Bir ayda üç kez çaya düşen kedi, kurtarıldıktan sonra patisiyle teşekkür etti
Zonguldak’ın Alaplı ilçesinde bir ayda üç kere çaya düşen kedinin imdadına tekrar itfaiye grupları yetişti. Mahsur kaldığı yerden kurtarılan kedi, kendisini kurtaran itfaiye grubuna patisiyle vurarak teşekkür etti.
Alaplı ilçesinde bir kedinin çaya düşerek mahsur kaldığını fark eden vatandaşlar durumu itfaiye takımlarına haber verdi. Kedinin bulunduğu yere gelen takımlar kurtarma çalışması başlatarak çaya merdiven indirdi. Kedinin mahsur kaldığı yere inen itfaiye eri, kurtardığı kedinin bir ayda üç kere çaya düşen kedi olduğunu fark etti. Kucağına aldığı kediyle merdivenleri çıkan itfaiye eri, kediyi yola bıraktı. Demir korkulukların bulunduğu yerden kurtarıldığı yere bakan kedi ise patisini itfaiye erine vurarak adeta kurtarılma sevinciyle teşekkür etti. Takımlar ve kedi, kurtarma operasyonunun akabinde olay yerinden ayrıldı.
Genel kabul gören tanımıyla demokrasi, "halkın halk tarafından halk için yönetimi. Bu tanım, genel olarak benimsenmekle birlikte, çatışan iki demokrasi anlayışından "sosyalist demokrasi” olarak sunulan uygulama iflas ettiğine göre, geriye, demokrasi deyince, "liberal demokrasi" anlayışı kalmakta. Demokrasi türleri ise; halkın doğrudan veya temsili olarak eşit şekilde katılımını sağlayan hükûmet biçimi ya da toplumsal yapılar. Temel demokrasi kavramı, ülkelerin çeşitli etnik özelliklerine göre farklılık göstermekte. Eğitim sistemi, laik, anti-laik, muhafazakâr, anti-muhafazakâr gibi eğilimler, toplumlarda kutuplaşma ve ayrıştırmaya yol açmakta. Ülkelerde, eğitim sistemleri ve halkın eğitim durumları, toplumla birlikte, ülkelerin sosyo-ekonomik kalkınmalarında temel faktör olarak görülmekte. Aynı zamanda ülke siyasetinin oluşmasında, eğitim sisteminin etkisi gözden uzak tutulmamalı. Geçmişin demokrasi havarileri, küresel güçler, bugün otoriter ve radikal siyasetin pençesine düşmüş durumda. Dünyadaki siyasi değişime Türkiye’de ayak uydurmuş durumda. Bugün, ABD, Rusya, Çin, Avrupa Birliği, dünyayı yönetme savaşı veren ülkeler, otoriter ve radikal siyasetin pençesine düştü. Geçtiğimiz yıl sonu yapılan seçimlerde, ABD’de ikinci dönemini kazanan Donald Trump, dünya siyasetine ekonomik tehdit, savaşan ülkelere şartlı destek, bazı ülkelere işgal tehdidi ile adeta dünyanın kimyasını bozdu. İslam dünyasını hedef alarak İsrail’in arkasında, Filistin’i işgal ederek yayılmacı politika izleyen ABD; Trump ile birlikte bir adım daha atarak, Müslümanları Filistin’den atma peşinde… Göreve gelir gelmez, Dünya Sağlık Örgütünden, iklim anlaşmasında ayrılan, Meksika Körfezinin ismini Amerika Körfezi olarak değiştiren, Rusya ile savaşan Ukrayna’ya desteği karşılığında, değerli madenlerini talep ederek ülke liderlerine gözdağı vermeye başladı… Başlattığı ticaret savaşları ile dünya ekonomisini sarsan Trump, ek vergi, gümrük tarifesini yükseltti. ABD’nin de üye olduğu NATO üyesi ülkeleri tehdit ederek, payların artırılmasını isteyerek, aksi halde güvenliklerinin sağlanamayacağı tehdidini savurdu. Ülkeleri ve liderleri küçük gören Trump, ülkelerin stratejik ve ekonomik ihtiyaçlarını ABD’nin karşıladığı edasıyla, siyasi ve ekonomik terör estirmeye hız verdi. Ekonomileri güçlü olan ülkelerin otoriterleşerek, gelişmekte olan ülkeleri tehdit etmeleri, demokrasinin değerini bir kez daha ortaya koymakta. Demokrasiyi askıya alarak, otoriter veya radikal siyaseti düşünen liderler, halkın iktidardan uzak durmalarını hedeflemekte… Ülkelerini nasıl bir bataklığa sürüklediklerinden habersiz, sözde küresel liderler, otoriter veya radikal siyasete geçiş yapmaya çalışarak, dünyayı kaosa sürüklemekte… Demokrasiden vazgeçen ülkeler ve Dünya’yı kaosun beklediği unutulmamalı, Az da Olsa Demokrasi, bir tarafta kalmalı… Düşünce ve görüşlerin ışık olması dileğiyle…