Bir kıta uyanıyor!

“Afrika’nın Batı rejimlerine kölelik dönemi sona eriyor. Afrika ülkelerinin tam bağımsızlık savaşının eli kulağında diyebiliriz.”Ya vatan, ya ölüm.” Bu mücadele kolay olmayacak. Kıtadaki, birçok ülkede iç savaşlar çıkacak. Çok kan dökülecek…

İsyanın ilk işaretleri gelmeye başladı.

Hatırlayınız!

• Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Mart ayındaki Kongo ziyaretinde, Devlet Başkanı Felix Tshisekedi tarafından azarlanmıştı.
• Batının bütün engellemelerine rağmen, Afrikalı liderler Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in 27-28 Temmuz’da St. Petersburg’daki toplantısına katıldılar.

Fransa, her yıl Afrika’dan yaklaşık 500 milyar dolar temin ettiği bu sömürge sistemi olmadan ayakta durmaya henüz hazır değil. Afrika’daki bu değişim en çok Fransayı rahatsız ediyor. İşte bu yüzden çok kan dökülecek. Sömürü düzenini kaybetmek istemeyen Fransa, İngiltere, ABD…  gibi ülkeler  sonuna kadar direnecekler ve  hain senaryolarını acımasızca sahneye koyacaklardır.

Afrika ile ilişkilerde Rusya’nın kullandığı birkaç enstrüman öne çıkıyor: İç çatışmalar ya da El Kaide-IŞİD benzeri örgütler karşısında zorlanan iktidarlara askeri-güvenlik hizmeti; gıda krizi karşısında meccanen ya da düşük bedelle tahıl sevkiyatı; borçların silinmesi; enerji başta olmak üzere ikili yatırımlar…

Afrika’da Wagner’in etki alanı genişliyor

Rus güvenlik şirketi Wagner’in paralı askerlerinin Afrika’da 9 ülkede olduğu tahmin ediliyor. Wagner, yerel güçlere askeri eğitim veriyor, liderlere yakın koruma sağlıyor ve enerji noktalarını koruyor.

Bence putin’in amacı birazda batıyı Ukrayna konusunda köşeye sıkıştırmak. Afrika kartını bu amaçla kullanıyor olabilir. Fakat Wagner’i ne kadar kontrol edebildiği şüpheli.

Afrikanın uranyum , altın, elmas, petrol, demir, kömür,  dogalgaz, fosfat  gibi değerli madenleri tüm emperyal güçlerin ilgisini çekiyor. Sahadaki aktörler; ABD, Çin, Rusya, İngiltere, Fransa gibi ülkeler.

Türkiye’nin Afrikadaki konumu ise çok daha farklı!

Yazımın başlığını neden Karabük Üniversitesinin misyonu olarak koydum açıklayayım. Dünyanin en zengin yeraltı kaynaklarına sahip Afrika ülkeleri bu madenleri kendileri işleyemiyor. Zaten sömürü de burada başlıyor. Afrikanın yetişmiş, eğitimli insan gücü yok. Bunu gören ve iyi değerlendiren Türkiye işte bu yüzden üniversitelerinin kapılarını Afrikalı öğrencilere sonuna kadar açtı. Okullarımızdan mezun olan Afrikalı genç mühendislere ülkelerine döndüklerinde çok iş düşecek.

Bizim Afrika ülkelerine yaklaşımımız, daha insancıl ve daha sıcak diyebiliriz. Karşılıklı güvene dayanan, kazan kazan anlayışının hakim olduğu bir politika yürütüyoruz.

Afrika devletlerinin neredeyse yarısı Türkiye ile savunma sanayisi iş birliği anlaşması imzalarken, şu ana kadar 14 devlet Türkiye’den muhtelif silah ve askeri araç ithal etti.

1998 yılında ilan edilen “Afrika Açılım Planı”, Türkiye-Afrika ilişkileri açısından bir dönüm noktası olmuştur.

Kıta ülkeleriyle ilişkilerimiz son 21 yılda büyük ivme kazandı.

Afrika açılımı Türkiye’nin kıtayla ticaret hacmini 50 milyar dolar seviyelerine çıkardı

Türkiye’nin Afrika ülkelerine 2003 yılında ihracatı sadece 2,1 milyar dolardı.

Türk Hava Yolları, Afrikada 42 ülkeye uçuyor. Kara kıtanın bu mazlum insanlarını dünya ile buluşturuyoruz. Her geçen, gün kültür ve dostluk bağlarımız daha da kuvvetleniyor.

Zengin yeraltı kaynaklarına sahip AFRİKA ülkeleri, 19. yüzyılın sonlarında, Fransa, İngiltere, Hollanda gibi Avrupa ülkeleri tarafından sömürülmeye başladı. Bu sömürü günümüzde de devam ediyor.

Nihayet, Afrikalı liderler, sömürgeci ülkelere isyan bayrağını açtı.

“Elinizi gırtlağımızdan çekin! Yeter artık” demeye başladılar.

Ülkemizde eğitim gören Afrikalı öğrenci sayısı hızla artıyor. Afrikalı açılımının bana göre en önemli ayağı budur. En genç üniversitelerimizden olan Karabük Üniversitesi bu konuda başı çekiyor. Yaklaşık olarak 12 bin Afrikalı öğrenci ilimizde üniversite eğitimi görüyor. Afrika Açılımı politikamızda Karabük’ün rolü çok büyük.

Anadili gibi, mükemmel derecede Türkçe konuşan bu gençler ülkelerine döndüklerinde devlette çok önemli görevlere geliyorlar. Bakan olanlar bile var. Üniversiteyi Türkiye’de okuyan Somali Adelet Bakanı son kabine değişikliği ile şimdi Savunma Bakanı oldu.

Afrikanın mazlum insanlarının en çok güven duydukları ülkelerin başında Türkiye geliyor.

Zaman zaman karşılaştığım bu sıcak kanlı gençlerle sohbet ediyorum. Ülkemize duydukları güven ve minnet gözlerinden okunuyor. Ülkemizde eğitim gören her Afrikalı ögrenci bizim kıtadaki gönüllü kültür elçilerimiz.

Yeniden şekillenen dünya çok büyük ve önemli gelişmelere gebe. Emperyal güçlere karşı, Rusya’nın ve Türkiye’nin işbirliği bu açıdan çok önemli.

Cumhurbaşkanımız ve Putin’in bir araya geldiklerinde, sadece Ukrayna Rusya savaşını ve tahıl anlaşmalarını değil, Afrikanın geleceğini de konuştuklarını,  bu konuda da iş birliği yaptıklarını düşünüyorum.

Türkiye Afrika’daki sömürü düzenine çomak sokmuştur. Ülkemizin Afrika açılımı politikası meyvelerini vermeye başladı diyebiliriz. Bu derin politika, kesinlikle stratejik bir başarıdır. Kararlılıkla sürdürülmelidir. Başta ekonomi olmak üzere ciddi sorunlarımız var. Bunları zaman içerisinde bir şekilde aşarız. Türkiye eski Türkiye değil. Yeniden şekillenen dünya’da bize düşen rolü en iyi şekilde oynamak zorundayız.

Bu bir başlangıç! Afrikanın özgürlük mücadelesi elbetteki, kolay olmayacak.

Umarım, kıtanın güzel insanları hak ettikleri özgürlüklerine en kısa zamanda kavuşurlar.

Karabük üniversitesi rektörlüğüne atanan Prof. Dr. Sn. Fatih Kırışık’a üniversitemizin bu tarihi misyonunu en güzel şekilde sürdüreceği inancıyla,  görevinde  başarılar  dilerim.