Karabük’te 3 Ayrı Trafik Kazası: 6 Yaralı
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
25 Aralık, 2024 10:40 tarihinde yayınlandı
A+ A-

Karabük’te 3 Ayrı Trafik Kazası: 6 Yaralı

Karabük'te farklı noktalarda meydana gelen 3 ayrı trafik kazasında 3'ü ağır 6 kişi yaralandı.

Karabük - Safranbolu çevre yolunda sürücüsünün alkol aldıktan sonra Tofaş marka otomobilli ile yaptığı hız aydınlatma direğinde son buldu. İkiye bükülen otomobilden yola fırlayan sürücü ve yanındaki arkadaşı ağır yaralandı.


Karabük çevre yolu valilik binası karşısında meydana gelen trafik kazasında, Serdar Erdoğan idaresindeki 78 ABE 871 plakalı Tofaş marka otomobil hızla ilerlediği sırada yoldan çıkarak orta refüjde yer alan ağaca çarpıp sürüklenerek aydınlatma direğine çarptı. Çarpmanın etkisi ile ikiye bükülen otomobilde sürücü ile yanında yolcu olarak bulunan Özcan Akbıyık (35) otomobilden yola fırladı. Durumu ağır ve bilinci kapalı olan sürücü Erdoğan ile yanındaki arkadaşına o sırada yoldan geçmekte olan Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi acilinde görevli doktor ilk müdahaleyi yaptı. İhbar üzerine olay yerine gelen ambulanslarla Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırılan yaralıların durumunun ağır olduğu belirtilirken, sürücüsü Serdar Erdoğan'ın ehliyetinin ise daha önce alkolden yapılan işlem ile geçici olarak geri alındığı öğrenildi.

Kaza sonrası olay yeri inceleme ekiplerinin olay yerinde ve araçta yaptıkları çalışmalarda alkol tenekeleri dikkatlerden kaçmadı.

Diğer yandan Karabük - Eskipazar karayolu İmamalar köyü yakınlarında meydana gelen bir başka trafik kazasında ise 3 kişi yaralandı.
C.G. idaresindeki 34 UF 2832 plakalı otomobil, Gere istikametinden Karabük'e seyir halinde iken İmamlar Köyü mevkiine geldiği esnada, önünde ve aynı istikamette seyreden sürücü A.T.'nin idaresindeki hurda yüklü 78 BP 014 plakalı tırın dorsesine çarptı. Kaza sonrası ağır yaralanan otomobil sürücüsü ile aynı araçta yolcu olarak bulunan A.G. ve A.G. yaralandı. Yaralılar ihbar üzerine olay yerine sevk edilen ambulanslarla Karabük Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi.
Otomobili vurdurarak çalıştırma istedi, araç alt yola devrildi
Karabük'te otomobilini vurdurarak çalıştırmak isteyen sürücü, otomobiliyle birlikte 2 metre yükseklikten alt yola devrilerek park halindeki otomobile çarptı.


Kaza, Cumhuriyet Mahallesi 40 No'lu sokak üzerinde meydana geldi. 78 BK 435 plakalı otomobilini çalıştıramayan sürücü Ş.Ü., yokuş aşağıya aracını vurdurarak çalıştırmak istedi. Bu sırada sürücü direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobiliyle birlikte 2 metre yükseklikten alt yola düşerek park halindeki 78 AAE 456 plakalı araca çarparak devrildi. Kazada hafif şekilde yaralanan sürücü Ş.Ü. ihbar üzerine olay yerine gelen ambulans ile Karabük Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

EN BÜYÜK YENİLGİM EN BÜYÜK ZAFERİM
blank
Mustafa AKAY tarafından
25 Aralık, 2024 11:50 tarihinde yayınlandı
A+ A-

EN BÜYÜK YENİLGİM EN BÜYÜK ZAFERİM

MUSTAFA AKAY

Öylesine büyük bir kişilikti ki; yitirdiği seçim sonrasında, "En büyük yenilgim, en büyük zaferimdir." demişti.
Bu öylesine söylenmiş bir laf değildi. Çok partili sistemi getirip, yitirdiği seçim sonrasında etmişti, bu özdeyiş tadındaki sözleri.

