Karabük Haber Postası Karabük Haber Postası

”Yitirilen Yılları, Bitirilen Umutları” Geri İstiyorum..!

Köşe Yazıları Yayın: 30.07.2015 09:57

” An gelir ömrünün hırsızıdır / her ölen pişman ölür / hep yanlış anlaşılmıştır / hayalleri yasaklanmış / an gelir şimşek yalar / masmavi dehşetiyle siyaset meydanını / direkler çatırdar yalnızlıktan / sehpada pir sultan ölür…” (Attila İlhan)
Geri istiyorum ülkemin yitirilen tüm değerlerini!
Sevgi ve saygıyı tadarak büyüdüğüm o giden yılları, kutsal vatan topraklarımızın bütünlüğünün üzerine titrendiği; özgürlüğümüzün simgesi dağlarımızda, ovalarımızda ılgıt, ılgıt akan suları ile bezeli topraklarımızda, teröristlerin ölüm saçmadığı ülkemi geri istiyorum…
İnsanca yaşam hakkının sorgulanmadığı, insanlarımızın birbirlerine kem gözle bakmadığı, birbirlerine yalan söyleyerek aldatmadığı, laik cumhuriyet değerlerinin sorgulanmadığı, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarının aşındırılmadığı ülkemi geri istiyorum…
Yıllarını ‘Sağcı-Solcu’ çatışmaları ile geçirerek bu uğurda kandırılan, hayatlarını yitiren binlerce genç evladın umutlarını geri istiyorum!
Geri istiyorum ülkemin son 30 yılına damgasını vuran PKK terörünün aldığı canları…
Bu canlar için çığlıkları duyulmayan, acılarını içine gömen anaların, babaların, eşlerin, evlatların hakkı için; bu topraklar uğruna seve, seve hayatlarını feda eden ”Şehit’lerimizin” o koç yiğitlerin, kan ve can bedeli için yitirilen tüm umutları geri istiyorum…
Verebilir misiniz Al Bayrağa sarılı o canları geriye? Her anı acı ile geçen o yılları sorgulayabildiniz mi neden diye?
Döndürebilir misiniz o yiten sevgi ve saygı dolu yılları geriye?
Doğasının üzerine titrenen, bir gram altın için, doğal güzellikleri, binlerce ağacı katledilmeyen, rantsal / kentsel dönüşümler, AVM’ler uğruna kalan en son yeşillikleri de feda edilmeyen, toprağına dört elle sarılan, alın terini ekmek yaparak geleceğini planlayan, kendi değerleri ile yücelmek için çabalayan insanlarımın ülkemin milli değerlerinin üzerine titrenerek yaşanan yıllarını; geri istiyorum…
İnsanlarımızın dine alet edilerek siyaset için kullanılmadığı!
Türlü dönüşümler ile ‘çözüm süreci’ bahanesiyle; ülkemizin, milletimizin birlik ve beraberliğinin tehdit altında kalmadığı!
Siyasi söylem ve hesapların ‘Ilımlı İslam’ adına yapılmadığı!
Ülke yönetiminde tüm insanlarımızın kucaklandığı, geleceğimizi AB denen bir topluluğa bağlayarak ama bizi hiçbir zaman kabul etmeyecek bu topluluğa girebilmek adına her türlü dayatmanın sorgusuzca, sorumsuzca kabullenilmediği; ülkemin tüm demokratik değerlerinin korunduğu, milli kazanımlarımız ile ortaya çıkan çok önemli stratejik tesislerimizin, vatan topraklarımızın ”Babalar gibi satılmadığı!” Yılları geri istiyorum…
Her Allahın günü kadınlarımızın katledilmediği, sokaklarımızda aç açık dolaşan insanların görünmediği, hak ve hukukun yok olup gitmediği, milyonlarca insanımızın işsiz dolaşmadığı, paramızın pul olup, doların dillerde yapışıp kalmadığı yılları geri istiyorum!
Geri istiyorum milli davalarımız konu olduğu zaman tüm dünyaya meydan okuyup, bir ve beraber, dimdik oluşumuzu…
Geri istiyorum ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ gibi duruşumuzu…
Tüm milli ve ulvi değerlerimizin saygı gördüğü, ”Ay Yıldızlı Al Bayrağımız’ için gönüllerin titrediği yılları geri istiyorum!
Sanmayınız ki ben gerilerde kalmış, geçmişi ile yaşayan bir yurttaşım.
Hayır, tam tersine geriye istediğim değerlerle; Türkiye’nin kendi geleceğini, ülkemizin milli değerlerine göz koyanlara muhtaç olmadan büyüteceğini bilen, inanan bir insanım.
Geriye istediğim konularla ilgili sorularımı yanıtlayamıyorsanız eğer!
Unutun söylediklerimi…
Dinleyelim Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e ses veren, ”Süleyman Apaydın’ın” kaleminden dökülenleri:
”Ey milletim,
Ben, Mustafa Kemal’im.
Çağın gerisinde kaldıysa düşüncelerim,
Hala en hakiki mürşit, değilse ilim,
Kurusun damağım, dilim.
Özür dilerim…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…
Özgürlük hala,
En yüce değer
Değilse eğer…
Prangalı kalsın diyorsanız, köleler…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…
Yoksa çağdaş medeniyetin bir anlamı
Ortaçağ’a taşımak istiyorsanız zamanı,
Baş tacı edebiliyorsanız
Sanatın içine tüküren adamı…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…
Yetmediyse acısı, şiddetin, savaşın.
Anlamı kalmadıysa
Yurtta sulh, dünyada barışın.
Eğer varsa ödülü, silahlanmayla yarışın.
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın diktiğiniz heykellerimi…
Özlediyseniz fesi, peçeyi.
Aydınlığa yeğliyorsanız, kara geceyi.
Hala medet umuyorsanız
Şıhtan, şeyhten, dervişten.
Şifa buluyorsanız,
Muskadan, üfürükçüden…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…
Eşit olmasın diyorsanız, kadınla erkek…
Kara çarşafa girsin diyorsanız,
Yobazın gazabından ürkerek…
Diyorsanız ki, okumasın
Kadınımız, kızımız;
Budur bizim alın yazımız…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi…
Fazla geldiyse size hürriyet, cumhuriyet.
Özlemini çekiyorsanız,
Saltanatın, sultanın…
Hala önemini anlayamadıysanız,
Millet olmanın…
Kul olun, ümmet kalın,
Fetvasını bekleyin, şeyhülislamın…
Unutun tüm dediklerimi.
Yıkın, diktiğiniz heykellerimi.
İndirin resimlerimi…
RAHAT BIRAKIN BENİ…”
Benim isteklerim sade bir vatandaşın talepleri.
Ama verecek yanıtlarımız kaldıysa eğer?
Önce vicdanımıza, sonra da Atamıza cevap verelim yeter…
Atilla ÇİLİNGİR
Kıbrıs GAZİSİ
www.atillacilingir.com

