Karabük’te okuma seferberliği kitap dağıtımı ile başladı
Karabük'te 'Eğitim Kenti Karabük' projesi bünyesinde başlatılan okuma seferberliğine yönelik 10 bin kitap dağıtılacak.
'Eğitim Kenti Karabük' projesi çerçevesinde Karabük'te okuma seferberliği başlatıldı. Program bünyesinde Vali Mustafa Yavuz ve İl Milli Eğitim Müdürü Nevzat Akbaş, Gazi Mustafa Kemal İlkokulu'nda öğrencilere kitap dağıttı.
Öğrencilere okumanın öneminden bahseden Vali Yavuz, gazetecilere yaptığı açıklamada, 8 ayrı projenin uygulandığını belirterek, "Bu projelerden birisi de 'Okuyorum Öğreniyorum' projesidir. Karabük'te 204 okulumuz var. Yaklaşık 3 bin 300 öğretmenimizin gözetiminde bin 999 sınıfta 37 bin öğrencimiz eğitim ve öğretim görüyor" ifadelerini kullandı.
Projesinin başlangıcının Gazi Mustafa Kemal İlkokulu'ndan yapıldığını anlatan Yavuz, "İlk etapta 10 bin kitap dağıtacağız. Bugün ikinci ve dördüncü sınıflarımızda kitaplarımızı dağıtarak projemizi başlatmış olduk. Önümüzdeki günlerde şehrimizde 10 bin kitap dağıtımıyla ilk etabı başlatıyoruz. 37 bin öğrencimizin tamamına kitaplarımızı dağıtacağız. Amacımız çocuklarımızın kitapla buluşması, okuyarak öğrenmeleri, hem hayata hazırlanmaları hem akademik hem de sosyal ve kültürel anlamda öğrenmelerini sağlamak" diye konuştu.
Bir kelebek etkisi oluşturmayı planladıklarını dile getiren Yavuz, "Çocuklarımıza birer kitap veriyoruz. Öğretmenlerimizden istediğimiz bu kitapları sınıftaki öğrencilerimiz arasında değişimini sağlayarak, sınıftaki her çocuğumuzun farklı farklı kitaplara ulaşmasını ve erişmesini sağlamak. Böylece bir kelebek etkisiyle ilimizde bir okuma seferberliği başlatarak çocuklarımızın okumasını, düşünmesini ve öğrenmesini sağlayacağız" dedi.
Yavuz "Bugün Okuyorum Öğreniyorum projesi kitap seferberliğini başlatıyoruz. Önümüzdeki günlerde 10 bin kitabı kısa bir sürede dağıtacağız. Arkasından da peyderpey bunu 37 bine tamamlayacağız. Tüm Karabük'teki hemşehrilerimizi, öğretmenlerimizi ve öğrencilerimizi okumaya davet ediyorum. Okuma seferberliği şehrimize hayırlı olsun. İnşallah çocuklarımızın hayata hazırlanması noktasında bu seferberlik katkı sağlayacaktır" ifadelerine yer verdi.
SGK açıklarını aktüeryal denge sistemiyle kapatamıyor. Gelirler giderleri karşılamaktan çok uzak. Aktüeryal denge; sosyal güvenlik sisteminin finansmanı ve sistemden hak sahiplerine sağlanacak hakların karşılıklı mali durumunu tanımlar. Dengenin bozulması, sosyal güvenlik sisteminin yetersizleşmesi ve giderek çökmesi anlamını taşır.
Türkiye'de çalışan nüfusun yeteri kadar artmaması, buna karşılık emekli sayısındaki anormal artış SGK yı fena halde zorluyor. SGK Hazine desteği ile zar zor ayakta duruyor. Açık katlanarak artmaya devam ediyor. SGK'nın hazineye yükü son 1 yılda 2 ye katlandı. 2024 yılı Ocak ayında 7 milyar 396 milyon olan açık 2025 Ocak ayında 16 milyar 44 milyona yükseldi. Ocak ayındaki 417 milyar liralık giderin 290 milyar lirasını emeklilere ödenen maaşlar oluşturdu. Açlık sınırının altında yaşam mücadelesi veren emeklilerin aylıkları 2002 yılındaki seviyelere çıkarılsa, daha açık ifade ile gerçek enflasyon düzeyinde zam almış olsalardı; SGK nın açıkları kat kat daha yüksek olacaktı. Bu haliyle bile Hazine için büyük yük olarak görülen emekli maaşlarında artış beklemek hayal olur. Sistem maalesef aktüeryal olarak sağlıklı işletilememiştir. Gelir ve gider dengesizliğinden bunu açıkça görüyoruz.
Kısa vadede çalışan nüfusun en az 2 katına çıkarılması mevcut sistemde mümkün değil. İstihdamı büyük oranda artıracak yani 2 ye katlayacak ciddi bir faaliyet yok!
Gelişmiş ülkelerde 3-4 çalışana bir emekli düşerken, Türkiye'de bu oran neredeyse kafa kafaya; yanılmıyorsam son verilere göre 1.3 çalışana 1 emekli düşüyordu. Çalışanlar Türkiye'de emeklileri finanse edemiyor. Gelmiş geçmiş tüm iktidarların oy kaygısıyla uyguladıkları popülist politikaların acı sonucu budur. Ne yazık ki, bu politikalar uygulanmaya devam ediyor Son örneğini EYT de gördük.
SGK gelirlerinin yeteri kadar yüksek olmamasının önemli nedenlerinden biri de vergi toplamada ki sıkıntı. SSK yeteri kadar vergi toplayamıyor. Ülkenin kaymağını yiyen yüksek gelir sahipleri ya vergi vermiyor yada çok az veriyor. Bu da yetmez gibi bunların milyarlarca lira vergi borcu affediliyor.
Özel hastanelerin SGK ya yükü nü de unutmayalım. Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan 2022 Sağlık İstatistikleri Yıllığı’nda yer alan veriler, AKP iktidarı döneminde kamunun sağlık hizmetlerindeki payının giderek azaldığını ortaya koyuyor. Verilere göre Türkiye genelinde hastanelerin yüzde 59’u Sağlık Bakanlığı’na bağlı, yüzde 37’si özel sektörde, yüzde 4’ü ise üniversitelerde bulunuyor. AKP’nin iktidara geldiği 2002’den 2022’ye kadar kamu hastanesi sayısındaki artış yüzde 18.22 olarak gerçekleşirken özel hastane sayısındaki artış yüzde 111.7 olarak gerçekleşti. Özel hastane sayısı 2002’de 271 iken 2022 yılında 572 oldu.
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezinin (DİSK-AR) ''Özel hastanelerin SGK'ye yükü tırmanıyor'' başlıklı araştırma bültenine göre, 2024'ün ilk altı ayında Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK) özel hastanelere yaptığı ödemenin payı yüzde 153 yükseldi. Devlet ikinci basamak hastaneleri için yapılan ödemenin payı ise yüzde 53,9'a düştü.
Bu kadar çarpıklığa, programsızlığa, plansızlığa rağmen bu ülkenin kurumları nasıl ayakta duruyor? Anlamak mümkün değil.