Başlığı görünce, Karabük'ün hangi konuda dünya liderliğine oynadığını merak ettiğinizi biliyorum. Keşke, modern ve yaşanabilir bir şehir olma yolunda olsa idi. Yada sporda, sanayide, turizmde böyle bir hedefe koşsa idik. Karabükümüz, ne yazık ki, artan hava kirliliği nedeniyle, solunum yolu hastalıkları ve kanser vakalarında dünya liderliğine oynuyor. Değerli okuyucularım; yaşadığımız kentin bana göre en büyük sorunu hava kirliliği. Bu konuyu sürekli gündeme getirerek bir toplumsal farkındalık yaratmak zorunda olduğumuzu düşünüyorum. Malesef Türkiye'nin en yaşanmaz şehri Karabük oldu. D.Ç. Kurulduğu günden bugüne havayı toprağı ve suyu sürekli kirletiyor. D.Ç. den emekli olan babalarımız emekliliklerini yaşayamadan genç yaşlarda göçüp gittiler. Fabrikanın üretim kapasitesi sürekli artırılıyor. Buna paralel olarak havaya saldığı zehirli gazlarda artıyor. Marzing, Çimento fabrikası ve şehrin ortasındaki haddehaneler de buna eklendiğinde hava kirliliği korkunç boyutlara ulaşıyor. Safranbolu'dan bakıldığında; Karabük zehirli havanın yarattığı sis tabakasından görünmüyor. Türkiye'de akciğer hastalıkları ve kanserden ölüm vakalarında ilk sırada Karabük yer alıyor. Görünen köy kılavuz istemez demişler. Buna rağmen yetkililer zaman zaman milletin aklıyla alay edercesine "Karabükte hava kirliliği yoktur ölçüm değerleri avrupa ve dünya standartlarındadır." diyebiliyorlar. Onlarda emir kulu, büyükleri var. Gerçeklerin halka söylemensinde belki sakınca görmüşlerdir! Anlayış göstermek lazım! Karabük'te yaşayanlardan, halktan tepki anlamında tık yok maalesef. Kentin yöneticileri ve Kardemir yönetiminden zaten ses yok. Karabük İktisadi Kalkınma ve Sosyal Dayanışma Vakfı Genel Başkanı ve Belediye Başkanları Birliği Genel Başkanlığı görevlerini yürüten Sn. Hüseyin Erer 5 Haziran Dünya Çevre Günü etkinliğinde yaptığı konuşmada Türkiye'de en çok akciğer kanseri vakasının Karabükte görüldüğüne dikkat çekmişti. Karabük, nüfus yoğunluğu açısından bakıldığında da kanser vakalarında Türkiye'de ilk sırada. Bilindik bir hikayedir. Kurbağayı kaynar kazana atarsanız, can acısının verdiği refleksle kendini suyun dışına atar. Oysa, önce kazana atıp sonra suyu ısıtmaya başlarsanız, yavaş ısınan suda kendini bekleyen sonu algılayamaz, sıcağı hissettiği zaman ise çok geç olur. Karabük halkı da bence aynı durumda. Gelin bu hava kalitesi konusunu biraz irdeleyelim; Dünya Sağlık Örgütü (WHO) verilerine göre Dünya nüfusunun %91'i hava kalitesi sınırlarının aşıldığı yerlerde yaşıyor. Her yıl 4 milyon 200 bin insan hava kirliliği nedeniyle yaşamını yitiriyor. Tabii ki, bu sanayileşmenin doğal sonucu. İster istemez, kentsel yerleşimler sanayi kuruluşlarının yakınlarında inşa ediliyor. Hava kirliliğinin neden olduğu hastalıklar; Astım, Allerji, Kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) ve Kanser. Hava Kirliliğinden en çok etkilenenler ise 5 yaş altı çocuklar, kronik hastalar ve yaşlılar. 2020 yılında İsviçre'nin IQAIR Hava Kalitesi Teknolojisi ölçüm Şirketi Dünya Hava Kirliliği Raporu‘nu yayınladı. Rapor da hem dünyanın en yüksek hava kirliliğine sahip ülkeleri, hem de Türkiye’nin en yüksek hava kirliliğine sahip şehirleri listelendi. Karabük raporda hava kirliliğinde 6.sırada yer alıyor. Ben buna inanmıyorum. Kesin şike var! Liderlik bizim hakkımız olmalıydı! 4 As oyuncumuz(!) varken nasıl 6. Oluruz?! Kardemir/Marzing/KarçimSA/Haddehaneler... Kardemir her geçen gün kapasitesini artırıyor. Aynı oranda da hava kirliliği artıyor. Hava kirliliğini önleme konusunda hiç bir şey yapılmıyor. Kentin yöneticileri, siyasiler ve halk son derece duyarsız. Herkes halinden memnun. Neden paneller, forumlar düzenlenmiyor, neden bilim insanları, kentin aydınları çıkıp konuşmuyor? Karabükte ortalama ömür nedir? Kanser hastası sayısı kaçtır? Solunum yolu hastalıklarında ne durumdayız? Elimizde araştırma sonuçları, somut veriler var mı? Var da, halktan gizleniyor mu acaba? Fabrika önlem al(a)mıyorsa, en