Paylaş:

Görüş Bildir

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Sağlık Yayın: 05.05.2024 00:48
İhlas Haber Ajansı
‘Obezite, psikolojiyi olumsuz etkiliyor’

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını belirten Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Recep Aktimur, “Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” dedi.

Liv Hospital Samsun Genel Cerrahi Kliniği’nden Prof. Dr. Recep Aktimur, obezitenin psikolojiyi olumsuz etkilediğine dikkat çekti. Kendi deneyimlerini aktaran Prof. Dr. Aktimur, “Bizim kendi deneyimlerimizde gördüğümüz, kişilerin psikolojik olarak kendilerini boşlukta hissettikleri zamanlarda kilo almaya eğilimli olduğudur. Birçok hastamız bu dönemlerde kilo almakta ve yaşanılan sorunlar nedeniyle kilo verememektedir. Bu kişilerde ilerleyen dönemde obezite ve psikolojik sorunlar iç içe geçmekte ve birçok hastamızda iş ve sosyal yaşamda ciddi bozulmalar görülmektedir” diye konuştu.

“Obez kişiler psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında”

Obez kişilerin psikolojik ve ruhsal huzur açısından risk altında olduklarını dile getiren Prof. Dr. Aktimur, “Obez bireylerde sosyal izolasyon oluşur ve bu durum obezitenin geri dönüşümsüz hale gelmesine yol açar. Obez bireyler hem fiziksel olarak hem de çok yüksek oranda görülen depresyon nedeniyle günlük işlerini yapmakta zorlanırlar, çabuk yorulurlar, kişisel bakımlarını yapmak bile onlar için çok zorlaşır. Diğer yandan obeziteye bağlı gelişen kronik hastalıklar, bireyleri bir çıkmaza sürükler ve birçok insan bu kısır döngü içinde kendine güvenini kaybeder” şeklinde konuştu.

“Obezite ameliyatı olduktan sonra psikolojik durum”

Obezite ameliyatlarından sonra kilo verme sürecinin başladığını ve uzun süre devam ettiğini belirten Prof. Dr. Aktimur, şu bilgileri paylaştı:

“Ameliyat edilen hastaların çoğunda obezite nedeniyle gelişen depresyon bulunduğundan ameliyat sonrasında kilo verme sürecinde hızlıca depresyonun gerileyeceği düşünülse de, durum her zaman bu şekilde seyretmeyebilir. Bu dönemde kilo veriyor olmanın oluşturacağı pozitif etki, ameliyat sonrası dönemde aslında önceden bir nevi tedavi yerine geçen yemek yeme alışkanlıklarının değişmesi ile negatif yönde etkilenebilir. Bu yüzden ameliyat için uygulanacak prosedürün yemek yeme konforunu çok bozmayacak şekilde seçilmesi ve hastalara cerrahi tarafından geniş destek verilmesi çok önemlidir. Biz kendi hastalarımızda uyguladığımız ‘Hızlandırılmış iyileşme protokolleri’ ile hasta konforunu artırarak, ‘liberal beslenme önerileri’ ile hastalarımızın bu süreci daha rahat geçirmesini sağlayarak ve onlara her an kendilerini koruyan ve sarmalayan bir aile içinde olduklarını göstererek bu dönemi çok daha rahat atlatmaktayız. Bu yaklaşım ile hastalarımızda ameliyat sonrası dönemde çok daha az depresyon gözlemlemekte ve mutluluk düzeyinin arttığını deneyim etmekteyiz.”

“En iyi psikolojik destek, hastaların uzman hekime rahat ulaşabilmesidir”

Doktora ulaşmanın hasta tarafından önemine değinen Prof. Dr. Aktimur, “Biz kendi protokolümüzde uyguladığımız ve çok başarılı sonuçlar elde ettiğimiz şekilde en iyi psikolojik desteğin, hastaların kendilerini ameliyat eden cerraha çok rahat ulaşabilmeleri olduğunun farkındayız. Doktorları ile olan sıkı ve pozitif bağlantıyı önceden ameliyat ettiğimiz hastalarımızla aralarında kurduğumuz aktif sosyal portallarla desteklemekteyiz” ifadelerini kullandı.