euro olacağı, Federal Yasa’ya tabi olacak ve Kıbrıs hükümranlığının tamamında geçerli olacak, bütün dolaylı vergilerin Federal Hükümet, doğrudan vergilerin de oluşturucu eyaletler tarafından uygulanacağı, vb. bir İç İstikrar Sözleşmesi oluşturulacak. Avrupa Birliği: Federal Kıbrıs’ın AB üyesi devlet olarak yükümlülüklerini tam ve etkin yerine getirmesi gerektiği konusunda karşılıklı anlayış var. Yine, çözümün hayata geçirilişinin ilk günü itibarıyla AB’nin önemli politika alanlarında müktesebatın kesintisiz uygulanması gerektiğinde karşılıklı anlayış var. Toprak: Kıbrıs Türk tarafının, toprağın, sızıntılara karşı müzakerelerin son aşamasında görüşülmesi gerektiği tutumuna rağmen toprak düzenlemelerinin tabi olması gereken kriterlerin görüşülmesi konusunda bir karşılıklı anlayış ilkesi vardır. Toprak düzenlemelerinin tamamen mülkiyetle ve elbette önemli bir yön olan çözümün maliyetiyle bağlantılı olduğu anlayış görüyor. Güvenlik ve Garantiler: 1960 garantilerinin dayatıldığı şartların başka, bugün var olan şartların başka olduğu konusunda geniş bir karşılıklı anlayış var. Kıbrıs Türk tarafının; güvenlik sisteminin toplumlardan birine, öteki toplum açısından tehdit olarak algılanabilecek koruma sağlayamayacağı tezi, önemli görülüyor. DEVAM EDEN ANLAŞMAZLIKLAR Ana Anlaşmazlıklar: İki tarafın sonuçlandıramadığı en önemli konulardan biri de dönüşümlü başkanlıktır. Başkan; Kıbrıs Türk tarafının dönüşümlü başkanlıkla ilgili ısrarında – ki bu bizim tarafın kabul etmediği bir şeydir. İfade edilen anlaşmazlıklar var ve bununla bağlantılı, bakanlar kurulunun oluşumuyla ilgili anlaşmazlıklar var’ dedi. Yine, ekonomi başlığında da şu ana kadar saptanan şu anlaşmazlıklar var: a)Federal bütçenin ve yasaların onay prosedürü, b) Denetim kurumları, karar alma prosedürleri ve yönetimleri konusu, c) Dolaylı vergi gelirlerinin oluşturucu eyaletlere dağıtımında kullanılacak metot...’’ Rum kesiminde yayınlanan diğer gazeteler, bu önemli haberi farklı manşetlerle gündeme taşımış olsalar da; içerik aynıdır… Dikkat edilecek olursa; Kıbrıs konusunda 2008’den beri devam eden müzakerelerin hangi noktaya geldiğini, her defasında Rum tarafından, Rum basınından öğrendik! Bu defa da öyle oldu! Ama bu sefer görüşmelerde gelinen noktanın tamamı açıklandı! Rum liderin yapmış olduğu bu açıklamaların ardından 13 Şubat 2016 Cumartesi günü liderler, bir kez daha bir araya gelerek; tarafların konuyla ilgili açıklamalarını da gündeme aldılar… Toplantının ardından, K.K.T.C Cumhurbaşkanı Sn. Akıncıya, Rum liderin yapmış olduğu yukarıdaki açıklamalarla ilgili görüşü de soruldu: ‘’Kendi pozisyonlarını, onların bakış açılarını anlatıyor, bu tür açıklamaların, kendi toplumlarıyla paylaşılması doğaldır.’’ Yanıtını veren Akıncı, görünen o dur ki, bu cevabı ile Rum liderin açıklamalarını içine sindirmiş olduğunu, kaçamak bir yanıtla geçiştirmiş oldu..! Beklenen oydu ki! Sn. Akıncı; Rum liderin bu önemli açıklamalarının cevabını geçiştirmeyip, Kıbrıs Türk Halkının bu aşamada neyi kazanıp, neyi kaybedebileceğini, aynen Rum lideri gibi açıklayıp; bu da bizim pozisyonumuz, bakış açımız diyebilseydi..! Evet, Kıbrıs’la ilgili olarak müzakere masasında bir hayli mesafe alınmıştır! Rum liderinin yapmış olduğu açıklamalar; o tarafın konuya bakış açısını anlatıyorsa da! Bu önemli açıklamalara karşılık; ne Türkiye’den, ne de K.K.T.C yetkililerinden karşı/cevabi bir açıklama henüz yapılmamıştır! Adada bulunan bir diğer garantör ülke İngiltere’nin ise; pozisyonu nettir! İngilizlerin adada ki üslerine dokunulmaması karşılığında; Rum tarafının AB’ye üye yapılırken, Annan planında oynadıkları ikircikli rol/oyun çok iyi bilinmekte olup; onların adada sadece ‘ebedi menfaatlerinin’ geçerli olduğu değişmeyen bir gerçektir. Geriye bir tek şey kalmıştır! 2016 yılında çözülmesi istenen Kıbrıs konusunda; Türkiye’nin tavrı ne olacak, Kıbrıs Türk Halkı nasıl bir karar verecektir? Türkiye; AB sürecinde, Rum-Yunan ikilisinin bu başlıkları veto etmesini aşmak için; Rum tarafının, ardındaki birleşik güçlerin, ada üzerindeki hâkimiyetini gerçekleştirecek bir sonuca ‘evet’ diyerek; Kıbrıs adasındaki tarihsel ve hukuksal kazanımlarımızdan vaz mı geçecektir? Ya da asırlardan beri ayak izlerimizi taşıyan bu stratejik adada; 42 yıl önce dağına taşına kazıdığımız ay yıldızlı al bayraklarımız gönderlerde dalgalanmaya devam etmelidir, bu ada benim için hala çok önemlidir mi diyecektir? Kıbrıs Türk Halkı ise; neredeyse iki neslini feda ettiği o vatan topraklarında, ‘De facto’ hakkı/kazanımı olan, K.K.T.C devletinin yaşaması yönünde mi, yoksa ‘Birleşik Kıbrıs’ devleti içinde yaşamayı mı karar verecektir? Yoksa Rum Gazetesinin manşet haberinde olduğu gibi: ‘Konjonktür, yolu çoktan açmıştır da!’ Geriye sadece formaliteler mi kalmıştır? Atilla Çilingir www.atillacilingir.com 15 Şubat 2016