Sokak ortasında sızıp kaldı, bekçi ve polisler bir türlü uyandıramadı
Bartın’da sokak ortasında sızan bir kişi bekçilere endişeli anlar yaşattı. Bekçi ve polislerin bir türlü uyandıramadığı alkollü şahıs hastaneye kaldırıldı.
Edinilen bilgiye nazaran Kemer Köprü Mahallesi, Davut Fırıncıoğlu Caddesi üzerindeki taksi durağı önünde hareketsiz yatan şahsı gören vatandaşlar, 112’yi arayarak yardım istedi. Olay yerine varan bekçi ve polisler, alkollü olduğunu düşündükleri şahsı uyandırmaya çalıştı. Bir müddet şahıstan hiçbir reaksiyon alamayan gruplar, bu defa şahsın yaralı olduğu ya da komaya girmiş olabileceği ihtimalini düşündü. Olay yerine gelen sıhhat gruplarının birinci müdahalesini yaptığı şahsın alkollü olduğu belirlendi.
Henüz kimliği belirlenemeyen şahıs Bartın Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı.
İnsanca Yaşamı En Çok Hak Eden Bir Milletin Emeklileridir
Bazen gündem iktidarların lehine aniden değişiverir. Hiper enflasyon, Vatandaşın hızla düşen alım gücü, Parasal sıkılaşma, Dolardaki yükselme, Artan dış borç, Cari açık, Asgari ücret ve emekli zamlarındaki belirsizlik, Kontrol edilemeyen piyasalar…dikkat ederseniz bunlar neredeyse hiç konuşulmaz oldu, adeta unut(turul)uldu. Tüm TV kanallarında varsa yoksa Suriye.
Ekonomi konularında önde gelen dergilerden The Ekonomist'in yaptığı sıralama 37 Ekonomik İş Birliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi ülkelerin sıralamasını gösteriyor. Bu sıralamada; Ekonomimiz 2024'ü en kötü geçiren 3 ülke arasında yer aldı. Komşu Yunanistan ise 2024'ü en iyi geçiren 3 ülke arasında yer buldu. Ekonomisi en iyi ilk üç ülke; İspanya-İrlanda ve Yunanistan En kötü 3 ülke ise; Türkiye-Letonya-Estonya Yunanistan 3'üncü sırayı Danimarka ile paylaştı. 5'inci sırada İtalya var. İsrail savaşa rağmen 6'ıncı sırada. ABD 20'inci, Almanya 23'üncü sırada.
Biz yeni vergiler icat etmekle meşgulüz. Ekonomiyi yönetenler vergi icat etmede çok mahirler. Bizim ekonomiden anladığımız vergi toplamak! İstihdamı nasıl artırırız? İşsizlik nasıl azaltılır? Tüm dünyaya satacağımız marka değerler nasıl yaratılır?Bunlara fazla kafa yormuyoruz. Üretim odaklı ekonomi bizim pek işimize gelmiyor sanırım.
HER ÇUVALLADIĞINDA YÜKLEN VERGİYE !
Ne alâ değil mi? İşin en kolayı bu! Bunun için ekonomist olmaya, ekonominin başına etiketli isimler getirmeye falan gerek yok! Baktın ki, ekonomi kötü gidiyor. Bütçen açık veriyor, cari açığın, dış ve iç borcun hızla artıyor. Hiç vakit kaybetme artır vergileri. Nasıl olsa ekonominin can simidi vergi. 80 yıldır yapılan hep bu. Bunu yaparken de; en kolay hangi kesimden vergi alınıyorsa yine onlara yüklen. Vatandaşın üzerindeki vergi yükü nasıl azaltılır? Vergide adalet nasıl sağlanır? Yoksulluk nasıl yok edilir? Ülkede refah nasıl yükselir? Bunlara kafa yormaya ne gerek var! Oysaki ülkemiz; insan kaynaklarıyla, verimli topraklarıyla, turizmi ile, yer üstü ve yeraltı kaynaklarıyla müthiş bir potansiyele sahip. Devletin kamusal hizmetleri yapabilmesi için elbetteki vergiye ihtiyacı var. Buna kimsenin itirazı yok. İtiraz; kantarın ayarının kaçmasına.
Ekonomideki olumsuzluğun en büyük göstergelerinden biri vatandaşın düşen alım gücüdür. Emekliler ve asgari ücretliler açlık sınırının altında rakamlarla yaşama tutunma mücadelesi verirken, ekonomide pembe tablolar çizmek, ekonomimiz güçlü söylemlerinde bulunmak halkı yanıltmaktır. Madem ekonomi iyi gidiyor alım gücümüz neden hızla düşüyor? The Ekonomist'in sıralamasında neden dipteyiz? Emekliler ve asgari ücretliler insanca yaşamak için ücretlerinde tatminkar bir artış bekliyor. Hadi bakalım, vakit geldi. Görelim ekonomimizin gücünü