Bugün yine katılmak istediğim Anıtkabir’de düzenlenen İnönü’yü anma etkinliğine bu yıl sadece özel izin verilen 40 kişi alınacak. Öğleden sonra Pembe Köşk’teki Kur’an-ı Kerim ve Mevlit okunması ise pandemi nedeniyle gerçekleştirilemiyor. Çok nankörlükler gördü, iftiralara, saldırılara maruz kaldı. Hala devam eden bu tavırların diğer bir hedefi de Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK olduğu halde amaçlarını İsmet Paşa ile kamufle ederek saldırı ve iftiralarına devam ediyorlar. 1959’da Necip Fazıl KISAKÜREK’in çıkardığı Büyük Doğu Dergisi’nde “ GÜNÜ GELDİ” başlıklı yazıda İsmet İnönü için, kefen giyeceği günün geldiği anlatılıyor ve hedef gösteriliyordu Öldürmeye kalktılar, suikast düzenlemek istediler, Kayseri’ye giderken bindiği treni Himmetdede istasyonunda durdurup indirmek istediler, 1959’da Yunan işgal ve zulmünden kurtardığı Uşak’ta taşlanmış, başından yaralanmıştı. Aynı yıl İstanbul Topkapı’da linç edilmek istendi. 1964 yılında Başbakanlık’tan çıktıktan sonra aracını durduran Mesut SUNA isimli bir kişi tarafından silahla üç el ateş edilerek öldürülmek istendi. “İki ayyaş” dediler. “O, İstiklal Savaşı’na katılmadı, kümeste saklandı” dediler. “Faşistti, zaten bıyıkları da Hitler’inkine benziyor” dediler. "Lozan'da adaları sattı" dediler. 3 Nisan 1937’de temelini attığı, dönemin en büyük ağır sanayi tesisi Karabük Demir-Çelik Fabrikaları’nın Kuvvet Santralı önündeki kaidesinden sökülen büstü, yıllar sonra bir binanın altında hurdaların arasında bulunmuştu. TAHKİKAT KOMİSYONU VE BENZERLİKLER Demokrat Parti Meclis Grubu’nun 7 Nisan 1960 günü yaptığı toplantıda muhalefet ve basına karşı önlemler alınması isteniyor, bu doğrultuda yapılan açıklamada, muhalefet ve basının zararlı faaliyetlerini inceleme amacıyla bir tahkikat komisyonunun kurulacağı belirtiliyordu. “DP iktidarının 8 yıllık döneminde 2324 gazeteci hakkında dava açıldı. 811 gazeteciye verilen cezaların toplamı 144 yıl 8 ay tutuyordu.” Meclis’te muhalefetin itirazlarına karşın 15 DP milletvekilinden oluşan bir komisyon kuruldu. Komisyon, savcıların, askerî ve sivil hakimlerin tüm yetkilerine sahip oluyor, gazete toplatabiliyor, basımevleriyle birlikte kapatabiliyor, her türlü belge ve eşyaya el koyabiliyordu. Komisyon kararlarına itiraz mümkün değildi ve kararlara karşı gelenler bir yıldan üç yıla kadar hapisle cezalandırılacaktı. CHP’nin “yıkıcı, gayrimeşru ve kanun dışı faaliyetlerde bulunduğu” gerekçesiyle verilen Meclis Araştırma Önergesi, 18 Nisan’da gündeme geldi. Açığa çıkan bu niyetle. CHP’nin kapatılması ve tek parti rejimine dönülmesi amaçlanıyordu. Önergenin görüşülmesi sırasında İsmet İnönü tarihe geçecek bir konuşma yaptı: “(…) Şimdi ihtilâl iktidarı bir defa eline geçirmiş olanlar tarafından yapılıyor… Seçimle iktidara geliyor, devletin vasıtalarına el koyuyor, seçimle gitmek ihtimali ufukta görüldü mü, ben buradan gitmem telaşına düşüyor. Ne oldu. Telâşınız ne? Eğer bir idare insan haklarını tanımaz, baskı rejimi kurarsa, o memlekette ayaklanma olur… Şimdi mevzuubahis olan mesele bu… Beni dinleyin, böyle ihtilâl içinde bulunamayız. Böyle bir ihtilâl dışımızda, bizimle münasebeti olmayanlar tarafından yapılacaktır… "BU YOLDA DEVAM EDERSENİZ SİZİ BEN DE KURTARAMAM" İsmet Paşa vefat ettiğinde Ankara’da yedek subay olarak askerliğimi yapıyordum. Mesai bitimi lojmana gelip kapıyı açtığımda 3 yaşındaki oğlum “annem ağlıyor baba” diyerek beni karşıladı. Niye ağlıyorsun diye sorduğumda eşim, “ radyo 17 haberlerinde İsmet Paşa’nın vefat ettiğini bildirdi” yanıtını verdi. Atatürk’ün en yakın dava ve silah arkadaşı Başkent’te görkemli bir törenle toprağa verildi. İstiklal Savaşımızın kahraman askeri, Batı Cephesi Komutanı, Lozan kahramanı İsmet İNÖNÜ’yü vefatının 47. yılında rahmet ve saygıyla anıyorum. Fikret GÖKÇE Kıbrıs Gazisi-Mak.Müh. Kaynakça ; İŞTE ANKARA, Emin KARAKUŞ, Ekim 1977 Sinan MEYDAN yazıları Foto 1 : Mütevazi ve çağdaş bir Türk Ailesi Foto 2 : Kızı Özden TOKER'le İnönü Müzesi'nde