BARÜ’de Türk şiirinin dünü ve bugünü konuşuldu
blank
Ihlas Haber Ajansı tarafından
25 Mayıs, 2024 12:52 tarihinde yayınlandı
A+ A-

BARÜ’de Türk şiirinin dünü ve bugünü konuşuldu

Bartın Üniversitesinde (BARÜ) gerçekleştirilen etkinlikte geçmişten günümüze Türk şiirinin yaşadığı değişim süreci farklı boyutlarıyla anlatıldı.
Bartın Üniversitesi (BARÜ) Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü tarafından Bilim, Kültür, Sanat ve Spor Şenlikleri ‘BARÜFEST’ kapsamında “Türk Şiiri ve Günümüz” konulu söyleşi gerçekleştirildi. Kutlubey Yerleşkesi Kütüphane Konferans Salonunda düzenlenen etkinliğin moderatörlüğünü BARÜ Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Haluk Öner yaptı. Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Baki Asiltürk’ün konuşmacı olarak yer aldığı söyleşide, Türk şiirinin tarihi gelişimi ele alınarak günümüzdeki durumu değerlendirildi.
Etkinliğin açılışında konuşan Doç. Dr. Öner, Türk şiirinin yaşadığı değişim sürecinin farklı perspektiflerden ele alınacağını vurgulayarak edebiyat tarihi açısından yol gösterici ve ufuk açıcı bilgiler edineceklerini belirtti.
Prof. Dr. Asiltürk, gençlerle bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadığını belirterek çeşitli alanlardaki çalışmalarından, şiir yazarken ilham aldığı kaynaklardan ve eserlerinden bahsetti.
Türk şiirinin değişimini etkileyen pek çok unsurun da olduğunu ifade eden Asiltürk, “Edebiyat tarihinde yaşanan dönemler ve sanat akımları şiirin de farklı şekillerde değerlendirilmesine yol açar. Görsel bir imaj olan şiir, dönemin değişen dinamiklerine göre yeniden şekillenir. Bu yüzden yazar ve şairlerin içinde yaşadıkları dönemi hatta geleceği okuyabilecek bir düşünce yapısına sahip olması, ciddi bir adanmışlık ile eserlerini oluşturması gerekir” diye konuştu.
Akademisyenler, öğrenciler ve edebiyatseverler tarafından ilgiyle takip edilen etkinlik, Asiltürk’ün “Sevgilim, Çocukluğum” adlı şiirini okuması ile son buldu.

HALKI KUCAKLAMAK
blank
Mustafa AKAY tarafından
17 Aralık, 2024 14:14 tarihinde yayınlandı
A+ A-

HALKI KUCAKLAMAK

MUSTAFA AKAY

Vali Mustafa Yavuz'un ziyaretlerini ilgi ve memnuniyetle izliyoruz. Bir yöneticinin halkla sık sık bir araya gelmesi takdir edilecek bir davranış biçimidir. O nedenle Sayın Vali’yi kutluyoruz.
Ülkemizde valilik önemli bir kurumdur. Bir ilde bulunan kurumlar A'dan Z'ye Vali’nin emrindedir.
Vali, bir anlamda orkestra şefi gibidir.
Kendisine bağlı olan kurumları ne kerte uyumlu yönetirse, o denli başarılı olur.
Eskiden babacan valilerimiz vardı. Şimdilerde, onlar artık görülmez oldular.
Bir vali, halkına ve emrinde çalışanlara kaşı, hoşgörülü ve kucaklayıcı olursa başarısı artar. Valinin başarısının artması, ilin de başarılı olmasıyla sonuçlanır.
O nedenle, valinin yaptığı ziyaretler önemlidir. Bu ziyaretlerde, halk dinlenir, sorunlar birinci ağızdan öğrenilir ve çözüme odaklanılır. Esnafa, taksi duraklarına yapılan ziyaret de bu anlamda değerlidir.
Sayın Vali’nin, resmi kurum ve kuruluşlarla, sivil toplu örgütlerine yaptıkları ziyaretler de bir şeylerin gündeme gelmesinde yararlı olur. Bu ziyaretlerin diğer kesimlere de yansıması ise, çok daha iyi verim alınmasına yol açar.
Örneğin Sayın Vali, köylere gidip, köy kahvesinde köylüyle söyleşide bulunursa, o köyü motive eder. Valinin bir işçiyle oturup çay içmesi, sohbet etmesi harika sonuçlar doğurur.
Valiler, her ne kadar Cumhurbaşkanı’nın temsilcisi iseler de bir partinin elemanı olamazlar. Her siyasi partiye eşit davranmak ve yaklaşmak durumundadırlar. Çünkü valiler siyasetçi değil, devlet adamı olmak zorundadırlar. Sadece iktidar partisiyle ilişki kurup, diğer siyasi partileri yok sayar bir tutuma giren valiler, değerlerini yitirirler.
Bazı valiler protokole sıkışıp kalırlar. Dört duvar arasında oturarak, geleni dinlemekle zaman geçirirler. Oysa ilde Cumhurbaşkanı’nın temsilcisi olan Vali, halkın ayağına gitmesi gereken kişidir bize göre.
Kapanan bir köy yolunu valinin görmesi, çözümünü kolaylaştırır.
Vali, oturduğu yerden değil, gezdiği, gördüğü yerlerden soruna çare bulmalıdır.
Bazı, valililerimizin bunu yaptığını görüyoruz.
Vali, halkla iç içe bir davranış sergilerse, alt kademedekileri de harekete geçirir. Bürokrasi valiyi örnek alır. Hele hele yıllarca görev yaptıkları halde, köyü, köylüyü bilmeyen kaymakamlar ders alırlar.
Vali, şefkatli ise, emrindekiler de ona uymaya çalışırlar.
Valiler elbette demokrat olmalılar ama otoritelerini de sarsmamalıdırlar.
Karabük'ün ilk Valisi Cemal Ayman, böyle birisiydi. Sabahın altısında korumasız, araçsız Karabük Caddeleri’nde dolaşır, dururdu. Onun için bir iz bıraktı.
Zonguldak'ın efsane valilerinden Nevzat Ayaz da halk tipi valilerin örneklerinden birisiydi. Gittiği köylerde yer sofrasına, bağdaş kurarak oturur, köylüyle yemek yer, bu arada da onları dinlerdi.
Karabük'ümüze gelen valilerimizden Cemalettin Sevim de ayrım yapmaz her yeri ziyaret ederdi. Hele hele Can Direkçi'nin bu konularda hakkı yenmezdi. Son dönem valilerinden Kemal Çeber'de bu tür valilere örnek gösterilebilecek yöneticilerdendi.
Her ne kadar tanışmasak da basından izlediğimize göre, Karabük Valisi Mustafa Yavuz, iz bırakacak valilerden birisi olacak gibi geliyor bize.

Görüş Bildir

blank

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.