Ihlas Haber Ajansı tarafından
24 Ocak, 2025 18:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 1dk
Yorum Sayısı: 0

Başkan Işık’tan bakanlığın kararına uymayan berberlere tepki

Karabük Berberler ve Kuaförler Odası Başkanı Erol Işık, Ticaret Bakanlığı’nın yürürlüğe koyduğu berberlerin ‘Pazar günü kapalı’ olması kararına bazı kişilerin uymadığını belirtti.

Başkan Işık, sosyal medyadan yaptığı açıklamada, odaya kayıtlı 128 erkek berberinin olduğunu ve Pazar günü kapatma karanının büyük bir çoğunlukla alındığını ifade etti.

“Yıllar önce erkek berberleri ile ilgili almış olduğumuz karar ile bu zamana kadar getirdik” diyen Işık, “Burada her şeyimiz şeffaf ve açık. 128 üye arkadaşlarımız gerçekten dükkanlarını açmak istiyor mu? dedik. 126 erkek berberimizden 124 tanesi 5 yıl önce dükkanlarımızı kapatalım diye önerge sundular. Bu önerge geçti. Erkek berberleri haftada istediğimiz bir gün yerlerinizi kapatmanız gerekmektedir denildi. Bizlerde bunun çalışmasını yaptık ve bunu Pazar günü olarak arkadaşlarımız ile birlikte karar kıldık. Kadın kuaförlerimiz içinde Salı günü tatil olarak belirlendi” ifadelerini kullandı.

Ticaret Bakanlığının kararına itiraz eden iki kişinin konuyu mahkemeye taşıdığını aktaran Işık, “Bu olayı da şov haline getirdiler. Bana diyorlar ki neden bu konunu üzerine bu kadar gidiyorsunuz. 6 ay boyunca dükkanlarını açmayan ve kurallara uyan arkadaşlardan Allah razı olsun ama 6 ay boyunca haksız rekabet yapan kişi ve şahıslar bunlar kendilerini çok biliyor. Bunlara meslektaşımız demiyorum. Kendi meslektaşına saygı göstermeyene ben meslektaşım diyemiyorum. Çünkü amacı şov yapmak. Şovdan dükkanını tanıtmak ve daha sonrada iş yapmak. Ben erkek berberlerinin Pazar, bayan kuaförlerinin de Salı günlerini dükkanlarını kapatmasını isteyen kişilerden biriyim. 126 üyemizin imzası ile Pazar günü bizler dükkan açmak istemiyoruz dediler. Bana sus diyorlar ben üyem için susamam. 2 adam da Karabük’ün dengesini bozamaz” ifadelerini kullanarak duruma tepki gösterdi.

blank
Sevgi Özdemir tarafından
23 Nisan, 2025 16:56 tarihinde yayınlandı
A+ A-
Okuma Süresi: 2dk
Yorum Sayısı: 0

Faturalarımız tam, hizmet yarım

Bugün İstanbul bir kez daha sallandı. Kandilli Rasathanesi'ne göre 6.2 büyüklüğündeki deprem kısa sürdü ama etkisi derin oldu. Panik, endişe ve en önemlisi iletişimsizlik. Deprem olur olmaz herkes telefonu eline aldı, sevdiklerine ulaşmak istedi. Ama çoğumuz, sevdiklerimizi aradığımızda telefonlarımızda sadece sessizlikle karşılaştık. GSM operatörleri yine sınıfta kaldı.

Her ay düzenli olarak ödediğimiz yüzlerce liralık fatura, yalnızca konuşma ve internet değil, ihtiyaç anında çalışacak bir sistemin bedeli olmalı. Ama bugün gördük ki, o sistem en gerekli anda iflas ediyor. Bu sadece birkaç dakikalık bir kesintiden ibaret değil; milyonlarca insanın aynı anda sessizliğe mahkum edilmesi demek. Afet anında en çok ihtiyaç duyulan şey iletişimken, sesimizi duyuramamak demek yalnızca teknik bir sorun değil, bu yaşama tutunmaya çalışan insanların hayati bir bağdan koparılması demek.

Hatırlarsanız 6 Şubat 2023’teki Kahramanmaraş merkezli depremlerde de aynı sorunu yaşadık. O gün yüz binlerce insan enkaz altında sevdiklerine ulaşmaya çalıştı. O gün de aynı tablo karşıladı bizleri. Yani bu bir ilk değil, ama ne yazık ki hâlâ bir son da değil.

6.2 büyüklüğündeki bugünkü depremde iletişim altyapısı bu kadar kolay çöktüyse, olası büyük İstanbul depreminde neyle karşılaşacağız?

Uzmanlar yıllardır bu depremin 7’nin üzerinde olacağını söylüyor. Durum böyleyken, GSM operatörleri hâlâ bu yükü kaldıramıyorsa, esas felakette sistem tamamen devre dışı mı kalacak? O zaman sadece binalar mı yıkılacak, yoksa iletişimsizlik yüzünden umutlarımız da mı enkaz altında kalacak?

Devamlı artan fiyatlar, paketlere eklenen "katma değerli hizmetler", 5G vaatleri… Hepsi güzel. Ama bu hizmetlerin en temel işlevi, acil durumlarda çalışması değil mi? İletişimin en çok gerektiği anda yok oluşu insanların can güvenliğine karşı işlenmiş ciddi bir ihmaldir.

Bu saatten sonra "yoğunluktan dolayı hatlar kilitlendi" bahanesi kimseyi tatmin etmiyor. Çünkü biz bu yoğunluğun ne zaman geleceğini biliyoruz: her depremde, her afette, her kriz anında. Bilinmeyen değil, beklenen bir senaryoya karşı hazırlıksız olmak, affedilir bir şey değildir.

Reklam filmlerinizdeki "gelecek burada" sözleriyle değil, kriz anlarında göstereceğiniz dayanıklılıkla güven kazanın. Çünkü biz artık her ay farklı bahanelerle artan fatura değil, karşılık istiyoruz.

Yorum Yaz

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.