Başlık Milli Gazete’nin manşeti. Ürettiğinden kazanamayan çiftçinin, ameleliği tercih etmesi ile tarlaların büyük bölümü boş kalmış.
Milli Gazete’nin haberine göre, tarım alanında çalışanların oranı %25’ten %15’e düşmüş. Tarım alanındaki %10’luk iş kaybı, çiftçiyi inşaat işçiliğine yöneltmiş. Uygulanan beton politikası sonucu inşaat sektörünün payı %5.7’den %6.5’e çıkmış. Bu gelişmeler çerçevesinde 1 milyon 96 bin olan istihdam sayısı da 2 milyon 980 bin kişiye yükselmiş. Milli Gazete bunları TUİK verilerine göre derlemiş.
Bu durum ülkemizin hızla bir açmaza sürüklendiğini gösteriyor bize. Öyle ki, 20 yılda çiftçinin yarı yarıya azalmasını sokuyor gözümüzün içine.
Ekili alanların azalması, tarlaların inşaat için betona boğulması, üreticinin faaliyetlerini terk etmesi Türkiye’nin beslenme sorununu da ortaya çıkaracaktır.
Bu durumun en büyük etkeni çiftçiye yeterli desteğin verilmemesi ve girdilerin çok pahalı oluşundandır sanıyoruz. Bunun bir sonucu da köylerin boşalmasıdır. Köy okullarının kapatılması, varoşlarda yapılan TOKİ’ler köylerin boşalmasında çok büyük etken olmuştur.
Türkiye, dünyada tarımsal alanda kendi kendine yeten yedi ülkeden birisiyken, gerilemiş ve birçok ürünü dışarıdan alır hale gelmiştir. Bunun anlamı ise, yabancı çiftçinin desteklenmesi ve kaynakların dışarıya akıtılmasıdır.
Gelişmekte olan bir ülkenin, yeniden geri bıraktırılmış duruma getirilmesi üzücüdür. Türkiye, kendi üreticisini destekleyerek bir refah sunması gereken bir ülkedir. Ne yazık ki, yıllardır bunun tersi yapılmakta ve ülke insanı mutsuz edilmektedir.
Ürünü para etmeyen çiftçinin protesto gösterileri yapıp, ürettiklerini yola dökmesi hayra alamet değildir. Ülkemizde zaten derin bir yoksulluk yaşanmaktadır. Üretim az olunca fiyatlar pahalılaşmaktadır. Böylece, dar gelirlinin gıdaya ulaşımı da zorlaşmaktadır.
Büyük kentlerin varoşlarında insanlar pazarlarda akşam üstleri atılan meyve-sebze toplamak zorunda bırakılmıştır. Taşı diksen filiz verecek denli verimli toprakları olan Türkiye’de bu manzaraların yaşanması büyük bir çelişkidir. Bu açlığın ayak sesleridir. İktidarıyla muhalefetiyle bu iş büyük bir ciddiyetle ele alınmalı ve insanların akşamları aç yatmalarının önüne geçilmelidir.
Emeğini satan herkes gibi çiftçi de emeğinin hakkını almalıdır.