Özdeyişleri, küçük beyinler değil, ancak büyük adamlar edebilir.
İSMET İNÖNÜ… Büyük deha… Garp Cephesi'nde Türkiye'nin makus talihini yenerek askeri dehasını gösteren adam. Lozan'da diplomatik zekasını dünyaya kabul ettiren büyük kişilik.
Türkiye'ye çok partili sistemi getiren demokrasi kahramanı.
Yıl 1939. Daha üç beş günlük Cumhurbaşkanı. Kendisini ziyaret eden ABD Büyükelçisi'ni kabulünde yaptığı konuşma ile demokrasiye geçişin işaretini şu sözleriyle veriyor. " En büyük dileğim TBMM'de bir muhalefet lideri olarak siyaset yapmaktır"
Birinci Dünya Savaşı cehennemini yaşamış bir kişi olarak ne yazık ki, 2. Dünya Savaşı'na da tanıklık etme zorunda kaldığından bu amacını gerçekleştirmede biraz zamana gereksinimi ortaya çıktı.
En büyük eseri olarak da çok partili sisteme geçişle, Köy Enstitüleri'ni gösteriyordu.
Bugünlerde yaşadıklarımız, O'nun en büyük eserim dediği kurumların önemini bir kez daha ortaya koyuyor.
O çok partili sisteme geçerek ülkeye demokrasiyi getirme çabasını gösterirken, şimdilerde birileri O'nun kurduğu demokrasiden padişahlığa geçme özlemini haykırıyorlar.
O demokrasiye geçişi sağladı. Ama siyasi rakipleri yaşamı cepheden cepheye koşarak geçmiş olan bu büyük dehaya asker kaçağı yaftasını bile vurdular. Şimdi onların torunları da ağababalarından aşağı kalmayıp, çıtayı biraz daha yükselterek faşist damgasını yapıştırmaya çalışıyorlar.
Faşist dedikleri o büyük deha, 19 Mayıs 1945'te yaptığı tarihi konuşmasında çok partili sisteme geçişin muştusunu veriyordu.
Demokrasiyi tramvaya benzetenlerin O'nu anlamaları ve algılamaları elbette mümkün değildir.
O'nun Türkiye'yi savaşa sokmama becerisini kavrayamayanlar bugünlerde kardeş ülkelere savaş çığırtkanlığını olağan sayabilirler. Ama O savaşı yaşamış ve zorluklarını görmüş bir kişi olarak uzak dururken, ülkesini ve insanlarını korumayı hedefliyordu. Şimdi savaş çığırtkanlığı yapanlar ise başta ABD'de olmak üzere bir yerlerin emirlerini yerine getirmenin hoşnutluğunu yaşıyorlar.
Yanmış, yıkılmış bir ülkeden çağdaş ve modern bir devlete gidiş o imkanlarla kolay olabilir miydi?
Onlar, o zorlukları aşarak ülkeyi bu konuma getirmişlerdi.
Onların yarattığı kurumlar, bugünlerde yıkıla yıkıla, satıla satıla halen bitmiyorsa, bu temelin sağlam atıldığının bir göstergesidir.
Kendi eliyle, iktidarını teslim eden adama faşist diyenlerin kafalarının sakat olduğunu bilmemiz gerekir.
Eksik tarihsel bilgilileriyle yurdu kurtaranlara savaş ilan ederek, o günlerden medet umanlar ruhen de fiziken de hasta insanlardır.
Yedi düvelin gücünün yetmediği bu büyük insanlara bugünlerde yapılan çirkin saldırılar bir şey kaybettirmez. Aksine, onları tarih önünde daha güçlü konuma getirir. Ya onlara yel değirmenlerine saldıran Donkişot gibi saldıranlar tarihte yerlerini nasıl alacaklardır?
Gerektiğinde dünyanın egemen güçlerine nezih diliyle mesajlarını gönderip, "Yeni bir dünya kurulur Türkiye'de orada yerini alır" diyebilen bir dâhiyle, danışmanlarının yazdıklarını camdan okuyan sözde liderler bir tutulabilir mi?
O ki, ölüm döşeğinde bile ülkede olup bitenleri soruyordu. Öylesine ilgiliydi, ülkesiyle. Ülkesini ve insanlarını seviyordu. İnsan haklarına saygılıydı. Demokrasinin tüm kurum ve kurallarıyla birlikte yeşermesi için sonuna kadar çabasını gösterdi.
Yanında yetiştirdiği Bülent Ecevit ile karşı karşıya kaldığında yarışma olanağını verdi. Girdiği son kurultayda, Genel Başkan seçilen Bülent Ecevit salona girerken, ayağa kalktı ve önünü ilikleyerek selamladı. Demokrasiyi içselleştirememiş bir insan olsaydı, böyle mi yapardı? Şu sözleri demokrasiyi özümsememiş bir insan söyleyebilir mi? "Yeni Genel Başkanın başarılı olması için elbirliği ile çalışılması gerekir"
Elbette, İsmet İnönü'yü sevmeyenler, ona kin duyanlar olacaktır.
Din ticareti yapanlar, dini siyasete alet edenler, elbette O'na kin duyacaklardır. Çünkü O irticaya karşı sonuna değin mücadele etmiş ve dini bir afyon gibi kullanarak yurttaşların kanını emenlerle savaşmıştır.
Elbette, hırsızlar, yolsuzlar namussuzlar O'na kin duyacaklardır.
Onun için de halen O'nu kötülemekten medet umacaklardır.
İsmet İnönü halen ışık tutmaya devam ediyor.
Ne diyor; "Bir memlekette namuslular, namussuzlar kadar cesur olmadıkça, o memlekette kurtuluş yoktur" Var mı lafa bir şey eklemek isteyen. Namuslular, yurtseverler neden sesiniz yükselmez? Neden, bu talana karşı cesur olunmaz?
Ama yine O'nun deyişiyle hiç endişe etmeye gerek yok. Bu vatan, her karış toprağa kan dökülerek kurtarıldı. Kolay kolay yıkılmaz.
Gün, namusluların cesaretlerini ortaya koyma ve sorumluluklarını yerine getirme günüdür.
Ne diyor, sevgili paşamız: "Hiçbir şey için aşırı endişe etmeyiniz. Bakarsınız yarın ya deve ya deveci ya da üstündeki hacı ölebilir"
Saygı, minnet ve şükran duygularımızla.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.