Türkiye’nin en fazla satan gazetesi Sözcü, geçenlerde, siyasi önderlerin geleceği görmeleri ve öngörüleri üzerine bir manşet haber yaptı. Bizce, bu haber süper bir haberdi.
Çünkü bu haberde “dün” vardı, “bugün” vardı.
1980’li yılların sonlarında komşu Bulgaristan, soydaşlarımız üzerinde katlanılmaz bir baskı kurmuş, asimilasyon uygulamıştı. O günleri anımsayanlar iyi bilirler, bu dönemde Türk kültürüne ait tüm unsurların kullanımı yasaklanmıştı. Bunların başında da Türkçe konuşanlar cezalandırılmaya başlanmıştı. Soydaşlarımızın dini ödevlerini yerine getirmelerine de büyük engeller konulmuştu. Bu yasaklara uymayanlar ise cezaevlerine tıkılmıştı. Ardından bir göç dalgasının başlamasına yol verilmişti. Bir zulüm yaşanmıştı.
Dönemin Başbakanı Turgut Özal’dı.
Hani şu, “Çankaya’nın Şişmanı” denilen tombik adam,
Kafası esti, bir anda, ”gelin” dedi, Bulgaristan’daki soydaşlarımıza ve 360 bin soydaşımız, akın akın geldiler.
Gelenlerin, büyük çoğunluğu eğitimli insanlardı. Kalifiyeli, bilgili, deneyimlilerdi. İçlerinde; doktorlar, öğretmenler, mühendisler, işçiler, çiftçiler ve sporcular vardı.
Kapıkule’ye geldiklerinde kutsal vatanın topraklarını öptüler.
Ülkeye gelir gelmez, kolları sıvadılar ve uzman oldukları alanda üretime yöneldiler. Çok çalışkan insanlardı. Ülkenin kalkınması için ellerinden geleni yaptılar.
Tabii, biz biraz her şeye tepki gösterdiğimiz için Çankaya’nın Şişmanı’nın yaptıklarını ilk başta anlayamadık ve tepki koyduk.
Bu süreçte, siyasette çiçeği burnunda bir siyasetçimiz vardı. O da hemen, tavır koydu ve Özal’ı yerden yere vurdu.
Ama hakkını yemeyelim, geleceği görmüştü ta o yıllarda.
Bakın, Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımız için o günlerde neler söylemiş.
“ÜLKE İNSANI AÇ: Ne dedi Bulgaristan’a, ‘Gelin’ dedi. Ne kadar varsa gelin. İsterse Todor Jivkov da (Bulgaristan Komünist Dönemi Son Devlet Başkanı) gelsin. Tamam güzel gelin, diyorsun ama bak Ahmet, Mehmet asgari ücrete talim ediyor. Ülke insanı aç. Kadınını satıyor, kızını satıyor, çalıştırıyor. Sen buna çözüm bulamamışken, gelin diyorsun. Bunları nereye yerleştireceksin?
CASUS MU DEĞİL Mİ: Kapıkule’de bir anons; ‘Muamelesi biten soydaşlarımız istediği yere gidebilir. 780 bin kilometrekare emrinize amadedir.’ Tabii bu insanlar geldi. Kim geldi? Casus mu, değil mi? Bir de bakıyorsunuz Ercüment Konukman (Anavatan Partisi Kurucusu) “Gelenlerin arasında 5 bin casus” var diyor. Ey Allah’ım, Ya Rabbim! Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu... Bu nasıl bir devlet anlayışı? Adam sana vize üstüne vize uyguluyor.”
Asrın Önderi, o yıllarda, bu işin yanlışlığını dile getirirken, sanki bugünleri işaret etmiş gibi.
2011 yılından bu yana, Türkiye’nin yol geçen hanı olduğunu sağır sultan bile duydu. Kimilerine göre, 10 milyonu aşkın sığınmacımız var. Savaştan kaçma bahanesiyle akın akın ülkemize gelen, bu genç insanların meslekleri nedir, ne iş yaparlar? Bilinmiyor. Üstelik gelenler çantalarıyla geliyorlar ve yanlarında hiç kadın, çocuk ve yaşlı yok. Bunların hepsi, devletin kaynaklarıyla besleniyorlar. Sağlıkta, eğitimde, ikamette ayrıcalıkları var. Asrın Önderi, bunlara muhacir, Ensar diyerek kutsuyor. Bazı kentlerimizde, Türkler azınlıkta kaldılar. Çoğu lümpen. Dini anlayışları ön plana çıkarılıyor. Ekmek elden, su gölden mantığıyla bizimkilerden daha rahat yaşıyorlar.
Kısacası, Asrın Önderi 1989’da, bugünlerde olanları görmüş gibi laf etmiş. Geleceği görmek, iyi bir yetenektir.
Ancak, görmüş ama tersten görmüş.
Bulgaristan’dan gelenler, ürettiler, ülke kalkınmasında katma değer yarattılar.
Bunlar ise, yiyip içip yatıyorlar.
Ne demiş atalarımız. “Büyük lokma ye ama büyük laf etme”
Asrın Önderi, büyük laf etmiş o zaman.
Keşke büyük lokma yeseydi de, başına 2011’de yaşananlar gelmeseydi.
Keşke, bahane vermeseydi de, olaya biraz daha aklıselim yaklaşsaydı.
Çünkü kime bahane verdiyse, başına geliyor.
Bir zamanlar Ecevit’e de bahane vermişti.
Şimdi, aynısını yaşıyor.
Geleceği Atatürk gibi göreceksin. Öngörün olacak. Onun için de bilgin olacak. Çok okuyacaksın. Tarihi bileceksin.
Kısacası, boşa konuşmayacaksın.