azında yerleşim alanları fabrikanın uzağına kurulmalıydı. İnsanlar çareyi Safranbolu'ya taşınmakta buldu. Fakat, Safranbolu'nun havası da çok kirli. Sanayi tesislerimiz 60 km çapında bir alanı yaşanmaz hale getirdi. Zehir, rüzgarla her yöne dağılıyor. Yağmurlarla toprağa iniyor. Tarım arazileri kirleniyor. Sebzeler, meyveler, içtiğimiz su ve süt dahi bundan nasibini alıyor. Hava kalitesi ölçümleri yapılırken, metreküp başına düşen ince parçacıklı madde (PM 2,5) yoğunluğu ölçümleri baz alınıyor. Saç telinin çapının 30’da biri kadar büyüklükte olan bu maddeler, bazı solunum yolu hastalıkları ve akciğer kanseri gibi önemli hastalıklara yol açabileceği belirtiliyor. Rapora göre hava kirliliği, solunum yolu rahatsızlıkları, kanser gibi hastalıklara yol açarak dünya genelinde her yıl 600 bini çocuk, 7 milyon erken ölümde rol oynuyor. Raporda; iyi hava kalitesi aralığı 0-12 (µg/m³) PM2,5 olarak tanımlanıyor. Orta kalitedeki havanın değer aralığı ise 12,1-35,4 (µg/m³). Türkiye’de metreküp başına düşen ortalama PM 2,5 yoğunluğu 18,7. İnsan ömrünü en fazla kısaltan etken PM2.5 olarak adlandırılan havadaki 2.5 mikrondan küçük partiküler maddeler. Akciğerlere ve kan dolaşımına derinlemesine nüfuz edecek kadar küçük olan PM2.5; solunum ve kardiyovasküler problemlere ve kansere neden olabiliyor. Saç telinin çapının 30’da biri kadar büyüklükteki bu maddeler bazı solunum yolu hastalıkları ve akciğer kanseriyle ilişkilendiriliyor. Dünya Sağlık Örgütü‘ne göre metreküp başına 25 mikrogram partikül madde, hava kirliliğinde en üst sınır. Buna PM2.5 sınırı deniliyor. 100’ün üzerinde kaydedilen oranlar sağlığa zararlı, 250’nin üzerindeki ölçümün ise alarm seviyesi olduğu belirtiliyor. Kardemir merkezinde ve kent merkezinde kimbilir 250 nin kaç katıdır. Fabrikadan emekli olupta 70 yaşını görebilen kaç kişi var? Herkesin ailesinden bir yada birkaç kişi fabrikada çalışmıştır. Halkın geçim kaynağı bu fabrika. Kentin ekonomisinin omurgasını Kardemir oluşturuyor. Uzmanların verdiği bilgilere göre hava kirliliğinin azaltılması için yapılması gerekenlerin başında Sanayi yerleşimlerinin konut alanlarından uzaklaştırılması gerektiği, Fabrikaların bacalarından çıkan kimyasal gazlar, tozlar ve dumanların fabrika bacalarından havaya atılmasının önlenmesi için baca filtreleri sistemlerinin teknolojiye uyumlu olarak kurulması ve filtrelerin tam zamanlı ve düzenli olarak çalıştırılması, fabrikaların geri dönüşümü mümkün olan ham maddeler kullanması, arıtma tesislerinin olması, teknolojik makineleri kullanması, fabrikaların kirliliği kaynağında yok edecek teknolojileri kullanması, şehir de ağaç dikimlerinin yaygınlaştırılması, yeşil alanların korunması ve arttırılması, şehirlerde hava sirkülasyonu olacak şekilde binalar inşa edilmesi, özel araç kullanımının azaltılması, şehir içinde özel araç kullanımından uzak durulması ve toplu taşıma kullanımının yaygınlaştırılması mümkünse bisiklet gibi araçların kullanılmasının teşvik edilmesi, ısınmada kalitesiz yakıtların, kükürt, kül ve nem oranı yüksek kalori değeri düşük kömürlerin iyileştirilme işlemine tabi tutulmadan kullanılmaması şeklindeki tedbirlerin alınması gerekiyor… Karabük'te bu konuda bir çalışma var mı? Ciddi bir çalışma olmadığı gibi bu yönde en ufak bir gayrette yok. TBMM kürsüsünde hava kirliliğini bu güne kadar benim bildiğim sadece bir vekilimiz ( Dr.Hüseyin Avni Aksoy) dile getirdi. O'da muhalefet partisine mensup olduğu için ne yazık ki netice alamadı. Kentin idarecileri en büyük sorunumuz olan hava kirliliği ile ilgili ne düşünüyorlar merak ediyorum. Kardemir Yönetim Kurulu Başkanı Sn. İsmail Demir, Belediye Başkanı Sn. Rafet Vergili, hava kirliliğini önleme konusunda bir projeniz var mı? Yukarıda sıraladığım önlemler tartışılıyor mu? Milyarlarca dolar kar açıklayan Kardemir yönetimiyle, Belediye çözüm üretmek adına görüşmeler yapıyor mu? Bu konuda bir çaba var mı? Hiç zannetmiyorum. Boşuna, ruhunu yitirmiş, sahipsiz kent demiyoruz.